Tüm dünyayı saran korona virüs salgınının Türkiye’nin çok aşırı ölçüde kalabalık hapishanelerindeki personelleri ve mahkumları maruz bıraktığı risk karşısında, hükümet hapis cezalarını, erken tahliye ve ev hapsi gibi alternatiflerle ikame etme planlarını hızlandırdı.
Bu olumlu bir adım ancak şiddet içeren suçlardan mahkum olmamış, sadece siyasi görüşleri nedeniyle hapiste tutulan kişilerin de bundan yararlanması önem taşıyor.
Bildirildiğine göre, Türkiye hapishanelerinde bulunan 300 bine yakın mahpustan 100 binine yakını bu hafta meclis tarafından gündeme alınan kanun tasarısından faydalanacak, ancak terörle mücadele kapsamındaki veya devlete karşı işlenmiş suçlardan yargılanmakta olan veya mahkumiyet almış binlerce tutuklu veya mahkum bu düzenlemeden yararlanamayacak.
Terörle mücadele kapsamındaki suçlar, kulağa en ağır suçlar gibi gelebilir; ancak Türkiye hükümeti bu kapsamdaki suç isnatlarını siyasi amaçlarla, kötüye kullanıyor.
Çok sayıda insan ya çok uzun süreler tutuklu olarak hapiste tutuluyor ya da şiddet eylemlerine karıştıklarına, şiddet eylemlerini kışkırttıklarına veya yasadışı silahlı gruplara lojistik destek sunduklarına ilişkin hiçbir kanıt olmamasına rağmen, bu tür suçlardan hüküm giyebiliyor.
Bunların arasında Ahmet Altan gibi gazeteciler, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi siyasetçiler, Osman Kavala gibi insan hakları savunucuları ve Fethullah Gülen hareketi ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle cezalandırılan, kamu görevinden çıkartılmış binlerce devlet memuru, öğretmen ve diğer meslek mensupları da bulunuyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), toplanma özgürlüğünün mahkemeler tarafından terörle mücadele kapsamındaki suçlardan biri olarak görülmesi ve medyanın, siyasetçilerin ve avukatların bu kapsamdaki suç isnatlarıyla hedef alınmaları başta olmak üzere, Türkiye’de terörle mücadele yasalarının kötüye kullanılması konusunda uzun yıllardır çalışıyor.
Hükümetin erken tahliye kanun tasarısı, cezalarının en az yarısını tamamlamış mahkumların erken tahliye edilmelerine izin veren düzenlemeler içerdiği gibi, hamile kadınların ve 60 yaşın üstündeki, sağlık sorunu olan mahkumların ev hapsine çıkartılabileceklerini ya da denetimli serbestliğe tabi tutulabileceklerini de hükme bağlıyor.
Bu noktada hapishanelerdeki mahkum sayısını azaltmaya yönelik bütün çabalar olumlu karşılanmakla birlikte, bu tür önlemler siyasi mahkumları hedef alan birer araç olarak kullanılmamalıdır.
Meclis, terörle mücadele kapsamındaki suçlardan yatan mahkumlar ve hükümlerinin ertelenmesi için başvurmuş hasta mahkumlar için getirilecek her türlü ayrımcı istisnaya karşı çıkmalıdır.
Meclis, yaşları ve altta yatan sağlık sorunları nedeniyle riskli durumdaki mahkumlar başta olmak üzere, tüm mahkumların sağlıklarını koruma gerekliliğini göz önünde tutarak, mahkumların, erken tahliye edilmeleri halinde başkaları için tehdit oluşturup oluşturmayacaklarına dayanan, ayrımcılık içermeyen ve nesnel kararlarla erken tahliye edilmelerini sağlamalıdır. (ESC/EMK)
İnfaz Düzenlemesi hakkında Taslak düzenlemeye göre, 1 Mart 2020'den önceki suçlarda infaz kurumunda geçirmesi gereken süreden yarı oranın indirim yapılacak ve denetimli serbestlik de bir defaya mahsus olmak üzere 3 yıl uygulanacak. Yapılan bir diğer yeni düzenlemeyle "örgüt lideri" olmamak kaydıyla 60 yaşından büyük hasta her mahkum denetimli serbestlikten yararlanacak ve bu kişilere 4 yıl olarak uygulanacak. Ayrıca yargılamada reform yapılarak evde infaz uygulamasına geçilecek ve yaşlılar ile hamileler cezalarını evlerinde çekebilecek. Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7'nci maddesinin 2'nci fıkrasında yer bulan, "terör örgütlerini övme" suçuna ilişkin cezaların da temyize götürülmesine olanak sağlayan düzenleme paketten çıkarıldı. Kapsam içine alınmayan mükerrer suçlara ilişkin indirim oranı da tüm eleştirilere karşın düzenlemede aynı kaldı. Habertürk'te yer alan habere göre, paketin kapsamı şöyle: "Mevcut yasada infaz kurumunda geçirilmesi gereken süreden üçte iki oranında yapılan indirim, yarı oranına yükseltildi. Mevcut kanunda 1 yıl olan denetimli serbestlik süresi de MHP'nin önerisi dikkate alınarak, 1 Mart 2020'den önceki cezalarda 3 yıl uygulanacak. 1 Mart 2020 sonrası suçlarda ise bir kişinin infaz kurumunda geçirmesi gereken süresinin yarı oranında düştükten sonra, geri kalan cezasının beşte biri denetimli serbestlik olarak düşülecek, beşte dördünü hapiste kalacak. Örneğin 1 Mart 2020 öncesi hüküm almış kişinin infaz kurumunda geçirmesi gereken süre 6 yıl ise cezası önce yarıya indirilip 3 yıla düşecek, 3 yıl da denetimli serbestlik olduğu için hapisten salınacak. Bu kişi 1 Mart 2020 sonrası hüküm almışsa, 6 yıl yarıya inecek, kalan 3 yılın beşte biri olan 7 ay 6 gün denetimli serbestlik olarak inecek; 2 yıl 4 ay 24 gün hapis yatacak. Veya 20 yıl cezası olan mahkum eğer 1 Mart 2020'den önce hüküm almışsa, infaz kurumunda kalması gereken süreden yarı oranın indirilecek, ceza 10 yıla inecek; bundan da 3 yıl denetimli serbestlik düşülecek ve yatması gereken süre 7 yıla inecek. Bu tarihten sonraki suçlarda ise denetimli serbestlik beşte biri olarak uygulanacak. |
(EMK)