Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, İstanbul Kadıköy’deki Beşiktaş İsleke Meydanı’nda toplandı.
*Kadınlar Birlikte Güçlü, geçen hafta, “2022 ile birlikte geride bırakmak istediğimiz pek çok şey var” diyen kadınlar ve lubunyalar, “Yeni yılı eylemle karşılamaya var mısınız?” diye sormuştu.
Kadınlar mahallere koydukları kutulara gelen 2023'ten beklenti ve talepleri şöyle sıralandı:
* İstanbul Sözleşmesi tekrar yürürlüğe girsin istiyorum.
* Gerçek adalet istiyorum.
* Emek sömürücü erkek patronları geride bırakmak istiyorum.
* 2023'te özgür hissetmek istiyorum.
* Tacizi ve erkek şiddetini de 2022'de bırakmak istiyorum.
* Dini kalıplara sokularak yargılanmayı geride bırakmak istiyorum.
* 2023'te Cumhurbaşkanı değişsin istiyorum (En çok istenen talep)
Kadınlar taleplerini sıralıyor. Çocuk yaşta evlilik istismardır. pic.twitter.com/XnmnR733rY
— Evrim Kepenek (@kepenekevrimm) January 8, 2023
Kadınlar seçim startını halaylarla sloganlarla verdi, şimdi erkekler düşünsün.... pic.twitter.com/dzXYDlr4u4
— Evrim Kepenek (@kepenekevrimm) January 8, 2023
“Kadınların İsyanı Değiştirecek”
Sarya Arin ve Cemile Baklacı’nın okuduğu “Kadınların İsyanı Değiştirecek!” başlıklı basın açıklaması şöyle:
“2022 senesini geride bıraktık. 2022’yle beraber geride bırakmak istediğimiz fakat hatırlayarak güçleneceğimiz pek çok şey oldu.
Son üç senedir her yıla Gülistan Doku’nun nerede olduğunu vazgeçmeden sorarak başladık. Neredeyse her sene nafaka hakkımız gasp edilmeye çalışıldı, mücadelemizle engelledik. Her 8 Mart’ta olduğu gibi şehir şehir feminist bir dünya kurmak için sokaklara döküldük. Hakkını arayanların yargılandığı, şiddet faillerinin cezasızlıkla ödüllendirildiği bir sene daha geçti ama biz kadınlar ve LGBTİ+’lar içerideki arkadaşlarımızla dayanışmamızın duvarları aşması için, hapishanelerdeki erkek devlet şiddetinin, hak ihlallerinin son bulması için çabaladık, şiddet failleri ve suç ortaklarını ifşa etmekten, sokaklarda adalet talep etmekten vazgeçmedik.
Pınar Gültekin’in, Şule Çet’in, öldürülen tüm kadınların sorumlularını biliyoruz, erkek şiddetinin hesabını sorduk, soruyoruz. Son üç senedir İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi söyledik, bu mücadelemiz bu sene Türkiye’nin dört bir yanından gelen kadınlar ve LGBTİ+’larla mahkeme salonlarında da devam etti. Failleri aklayan erkek adalet karşısında gerçek adalet sağlanana kadar duruşma salonlarını da, sokakları da, meydanları da terk etmedik, etmiyoruz.
İktidar kadınlara, çocuklara şiddet uygulayanları cezasızlıkla kollarken Onur Yürüyüşlerine saldırmak isteyenlere sokakları gösterdi, RTÜK aracılığıyla LGBTİ+ düşmanlığı resmi kanallarla yaygınlaştırılmak istendi. İnat ve isyan galip geldi. Tüm yasaklara rağmen cinselliğimizden, arzularımızdan, sokaklarda olmaktan vazgeçmedik, her yanı saran nefrete karşı Onur Yürüyüş’ünde beraberdik, eylemlerde kol kolaydık.
Mülteci ve göçmenlere yönelik artan saldırılara, ırkçılığa, şiddete karşı kadın dayanışmamızın sınırları aştığını gösterdik. İran’da Mahsa Amini ile başlayan molla rejimine karşı kadınların isyanı her yeri sardı. İsyanın ateşi, jin jiyan azadi sloganı her yerden yankılandı, birbirimize güç verdi.
Kayyumlarla, kapatma ve tutuklamalarla yüzlerce insan tutsak edilirken kadın katilleri, çocuk istismarcıları cezasızlıkla aklanıyor, salıveriliyor. Erkek devlet şiddetine karşı binlerce kadın olduk, Aysel’i cezaevinden çıkardık.
Bitmedi, bitmeyecek.. Erkek adalet, yargı ile iktidarın talimatlarıyla hukuksuzca tutulan Şebnem Korur Fincancı, Mücella Yapıcı ve nice yol arkadaşlarımızı alana dek bitmeyecek bu isyan, mücadelemiz artarak devam edecek!
Erkek şiddeti, taciz, tecavüz, cezasızlıkla ödüllendirilirken, infaz yasalarıyla failler salıverilirken, 6284 tedbirleri uygulanmazken, erkek yargı failleri değil katledilen Hatice Kaçmaz’ı ve diğer kadınları sorgularken; erkek şiddetine direnen, kendi adaletini arayan, hayatını savunan kadınlar yıllardır hapsediliyor. Nevin Yıldırım, Hülya Halaçkay ve hayatlarını savunan tüm kadınlar isyanımızdır!
