İstanbul Bağcılar, nüfus bakımından İstanbul’un en kalabalık ilçesi (757 bin 162) ve son zamanlarda doğu illerinden aldığı göçlerle biliniyor. Kürtler ve Arapların yoğunlukta yaşadığı 100. Yıl Mahallesi; Bayrampaşa İlçesi ve Tahtakale Mahallesi gibi son yıllarda Suriye nüfusunun da artış gösterdiği bir bölge.
Suriye’deki savaş başladığından beri birçok Suriyeli yaşamak için bu mahalleyi tercih etmiş. Mahallede tatlıcı, lokanta ve bakkal gibi dükkanların sahibi olarak Suriyelileri görmek mümkün. Yeni gelen mültecilerin 100. Yıl Mahallesi’ne gelme sebebi ise akrabalarının bu mahallede yaşıyor olması. Mahallenin kira fiyatlarının uygunluğu (600-800) da Suriyelilerin bu bölgeyi seçmesinin bir başka nedeni.
Bağcılar, 22 kilometrekarelik 22 mahalleli bir ilçe. 757 bin 162 nüfuslu ilçede 30 kütüphane, 100 cami ve mescid, dört anaokulu, bir çocuk yuvası ve bir hastane var. |
Göç-Der aracılığıyla tanıştığımız Mesut Horo çevirmenliğinde mahalleyi geziyoruz. Mesut Horo, savaş nedeniyle Suriye’den Türkiye’ye göç etmek zorunda kalanlardan biri. Üç sene önce ailesini bırakıp, daha önce Türkiye’ye geçen ağabeyinin yanına gelmiş.
İstanbul’da tekstil sektöründe çalışmış. Şimdi İstanbul Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı üçüncü sınıf öğrencisi. Bağcılar 100. Yıl Mahallesi’nde ağabeyiyle birlikte yaşıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'deki Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmesi hakkındaki açıklamasının ardından mahallede İzat Bakır, Hanifa Mustafa, Cihan Rubaci ve Ahmet Raşit ile konuştuk:
Bakır: Hastane kabul etmiyor
İzat Bakır, Halep’te inşaat sektöründe çalışıyormuş. Savaş nedeniyle son altı senedir işsizmiş. Savaş başladığından beri bölgede elektrik ve suyun olmadığını söylüyor.
Beş çocuğu var, iki sene önce İstanbul'a gelmişler. Burada bir çiçek fabrikasında çalışıyor.
Bakır, vatandaşlıkları olmamasının yarattığı sıkıntıları ve bu sebepten vatandaşlık almayı istemelerini şu sözlerle anlattı:
“Hastaneye gittiğim zaman beni kabul etmiyorlar çünkü kimliğim İstanbul değil. Özel hastaneye gitmek zorunda kalıyoruz.”
"17 yaşındaki çocuğum vatandaşlığı olmadığı için eğitimine devam edemiyor. Aynı zamanda dizinden rahatsız. Maddi durumumuzun yetersizliğinden dolayı tedavi edilemiyor."
"İstanbul’da hayat çok pahalı, son paramızı da Suriye’de sınırdan Türkiye’ye geçmek için harcadık."
Mustafa: Çocuklar eğitime devam edemiyor
30 yaşındaki Hanifa Mustafa savaş nedeniyle bir sene önce kocası ve üç çocuğuyla Halep’ten Türkiye’ye gelmek zorunda kalmış.
Eşi Suriye’de elektrikçilik yapıyormuş. İstanbul’a gelince fabrikalar kabul etmediği için bulduğu her işi yapmak zorunda kalmış. Vatandaşlıkları olmadığı için 12 yaşındaki oğlu eğitimine devam edemiyor. 12 yaşındaki oğlu dahil tüm aile çalışıyor.
“Ülkeme geri dönmek istiyorum ama şu an orada savaş var. Eğer vatandaş olursak her şey daha iyi ve kolay olacak. Burada yaşamak çok zor. Eğer vatandaşsan seni kabul ediyorlar ama mülteciysen etmiyorlar.
“Eğer vatandaşlık verilmezse Avrupa’ya gitmek istiyorum ama ulaşım çok zor.”
Rubaci: Kimlik yok, hayat çok zor
47 yaşındaki Cihan Rubaci da beş çocuğuyla dört sene önce Halep'ten gelmiş. Üç aile birlikte bir bodrum katında yaşıyorlar. Kışın çöp yakarak ısındıklarını söylüyor.
Kendisinin sağlık problemleri, kocasının ise yaşlı olması nedeniyle çalışamadıklarını anlattı. Çocuklarının kazandıkları parayla geçiniyorlar.
“Gelinim hamile, birkaç ay sonra doğum yapacak ama hastaneler 1000 lira istiyor. Özel hastaneye gitmek zorundayız. Kimlik de yok. Böyle hayat çok zor.”
Rubaci, bir gün Suriye’ye dönmek istediğini, o zamana kadar ise Türkiye’de kalmak istediğini söyledi. Türkiye’deki hayatın onlar için sıkıntılarınıysa şu şekilde ifade etti:
“Suriye’de pikniğe gidiyorduk, akrabaya gidiyorduk ama burada sadece iş var.”
Raşit: Ailemi buraya getirmek istiyorum
Ahmet Raşit 18 yaşında Afrin’de yaşayan dokuz çocuklu bir ailenin ferdi. Üç sene önce ailesini Suriye’de bırakarak Türkiye’ye gelmiş. Burada gençlerin kaldığı bodrum katında bir dairede yaşıyor. Üç senedir görmediği ailesiyle sadece Whatsapp üzerinden görüşebiliyor.
“Ailem sınıra gitti ama geçemediler. Babam hasta, buraya getirmek istedim. Burada hastaneye gittim ama kabul etmiyorlar zaten bizi.
“Sınır serbest bırakılsın istiyorum çünkü geri dönüp ailemi alıp, tekrar buraya gelmek istiyorum. Çünkü orada iş yok.
“Afrin’de savaş yok ama sınır gene de kapalı. Kaçakçılar Türkiye’den Suriye’ye gitmek için 500 Dolar isterken Suriye’den Türkiye’ye geçmek için 1000 Dolar istiyorlar.”
Raşit, Türkiye’de kalıp vatandaşlık istediğini ise şu sözlerle ifade etti.
“Arkadaşlarım Avrupa’ya gittiler ama şu an pişman oldular. Avrupa bazen sadece isime sahip oluyor, oradaki kamplarda hayat çok zor.” (GNU-EH/BK)