Fotoğraf: Aytaç Ünal / AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu’nda 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerine konuştu.
Kılıçdaroğlu konuşmasında hükümetin ekonomi politikalarını ve bütçe hazırlıklarını eleştirirken, Covid-19 salgını, cevapsız bırakılan soru önergeleri, milli gelirdeki düşüş, Türkiye Varlık Fonu’nun borçları ve faiz ödemeleri hakkında konuştu.
Anadolu Ajansı’nın (AA) aktardığına göre Kılıçdaroğlu’nun konuşması özetle şöyle:
“TTB doğruyu söyledi”
"Covid-19 salgınından ve başarıdan söz ediliyor. Başarı kime ait? Sağlıkçılara. Sağlıkçılar kim? Cumhuriyet'in yetiştirdiği, en başarılı öğrencilerin gittiği tıp fakültelerinden mezun olanlar.
“Başarı var. 24 saat çalıştılar. Çocuklarını bile görmediler, ailelerine bile rahatlıkla gidip görüşemediler, konuşamadılar. Sağlıkçıların başarısını hep beraber alkışladık. Onlar başarılıydı.
"Sağlıkçıların önüne hastaları gönderen, önlemi almayan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yanlış, eksik bilgileri veren kim?
“Defalarca söyledim, saygın bir devlet vatandaşına yalan söylemez. Doğru bilgiler vermediniz. Israr ettiler. Türk Tabipleri Birliği (TTB) söyledi, 'ölümler daha fazla.' TTB’yi neredeyse linç edecektiniz. Ne oldu, kim doğruyu söyledi? TTB.
“Doktorların başarısını kendinize mal etmeyin”
“Salgını önlemek için önlem almak siyaset kurumunun, hastayı iyileştirmek de sağlık kurumunun görevi.
"Neden önlem almadınız, hangi gerekçeyle mitingler düzenlediniz, hangi haklı gerekçeyle Avrupa'da birinci olduk?
“Doktorların, sağlık çalışanlarının başarısını kendinize mal etmeyin. Onlar kim ne derse desin bu ülkenin aydınlık insanlarıdır. Onlar günün 24 saatinde çalıştılar.
“En kötü yönetilen dördüncü ülke”
"Siyaset kurumu olarak ‘sağlıkçılara birer aylık maaş ikramiye verelim’ önerisinde bulunduk. Ancak sağlıkçılara birer maaş ikramiye verilmedi.
"Yoğun bakım hemşiresinin geçen ay banka hesabına yatan para kaç lira biliyor musunuz? 7 lira. Bu kadar adaletsizliğin acaba farkında mısınız? Vicdani kanaatinizi ölçün, bir yoğun bakım hemşiresiyle konuşun. Bu bile yapılmadı.
“Türkiye dünyada en kötü yönetilen dördüncü ülke. Ben demiyorum, bütün dünya söylüyor. Siyaset kurumu, siz önlem aldınız da biz karşı mı çıktık?
“Covid-19 olayı çıktığında iktidarı 1,5-2 ay asla eleştirmedik. Nelerin yapılması gerekiyorsa tek tek onları saydık. Çünkü sorun parti sorunu değil; sorun Türkiye sorunu, sorun dünyanın sorunu.
“156 ülkeye yardım ettik diyorlar”
"Hükümetin stratejisinin şöyle olması lazım: Sağlık dolayısıyla salgını önleyecek önlemler alınacak. Ekonomik sorun çıkacak, ekonomik sorunu giderecek önlemler alınacak. İşsizlik sorunu çıkacak, işsizliği önleyecek önlemler alınacak. Bu stratejiyi uyguladılar mı? Uygulamadılar.
“TOBB'un başkanını, bilmem neyin başkanını çağırdınız. Doktoru var mı? Yok. Çiftçisi var mı? Yok. Esnafı var mı? Yok. Peki, bu sorun nasıl çözülecek? '156 ülkeye yardım yaptık.' 'Dokuzu uluslararası kuruluşa yardım sağladık.'
“Allah aşkına kendinize şu soruyu sormadınız mı? İktidar beş maskeyi dağıtmak için aylarca kendi içinde tartıştı. Biz de dağıtmak istedik. 'Vay CHP'li belediyeler nasıl dağıtır, engel olalım.' Siz Covid'le mücadele edeceğinize CHP'li belediyelerle mücadele etmeye başladınız. Akıl alacak şey değil.
“Ne bütçesi?”
"Bu bütçe ne bütçesi Allah aşkına? 27,5 yıl Maliye Bakanlığı’nda çalışmış biri olarak, bildiğim bütçe, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanır, Maliye Bakanı da bir basın toplantısı yaparak, bütçenin Türkiye için neler getirdiğini anlatır.