Türkiye’nin birçok ilinde 25 Kasım eylemlerinde sözümüzü söyledik, maruz kaldığımız polis şiddetine karşı hep beraber susmadık, polis şiddetinin bir an olsun peşini bırakmadık. Sadece 25 Kasım’da değil, birçok eylemimizi, sözümüzü kriminalize etmeye çalışan polis şiddetine karşı birbirimizden ve mücadelemizden güç aldık ve bu sokakları hiçbir zaman bırakmadık. İnsan hayatlarını bir seçim ve iktidar hesabı haline getirenlere karşı “savaşa hayır” diyerek barışı savunduk.
Hep birlikte “bizim de barış içinde yaşama hakkımız var” diyerek bulunduğumuz her yerden barışın sesini yükselttik, yükseltmeye devam edeceğiz. İstismarcıları koruyan aile aklayan bu düzene karşı “erkek, aile, tarikat, cemaat istismar ediyor, devlet istismarcıyı koruyor!” diyerek isyan ettik, ediyoruz.
Diyanete, savaşa ayrılan bütçe milyonları bulurken kadınlara ve çocuklara bu bütçeden yoksulluk kaldı. Bütün bir yıl gitgide derinleşen yoksulluğa, ucuz işgücü olmaya, ev içerisinde bitmek bilmeyen, ülkedeki kriz yüzünden her geçen gün daha da üstümüze yıkılan karşılıksız ev işi ve bakım yüküne, esnek ve güvencesiz çalışmaya, sonu gelmeyen zamlara, hayatımızı dar eden barınma krizine tahammülümüz bitti!
Son zamanlarda önümüze gelen anayasa değişikliği teklifi yine şiddet ve istismar dolu aileleri koruyan, heteronormativiteyi dayatan ve LGBTİ+’lara yönelik nefreti meşrulaştıran, kadınları dindar - dindar olmayan diye ayrıştıran, dini referanslarla yapılan ayrımcı bir tekliftir ve sonuçları bakımından eşitliği değil, ayrımcılığı anayasal güvence altına almaktan başka bir şey değildir. Anayasa değişikliğini onaylayan, destek veren siyasi yapılar kadınlardan ve LGBTİ÷ dan yana değildir!
Tüm saldırılara sokaklarda cevap veren kadınlar 2023’e isyanı büyüterek geliyor. 2023 öyle sıradan bir yıl da değil, seçimlere doğru giderken AKP-MHP iktidarının ve tek adamın aynı eşitsizlik, aynı sömürü ve şiddetle iktidarını bir kez daha inşa etmesine ne pahasına olursa olsun engel olacağımız yıl!
Hayatlarımızın ve haklarımızın seçim masalarında pazarlık konusu haline getirilmesine, yoksulluk, adaletsizlik, eşitsizlikten bıkıp usanmış insanların öfkesini bastırmak için şiddetin dozunun her geçen gün artırılmasına, isyanımızın ve öfkemizin karşısına diktiğiniz cezasızlıkla ödüllendirilmiş erkek şiddetine ve polis şiddetine ne pahasına olursa olsun hep aynı yanıtı vereceğimiz bir yıl!
Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!
Hayatın her alanını dar eden tek adam rejimi; haksızlık; hukuksuzluk; bizi esir almaya çalışan umutsuzluk hissi ve daha nicesine baş kaldırıyoruz!
Şiddetsiz, sömürüsüz, eşit, özgür bir hayat kurana dek bitmeyecek bu isyan dedik. Hayatın her alanında, her yerde eşitlik istiyoruz. İnsanca çalışma koşulları ve ücretlerde eşitlik istiyoruz! Üzerimize yıkılan bakım hizmetlerinin karşılanmasında eşitlik istiyoruz. Heteronormativiteye karşı arzularımızda, aşklarımızda, cinselliğimizde eşitlik istiyoruz.
Çocuk istismarının meşrulaştırılması karşısında her çocuğun güvende, kendi kimliğiyle, özgürce yaşayabileceği toplum istiyoruz.
Biz kadınlar şimdiye kadar sokaklarda, isyanla mücadeleyle kazandığımız haklarımızı alacağımız bir yıla adım atıyoruz.
Bu yıl bir kişi daha eksilmediğimiz, serbest bıraktığınız tüm katillerin ve meşrulaştırdığınız erkek şiddetinin hesabını verdiğiniz bir yıl olacak. Bu yıl tüm tutsak kadınları özgürlüklerine kavuşturduğumuz, bu yıl İstanbul Sözleşmesi’nin bir seçim vaadinden fazlası olması için mücadele edeceğimiz bir yıl olacak.
Tüm kadınları, haklarımız, özgürlüğümüz, hayatımız için 2023'te mücadelenin kadın dayanışmasının ve bu kalabalığın bir parçası olmaya çağırıyoruz. Yola çıkarken dediğimiz gibi tek başına olmaz kadınlar birlikte güçlü!
(EMK/AS)