Karşımıza ne kadar çok çıkar oldu bu zorunlu yardımlar. Ama biz hâlâ alışamadık. Alışmak da istemiyoruz.
İşte bizi sevgiyle kucaklayan(!) bir eğitmenin sözleri:
"(Burada hakaret ediyor), okul pislik içinde... Hizmetlilerin hepsini çıkardık işten, paralarını ödeyemedik. Yalnızca bir hizmetli kaldı. (Yine hakaret ediyor) gibi geliyorsunuz da, 5, 10 milyon mu veremiyorsunuz? Yakında pislik yüzünden sarılık gibi hastalıklar çıkarsa şaşırmayın, hatta içinizde hasta olanlar vardır eminim ki. (Yine hakaret ediyor)! Para verenler enayi mi? Bakın diğer sınıfa, hepsi verdi neredeyse. Örnek olsun o sınıf size."
Yalnız bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Hani şu bahsi geçen, bizim örnek almamız istenen diğer sınıf var ya... İşte bu sınıf bir önceki yazımda bahsettiğim sınıf. Hani şu sınıf öğretmenlerinin not korkusu dayattığı, başka bir seçenek de bırakılmayan sınıf. Size demiştim değil mi? Ne zaman sesimizi yükseltmemiz gerekse o sınıftan hiç ses çıkmaz diye.. Arkadaşlarımı kesinlikle suçlamadığımı belirtmek istemiyorum; ancak işte yine aynı şey. Hatta daha da ileri gidilip onların bu sessizliğini, çaresizliğini örnek almamız isteniyor bizden.
Müdür yardımcımız bunları söylerken o sınıftan bir arkadaşım da "Size de sınıfta kalma, düşük not korkusu dayatılsa, siz de verirsiniz parayı " dedi. Her şey açık yani...
Asıl durum
Olay böyleyken ders çıkışında ben ve bir arkadaşım başka bir müdür yardımcımızla sohbet etmeye gittik. Asıl orada öğrendik işin aslını. Hakaretsiz, bağrışmadan...
"Devletin okulumuza ayırdığı bütçe ancak doğalgazı karşılayabiliyor. Kömür yaktığımız zamanlar bir önceki senenin kömür borçlarıyla okula başlardık. Doğalgaza geçmemiz elbette iyi oldu, ancak bize gelen para daha da kısıldığından artık doğalgaz bile ucu ucuna karşılanabiliyor. Hizmetlileri işten çıkardık, Ş. abiniz dışında. O da yalnızca idare katını temizliyor. Özellikle kızlar tuvaletinden korkuyorum, hepatit B virüsü kapacaksınız diye. Tabii ki sizden para istenmemeli, devlet karşılamalı; ancak bu yapılmıyorsa, başımızın çaresine bakmaktan başka seçeneğimiz yok. Girdiğim sınıflarda ben öğrencilerimle bütün bu anlattıklarımı paylaşıyorum. Madem ki para istiyoruz bunları bilmeleri gerek."
İşte asıl durum böyleymiş...
Birileri görevini yerine getirmiyor diye, kendi başımızın çaresine bakmaya zorlanmak ve öğrencilerden zorla toplatılan para o kadar gücüme gidiyor ki. Ama öğretmenlerimiz bile bu kadar çaresizken, biz ne yapabiliriz sizce? "Gelmiyor işte para; sen ver" diye diye bu zorunlu yardımlara alışmak istemiyoruz biz.
İşte tüm bunlar kafamızda dolanırken birkaç gün sonra o hepimize sevgi sözcükleri saçan müdür yardımcımız ikinci bir konuşma yaptı:
"Parayı vermeyen okuldan gönderilecek"
"Bu hafta içinde parayı veren verdi... Parayı vermeyenler okuldan geri gönderilecek. Sırasıyla bütün sınıfları çağıracağım, bakalım niye vermiyormuşsunuz paraları."
Hah! Bir bu eksikti şimdi değil mi? Biz tam "Onların da elinden bir şey gelmiyor sanırım" diye düşünmeye başlamışken, para vermezsek eğer, en temel hakkımız eğitim hakkından mahrum bırakılabileceğimiz tehdidi savruluyor.
Benim de ailem içinde olmak üzere, birçok aile bu parayı vermemekte ısrarlı. Peki şimdi ne olacak?
Sınıf temizliği için para topladık
Tuvaletleri bir görseniz, bir daha görmek istemezsiniz eminim ki... Nöbetçi öğretmenlerimiz tuvaletlerin önünden geçemediklerini belirtiyorlar kokudan, bizse o tuvaletlere girmek zorunda kalıyoruz. Sınıflarımızın taşları kirden görünmüyor dahi.
Üst sınıflardan biri aralarında para toplamış ve sınıflarını temizlemeleri için birisini çağırmışlar. Bir öğretmenimizin önerisi üzerine biz de aramızda para topladık. Hafta sonu gelip temizleyecekler sınıfımızı. Ama hadi bizim sınıfımız temiz olacak, peki ya diğer sınıflar? Diğer arkadaşlarımız ne yapacak? Hadi bütün sınıflar da kabul etti diyelim. Bu nereye kadar sürecek?
Biz sınıf temizletmeye değil eğitim öğretim görmeye geliyoruz okula. Ama sanırım yakında birçoğumuz okula da gelemeyecek. Tabii ki hastalıktan.
Sağlık problemleri yüzünden okullarda ölüm haberlerini okuyoruz. Belki uzak bir ihtimal ama ya sıradaki okul bizim okul olursa? Ölümün hesabını kim verebilecek? Kim suçlanacak? Zorunlu yardımları vermeyen bizler mi? Okul yönetimi mi? Yoksa?
Bakalım bunun sonu nereye varacak... (GMA/TK)