"Bu bütçeyle ilgili ne yapıldı? Böyle bir toplantı mı yapıldı, Maliye Bakanı bir açıklama mı yaptı? Maliye Bakanı Allah aşkına kim? Niye açıklama yapmıyor? Bütçe işçiye, çiftçiye, emekliye ne getiriyor?
“Bu bütçe faiz bütçesidir, bu bütçe açık ve net söylüyorum; haramzadelerin bütçesidir, haramzadelere hizmet edenlerin bütçesidir.
“Cevapsız 13.606 soru önergesi”
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay sunumunda, ‘Milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ ifadesini kullandı.
“Milletvekillerinin soru önergelerine, Anayasa'ya göre 15 gün içinde cevap verilmesi gerekirken, 13 bin 606 soru önergesine bir buçuk-iki yıldır cevap gelmedi.
"Hangi Meclis'i savunuyoruz biz? 15 gün içinde cevap veren Meclis'i ve yürütme organını savunuyoruz biz. Niye itiraz etmiyorsunuz? Çünkü siz soru önergesi vermiyorsunuz. Biz gerçekleri öğrenmek istiyoruz, soru önergesi veriyoruz.
“Sayın Başkana da bir sözüm var, Sayın Başkan da yürütme organını uyarmak zorundadır, neden 15 gün içinde milletvekilinin soru önergesine cevap vermiyorsun diye.
“Siz, kalkıp da Anayasa'ya uymayan, parlamentonun saygınlığına gölge düşüren, milletvekilinin soru önergesine cevap vermeye değmez diyen bir yürütme organını kabul ediyorsunuz ses çıkarmayarak.
“128 milyar dolara ne oldu?”
“TBMM Genel Kurulunda geçen hafta 128 milyar doların kime satıldığı konusu tartışıldı. Buna niye hayır dediniz, evde çocuklarınız sorarsa ne cevap vereceksiniz?
“128 milyar doları köylü, emekli, çiftçi, simit satan, çaycı, kuaför mü aldı, kim aldı? Bu soru havada. Milli iradenin tecelligahı olan bu kurum 'Bunu araştırmayın, malı götürene de dokunmayın' dediği andan itibaren buranın saygınlığı törpülenir.
“Merkez Bankası’nın kasası, 47 milyar dolar ekside. 128 milyar doları araştıralım, araştırmayın. 47 milyar dolar eksimiz var, araştırmayın. Neyi araştıracak milli iradenin tecelligâhı olan bu kurum?
“O zaman arkadaşlar, kanaryalar ne kadar yaşar diye bir önerge verin, belki arkadaşlar buna evet derler, biz de kanaryaları öğrenmiş oluruz.
“Milli gelir iki yılda 156 milyar dolar eridi”
“Yılbaşından bu yana Türk lirası dolar karşısında yüzde 23,6; avro karşısında yüzde 29,7 değer kaybetti. Bu ne anlama geliyor?
“Şu anda İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda Türkiye'yi taşıyan 30 büyük şirket var. 2017'deki piyasa değeri 150 milyar dolardı. Bugünkü değeri 60 milyar dolar. Kim bu hale getirdi?
“2018'de ülkenin milli geliri 892 milyar dolardı, şimdi 736 milyar dolar. İki yılda eriyen milli gelir 156 milyar dolar. Bunu kim aldı, kim götürdü, milletin cebinden kim çekip, kime verdi?
“18 yılda bütçeden yapılan faiz ödemesi 492 milyar dolar. Her gün 75 milyon 573 bin 63 dolar faiz ödeniyor.
“TVF’nin borcu 26 milyardan 951 milyara çıktı”
“Türkiye Varlık Fonu (TVF) diyerek, ikinci bütçe oluşturuldu. Fonun kısa vadeli borçları 2017'de 26 milyar liradan, 2019'da 951 milyar liraya çıktı. Uzun vadeli borçları ise 32 milyar liradan 271 milyar liraya ulaştı.
“Türkiye Varlık Fonu içinde yer alan Borsa İstanbul'un yüzde 10'u, 200 milyon dolara Katarlılara satıldı.
“Borsa İstanbul'un karlılık oranı yüzde 52. Yüzde 52'lik karı 15-20 ay sonra çıkaracaklar. Böyle ballı bir satış olur mu? Gene iyi satmış, 1 liraya da satabilirdi çünkü tek yetkili. İhale Kanunu'na tabi değil. Katar Emiri, nasıl bedava uçak verdiyse Borsa İstanbul'un da yüzde 10'unu bedava verebilir, hiçbir engel yok. Nasıl bir düzen oluşturduğunuzun farkında mısınız?
