Fotoğraf: Anadolu Ajansı(Arşiv)
Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnfaz indirimiyle ilgili düzenlemeleri içeren 3’üncü Yargı Paketi ile birlikte 100 bin kişiye tahliye yolu açılırken, siyasi mahpusların kapsam dışı bırakılacağı iddia ediliyor.
Konuya dair ortak basın açıklaması yayınlayan 14 Baro, Anayasa’daki “infazda eşitlik” ilkesini hatırlattı ve siyasi mahpusların serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.
TIKLAYIN - Mahpus Yakınları: Siyasi Mahpuslar İçin Adil Düzenleme İstiyoruz
"Yargı toplumu değil devleti önceliyor"
Açıklama özetle şöyle:
“Türkiye cezaevlerinde yaklaşık 300.000’e yakın mahpusun bulunduğu, bu sayının tüm zamanların en yüksek oranı olduğu tüm kamuoyunun takdirindedir.
“Bu rakamın bu kadar yüksek olmasında siyasal, sosyal, ekonomik politikaların etkisi olmakla birlikte hiç kuşkusuz ana etkenin Türkiye’nin ceza adalet sistemindeki sorunlu yaklaşımdan kaynaklandığını düşünmekteyiz. Ceza adalet sisteminin ana amacı olan suç-ceza denkleminin dışına çıkan, toplumu değil devleti önceleyen bir yargı sistemi ile karşı karşıyayız.
‘Yargı Krizi’ni hafifletmeyecek, ağırlaştıracak’
“Bunun yanı sıra tutuklama tedbirinin son yıllarda sıkça istismar edildiği ve istisna olarak düzenlenen tutuklu yargılamanın temel ilke haline geldiği, hukuk camiasının genel kabulü haline gelmiştir. Tüm bu çarpık yaklaşımlar ve kötü uygulamalar nedeniyle hapishaneler kapasitelerinin üzerinde mahpus barındırmakta, buna hapishanelerdeki tutulma koşulları da eklendiğinde, hukuki ve insani açıdan büyük trajedilere yol açmasından endişe etmekteyiz.
“Mahpus sayısındaki bu fahiş artışa karşı, hapishanelerin nüfusunu azaltmaya yönelik olarak infaz rejiminde düzenleme yapılmasını öngören yasa tasarısının TBMM’nin gündemine eklendiği yönündeki bilgi kamuoyuna yansımıştır. Yine kamuoyuna yansıyan bilgilere göre infaz rejiminde öngörülen değişiklik, yukarıda bahsettiğimiz yargı krizinin yarattığı ağır sonuçları kısmen de olsa hafifletmek yerine daha da ağırlaştıracaktır.
‘Eşitlik ilkesini uygulayın’
“Ülkenin yaşadığı sosyal, siyasal ve ekonomik krizi aşmanın, toplumsal barışı inşa etmek için yeni bir başlangıç yapmanın yolunun; özellikle devlete karşı işlenen suçlar ve düşünceleri nedeniyle cezaevlerinde bulunan mahpuslar için de infaz rejiminde düzenleme yapılmasından geçtiğine inanmaktayız.
“Gerek Anayasanın 10. Maddesi ile düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesi, gerek temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşme ve belgelerde yasa önünde eşitlik, ayrımcılık yasağını da içeren bir yaklaşımla evrensel bir ilke olarak ele alınmış ve kabul edilmiştir. Devletin yasa önünde eşitlik ilkesi karşısındaki konumu Anayasanın 10.Maddesinde düzenlenmiş, 11.Maddesi ile de anayasal bağlayıcılık pekiştirilmiştir. Bu ilkeyi uygulama, uyma ve uyulmasını sağlama yükümlülüğü öncelikle devlete yüklenmiştir.
‘Eşitlik ilkesi ayrım gözetmez’
‘İlkenin temel yükümlüsü olan devletin, her düzey ve nitelikteki tüm organ ve görevlileriyle yasa önünde eşitlik ilkesine uygun davranması gerekmekte olup devlet organları ve idare makamları için öngörülen bu yükümlülüğün, ilkenin ayrım gözetmeme boyutunu da kapsadığı kuşkusuzdur.
‘Devleti güçlü kılan gücü değil adaletidir’
Barolar olarak; yaşanan salgının ciddiyeti ve cezaevlerinde bulunan mahpusların yüksek risk grubunda bulundukları dikkate alınarak, salgına karşı cezaevlerinde bulunan tüm mahpuslar yönünden gerekli ve önleyici tedbirlerin ivedilikle alınması yönündeki talebimizi daha önce kamuoyuyla paylaşmıştık.
"İnfaz rejiminde yapılacak olan düzenlemede; devletin, eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına uygun davranarak, suç ayrımına gitmeden ‘infazda eşitlik’ ilkesi yönünde bir düzenleme yapmasının hukuki ve vicdani yönden elzem görmekteyiz. Unutulmamalıdır ki devleti güçlü kılan güç değil adalettir."
Açıklamayı yapan barolar Adıyaman Barosu |
(EMK)