Sivas Katliamı’nın üzerinden 32 yıl geçti. O gün orada olanlardan biri de yazar Cemile Çakır’dı. İnsancıl Dergisi ekibiyle birlikte 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta bulunan Çakır, Madımak Oteli’nde mahsur kalanlar arasında değildi; ancak tanıklığı, bir toplumun belleğinde yankılanan karanlık bir günü aydınlatmaya devam ediyor.
“Bugün iyiyim… Ama yıllar sonra koymaya başladı”
Söze “Bugün iyiyim ya…” diye başlayan Cemile Çakır, o gün yaşananları anlatmadan önce ruh halini paylaşıyor. Duygularını şöyle özetliyor:
“Ben yıllar boyunca pek etkilenmedim sandım ama zaman geçtikçe içimde ağırlaştı. Bir noktadan sonra yaşadıklarım içimde sancı gibi büyüdü. Travma diyebiliriz. Yazarlık sayesinde bir nebze tedavi edebildim. Her şeyi doğrudan yazmadım ama dolaylı yollarla hep yazdım.”
“Asım Bezirci bana ‘Sen de benim sevgili kızım ol’ dedi… Son sözleri oldu”
Katliamda yaşamını yitiren şair ve yazar Asım Bezirci, Çakır'ın hafızasında çok özel bir yer tutuyor. Sivas’a gitmeden bir gün önce Vuruciye Medresesi’nde yaşadığı bir anı, hâlâ içinde bir yara:
“Grubumuzda bir genç kız vardı, adını hatırlamıyorum. Benden Asım Bezirci’yle tanıştırmamı istedi. Gittim, ‘Asım abi, bir arkadaş sizinle tanışmak istiyor’ dedim. Döndü, gülümsedi, kıza dedi ki: ‘Cemile benim sevgili kardeşimdir. Sen de benim sevgili kızım ol.’ O sözler, onun benden duyduğum son sözleri oldu. Çok etkilendim.”
“Aziz Nesin’e açık açık tehdit ettiler”
Sivas’a İnsancıl Dergisi ekibiyle birlikte minibüsle gittiklerini anlatan Çakır, olayın daha bir gün öncesinden işaretlerini verdiklerini söylüyor:
“Festivalin ilk günü Aziz Nesin kitap imzalıyordu. Ben de yanındaydım. Türkiye Gazetesi’nden bir muhabir geldi ve açık açık dedi ki: ‘Sizin o inkâr ettiğinizi Allah sizi yakarak cezalandıracak.’ O kadar netti. O anda bir şeylerin olacağını hissettik.”
“Dışarıda bir şeyler oluyordu, yüzler bembeyazdı”

Festival boyunca özel bir medrese de kaldıklarını söyleyen Çakır ikinci gün medreseden çıkmaları istendiğinde yaşanan kaosu şöyle anlatıyor:
“Bir arkadaşımız dışarı çıkıp geri döndü, yüzü bembeyaz olmuştu. ‘Dışarıda bir şey oluyor ama anlayamıyorum’ dedi. Sonra bize medreseyi boşaltmamız söylendi. Kitaplarımızı toparlarken bir grup içeride kapalı kaldık, kapımız kilitlendi. Ne kadar sürdü hatırlamıyorum ama o an çok gergindi.”
“Yangını Tekin Misafirhanesi’ndeyken öğrendik”
Madımak Oteli’nde kalmadıkları için o geceyi otelin dışında geçirdiklerini belirten Çakır,
“Biz Tekin Misafirhanesi’ndeydik. Akşam telefonla haber geldi: Otel yanıyor. Yani ben o yangında değildim ama o yangın benim içimde hiç sönmedi.”
“Arkadaşlarımızdan bazıları geri dönemedi…”
Cemile Çakır, o gün İnsancıl Dergisi’nden birçok kişiyle birlikte gitmişti. Ancak herkes geri dönemedi:
“Asım Bezirci’yi orada kaybettik. Daha kimleri… O an ne olduğunu tam anlamasan da yıllar geçtikçe o kayıpların ağırlığı insanın üzerine çöküyor.”
“Sıradan insanlar nasıl canavara dönüşür, iyi bilirim”
İnsanlara olan inancının sorgulandığını da dile getiren Çakır, karanlığın toplumsal boyutuna dikkat çekiyor:
“Lucifer Etkisi diye bir kitap var. Sıradan insanların nasıl canavara dönüşebileceğini anlatıyor. Oradakiler belki normalde çay içeceğin insanlardı ama yönlendirmeyle canileştiler. Bu insan doğasının karanlık tarafı.”
“Adalet mi kaldı?”
Sivas davasının zamanaşımı gerekçesiyle düşmesine tepkili:
“Türkiye’de adalet mi var? Sivas davasında da, 1 Mayıs’ta da, başka katliamlarda da kimse yargılanmadı. Her yer adaletsizlikle yanıyor.”
“Mesajım: Farklılıklarımızla bir arada yaşamayı öğrenmeliyiz”
Çakır, sözlerini şu mesajla bitiriyor:
“İnsanları inançları, düşünceleri, mezhepleri, kimlikleri yüzünden yargılamak, yakmak… Bu kabul edilemez. Bir toplum, farklılıklarıyla barış içinde yaşamayı öğrenmedikçe huzur da bulamaz. Herkes birbirine saygı duymayı öğrenmek zorunda.”

Madımak’tan geriye kalanlar: Eşyalar, mektuplar, resimler…

SİVAS KATLİAMI'NIN 31. YILI
2 Temmuz 1993'te ne oldu?
(EMK)
















