Bugün (28 Şubat) okulda çok sinirlendiğim bir şey oldu. Geometri dersindeydik. Her zamanki gibi sınıfta belirlediğimiz gruplardan bir tanesi kalkmış ders anlatıyordu (!). Benim tek başıma çalışmam nasıl yetersiz kalıyorsa, onların da öyleydi işte. Kitapta var olan formülleri tahtaya geçiriyorlar, sonra da çözümlü soruları çözüp nereden geldiğini, hangi özellikten faydalanarak çıkardığını anlamadığımız rakamları kitaba öre cevap diyerek yerleştiriyorlardı tahtadaki şekillere.
Ben de bu duruma tepkili olarak artık deftere konuları yazmıyordum. Yalnızca yazılan soruları not alıyordum ki evde uğraşayım diye. İşte tam da böyle bir durumdayken, yazılan soruyu not almış, kalemimi bırakmışken yani; yan sıradaki arkadaşım Gizem’e bir şey sordum. Dersle alakalı değildi tabi. Bilirsiniz işte, teneffüsü bekleyemeyecek kadar merak ettiğimiz şeylerden...
Tam o sırada
Ben bunu sorup o da cevapladığı sırada geometri öğretmenimiz konuştuğumuzu görmüş Gizem’in anlattığına göre. Ben farkında değildim. Ardından, montumun cebinden bir kağıt çıkardım ve son kez bir baktım. Bir şey not ettim içine. Tam katlayıp pantolonumun cebine koyacakken öğretmenimizin bana doğru bir şeyler söyleyerek geldiğini fark ettim. “mesela şu en arka sırada, köşede oturan kız” diyordu.
"Ne yazıyorsun sen o kağıda, şiir mi?"
“Ne yazıyorsun sen o kağıda şiir mi? Ver bakayım şunu bana!” diyerek öfkeyle kağıdımı elimden almaya çalıştı. Ben özel bir şey olduğunu söyledikçe o direniyordu. Sonra not ettiğim sorulara gözü ilişti ve kağıdımı almaya çalışmayı bıraktı. Zaten elinden çekip, arkama saklamıştım hemen kağıdımı.
Yanımdan uzaklaşırken ne söyledi hatırlamıyorum ancak şu sözlerini unutmadım: “Görüşeceğiz seninle! O özel şeylerini unutmam ben kızım!”
Ben özellikle bu sözden sonra çok sinirlenmiştim. Bu bir tehdit değil miydi? Alt tarafı bir şey not edip tekrar cebime koymak üzere olduğum bir kağıt. İçinde bana özel şeylerin yazdığı bir kağıt. Ben onu neden size vereyim ki? Benim özel şeylerim kimseyi ilgilendirmez.
Ha, belki "O kadar özelse neden okulda, yanında" diye içinden soranlarınız vardır. Hemen söyleyeyim. Rehberlik servisinde görüştüğüm öğretmenim bana özelime giren bir soru sormuş ve bunun yanıtını yazmamı istemişti. Yani dersin ortasında şiir falan yazdığım yoktu.
Hiçbir şeyin farkında değiliz ya biz
Yalnızca iki kelimelik bir şey eklemiştim o kadar... Teneffüste de kendisine vermek üzere montumdan çıkartmıştım bu kağıdı. Yani her şey o kadar basit ki.
Ama yok, biz mutluluktan, aşktan sarhoş dersin ortasında bile şiir yazabilen, hiçbir şeyi umursamayan, daha hayatın ne demek olduğunu hiçbir şekilde kavrayamamış öğrencileriz ya...
Şimdi bunları neden mi söyledim? Benim yanıma doğru gelmeden önce öğretmenimiz bunlardan bahsediyordu çünkü! Sonradan beni mi kast ediyordu acaba diye de düşünmedim değil. Dersi dinleyip boşverirsek, çalışmazsak sınıfta kalırmışız. Hiçbir şeyin farkında olmayan küçük çocuklarız ya biz...
Merak ediyorum, acaba daha sonra öğretmenimiz not defterini açıp bana şöyle bir göz attı mı? Dersle ilgilenmediğim halde, sınıfın çoğunluğunun geometrisi 1'den 2'den yukarıda değilken, benim notumun da 4 olduğunu gördü mü acaba?
Bunu övünmek ya da bunun gibi saçma ve gereksiz duygularla yazmadığımı belirtmek isterim ki, anlamışsınızdır da zaten. Ha, "Dersle ilgilenmesek de notumuz yüksek olabilir" gibi bir iddiam da yok tabii ki.
Aslında demek istediğim şu: A benim güzel öğretmenim, öğretmenlerimiz, bizlere önyargıyla yaklaşmak yerine, böyle basit olayları büyütmeden, ilk önce bir dinleseniz ne olurdu sanki? (GMA/TK)