"İran'da eşcinsel yok"(muş)!
Bu cümle kimileri için ne kadar kulak tırmalıyıcı, tahmin edebiliyorum. Ama cümlenin altında öyle acılar var ki. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Columbia Üniversitesi’nde yaptığı "İran’da eşcinsel yok" açıklaması ben de dahil birçok insanı -özellikleri İran’daki eşcinselleri- şaşırttı.
Ben Türkiye’de eşcinsellerin aşağılanmalara maruz kaldığını düşünürken, İran’ın cumhurbaşkanı ülkesindeki eşcinselleri resmen yok sayıyor! Ne demek bu? İnsanları "cinsel kimliklerinden dolayı" yok saymak ne demek?
İran eşcinselleri öldürmesin!
Fakat sadece yok saymakla da sınırlı kalmıyor. Aile ve çevre baskısı, kırbaç cezaları, zorla yapılan tedaviler, ameliyatlar... "Oh! Ameliyat olup kurtulsun işte" diye düşünenler var belki, ama ameliyat olmakla iş bitmiyor! Bu sefer de transseksüel olduğunuz için aşağılanmaya katlanmak zorunda kalıyorsunuz.
Bu korkunç, korkunç, korkunç bir şey. Daha korkuncuysa şu: İran insan hakları örgütlerinin verilerine göre, 1979’da yapılan İslami devrime göre eşcinsel olmak "suç" sayıldığından bu yana, dört binden fazla gey ve lezbiyen taşlanarak, kırbaçlanarak, "asılarak" öldürüldü. Yani "işkence" yapılarak...
Bunu okuyunca siz de birden ürperdiniz mi? Ben ürperdim.
İki oğlan çocuğuna eşcinseller diye işkence...
Peki bunları okuyunca aklınıza geçen senelerde olan bir olay geldi mi? Öğrendiğimden beri aklımdan çıkmayan bir olay bu. 2005'te İran’da gerçekleşen "insanlık dışı" olaylardan...
Mahmoud Asgari 16 yaşında, Ayaz Marhoni de 18 yaşında bir eşcinsel. Söylemeye dilim varmıyor ama "suçları" yalnızca birbirlerini sevmek. Çok klişe bir laf gibi gözükebilir ama tek "suçları" bu! Cezalarıysa insanı sandalyesinden yere düşürecek, afallatacak kadar iğrenç.
14 ay... bir yıl iki ay... 406 gün... Ne derseniz artık... Günlerce işkence... 228 kez kırbaçlanma... Ve... Ve kim bilir ne kadar aşağılayıcı söz... Yalnızca birbirlerini sevdikleri, böyle bir dünyada "sevebildikleri" için...
Aşkları için hayattan kovulan bu iki genci ben asla unutmayacağım. Ve yazıma son noktayı koyarken yine söylüyorum: Kardeşlerim, homofobiyi değil, aşkı savunalım. (GMA/GG)