Onur Yürüyüşü’ne ilişkin tehditlerle ilgili suç duyurusunda bulunmak için Çağlayan Adliyesi’nde buluşan LGBTİ’ler bianet’e 26 Haziran’da gerçekleşmesi planlanan 14. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’yle ilgili beklentilerini anlattı.
“Şiddetin orantılı bir hali yoktur”İstanbul LGBTİ + Onur Haftası Komitesi’nden Elif Avcı, temel haklarını kullanarak yaşadıkları sorunları ifade etmek istediklerini ve onur yürüyüşlerinin Türkiye’deki LGBTİ’lerin ellerinden alınmasına izin vermeyeceklerini söyledi: “Basın açıklaması yapmak en temel anayasal haklarımızdan biri ve biz 7. Trans On ur Yürüyşü’nde en temel anayasal haklarımızdan birini kullanmaya kalktığımızda müdahaleyle karşılaştık. 11 gözaltı oldu. Gaz, plastik mermi ve coplarla müdahalede bulunuldu. Orantısız şiddet demiyorum; çünkü şiddetin orantılı bir hali olduğunu düşünmüyorum. Polisin görevini kötüye kullandığı görüşündeyim. Valiliğin en başta bunu yürüyüşü yasaklayarak hata yaptığı görüşündeyiz. Bu konuda suç duyurusunda bulunduk, takipçisi olacağız. Şimdi önümüzde İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası var. Aynı şeylerin 26 Haziran’da yaşanmaması için elimizden geleni yapıyoruz. “Valiliğin yürüyüşü yasaklama kararının hukuksuz bir karar olduğunu düşünüyoruz. Yürütmeyi durdurma kararı aldırmak için idari mahkemeye başvurduk. Hukuka güveniyorum. Bunun dışında biz valilikle tekrar görüşmeye çalışacağız. Tekrar görüşme başvurusunda bulunduk. Bugün aynı şekilde hem tüm etkinliklerin hem de yürüyüşün korunması için bir dilekçe vereceğiz. Çünkü bir devletin temel sorumluluğu vatandaşlarını korumak. Çeşitli gruplar tarafından hedef gösterildik, tehdit edildik. Bu tehditler sonrasında devletin bizi korumasını bekliyoruz. “7. Trans Onur Yürüyşü’nde bizimle pazarlığa gelen üç amir vardı. Basın açıklamanızı yapın dediler. Orada anlaşmıştık. Sonra amirler kendi aralarında bir kavga etti. Ne yapacaklarını bilememe durumu yaşadılar. Sonra izin verildi, diye basın açıklaması yapılmaya başlandı. Çevik kuvvet gelip basını uzaklaştırmaya çalıştı. Sonra ise açıklamada yer alan bazı sözlerden hoşlanmadıkları için müdahale etmeye başladılar. Psikolojik şiddet de yaşadık. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın da gözaltı süresi boyunca haklarının ihlal edildiğini biliyoruz.” |
“Hükümet savaş açtığı kesimler arasına LGBTİ'leri de ekledi”İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi’nden Görkem Ulumeriç, herkesin yükselen siyasal İslam’dan etkilendiğinin, gelecekte daha büyük zararlar görmekten korktuklarını söyledi. “İstiklal Caddesi’nde eylem ve yürüyüş yapmak yıllarca yasak kaldı. Yalnızca 8 Mart ve Onur Yürüyüşlerine izin veriliyordu. Şimdi bu da yasaklandı. Sadece polis değil, aşırı milliyetçi ve cihatçı gruplardan insanlar da caddeyi doldurmuştu. Bu insanlar LGBTİ bireylerini yolda gördüklerinde tekbir getirerek hırpaladılar, dövmeye çalıştılar. Polis ise ‘ibneler buradan gidin, buraya gelmeyin’ demekle yetindiler. “Bu yılın teması ‘Örgütleniyoruz’. Bu kadar baskının altında herkes çok çalışıyor. Baskı ortamı sona erdiğinde çok ciddi kazanımlar elde edeceğimizi düşünüyorum. Bütün dünya buradaki mağduriyeti gördü, bütün dünya medyası bunu konuşuyor. Biz bu haftayı, utanç duymuyoruz, onur duyuyoruz, demek için yapıyoruz ama gördüğünüz gibi cihatçı gruplarla birleşerek LGBTİ’lere saldıran hükümet utanç duymalı. Hükümet savaş açtığı kesimler arasına LGBTİ bireyleri de ekledi. “Sesimizi duyurmak, yasal statü ve eşit haklar talep etmek için bir basın açıklaması yapmak istiyoruz. Bu bizim en temel hakkımız. Ama bu birtakım tehditlerle engellenmeye çalışılıyor. Burada devletin ne yaptığı çok önemli. Savunmasız bir grubu koruyacak mı, bizzat kendisi mi saldıracak, yoksa saldıran gruplara destek mi sağlayacak? Bu yüzden İstanbul Valiliği’ni ve polis teşkilatını sorumlu davranmaya çağırıyoruz.” |
“Kalabalıklaşmamız rahatsız ediyor”Onur Haftası Komitesi’nden Lara Özlen de Trans Onur Yürüyüşü’ne gerçekleştirilen polis müdahalesinin hukuksuz olduğunu, haklarını savunmak için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. “Var olan durum ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunduk. Haftaya yürüyüşün olumlu geçmesini umuyoruz. Kalabalıklaştığımız ve muhafazakar odakların hoşuna gitmediğimiz için yürüyüşlerimizi engellemek üzere bir bahane olarak ramazanı kullanıyorlar.” |
(EH/ÇT)