“5’li çetenin yatırımlarını kamulaştıracağız”
“Gayrimilli bir ittifak bulunuyor. İhaleyi yapan Türkiye, ihaleyi alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, ihale konusu Türkiye'de. Niye Türk lirası değil de Amerikan doları? Hadi ABD dolarını kabul ettik. İhtilaf çıktı, Türk mahkemeleri değil, Londra mahkemeleri. Sizin yerliliğiniz, milliliğiniz bu mudur?
“Bu insanlara, 5'li çete diyoruz. Bunlara sadece dolar vermiyorsunuz, aynı zamanda Türk lirası eridikçe, kur farkı veriyorsunuz. 2014-2019 kaç lira kur farkı ödendi? Sayıştay raporuna göre 61 milyar 719 milyon 322 bin lira kur farkı ödendi.
“Çiftçiye, kahveciye, esnafa ne verdiniz? Borç verdiniz. Sonra da gırtlağına bineceksiniz, 'borcunu ver' diye. Esnafa, kahveciye 'dükkanı kapat' dediniz, kağıt oynamasını bile yasakladınız.
“Bu kürsüden, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; Allah'ın izniyle iktidarda olacağız, bu soygun düzenine son vereceğiz, 5'li çetenin, bizim torunlarımızı dahil sömürecek olan bütün bu yatırımları kamulaştıracağız ve alacağız.
“Beş maaş alıyorlar”
“Çiftçi, esnaf, çöplerden kâğıt toplayan vatandaş bu durumda, pazar artıklarından geçinenler var ama -sizden bazıları, özür dilerim, sizden derken sizi kastetmiyorum bu tarafı kastediyorum- (Komisyon sırası) onların bazıları ve onların bazı adamlarına bir maaş yetmiyor, iki maaş yetmiyor, üç maaş yetmiyor, dört maaş yetmiyor, beş maaş alıyor.
“Ya, bu kadar işsizlik varken bir kişinin dört maaş, beş maaş üstelik büyük paralar almasını sizin vicdanınız kabul ediyor mu ya? Ahlak kabul eder mi bunu ya? Vicdan kabul eder mi bunu ya?”
AA konuşmanın devamını vermediAnadolu Ajansı (AA) abonelerine servis sağladığı sistemde, Kılıçdaroğlu'nun saat 18.30 sularında yaptığı konuşmanın devamına saat 23.59 itibariyle yer vermedi. AA sisteminde Kılıçdaroğlu'nun konuşmasına ilişkin haber saat 21.30'dan itibaren "Sürecek" ifadesiyle yer aldı. |
"Erdoğan haklı, fabrika satılmadı, peşkeş çekildi"
Gazete Duvar’ın aktardığına göre, Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tank Palet Fabrikası bu ülkenin namusudur. Bana söyler misiniz, dünyanın hangi ülkesi kendi tank palet fabrikasını bir orduya teslim etmiştir?
“Katar, hadi, tank yapsa diyeceğim ki; Katar tank yapıyor dolayısıyla biz buradan yararlanacağız. Ethem Sancak'ın hangi tank yapma işi var ya, Allah aşkına, bana söyler misiniz?
“Erdoğan şunu söylüyor -haklıya haklı- ‘Fabrikanın Katarlı yatırımcılara satışı gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil.’ Doğru, bu doğru çünkü bedava verildi. Satışı olsa para alacaklar karşıdan. 1 lira bile, 1 dolar bile, 1 sent bile, 1 kuruş bile alınmadı; bedava verildi. O nedenle biz ‘Tank Palet Fabrikası peşkeş çekildi’ diyoruz.
“Fabrika gitti, tank yok”
“9 Kasım 2018 Savunma Sanayii Başkanlığı bir tweet atıyor: ‘Efendim, 250 Altay ana muharebe tankının seri üretimiyle birlikte ömür boyu lojistik devri desteğiyle…’ TSTM kurulumu ve işletilmesini kapsıyor yaptıkları anlaşma. ‘İlk Altay tankı on sekiz ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edilecek. Hayırlı olsun.’ Nerede tank? 18 ay sonra teslim edilecek. Bari bir oyuncak tank alsalardı.
“Bedava verdin, 18 ay sonra tankın olacaktı; fabrika gitti, bir de tank yok. 25 yıllığına bedava verdin.
“Masadaki adam”
“Katarlılara Borsa İstanbul’u satarken masada kim vardı? Orada bir iş adamı vardı. O adam, o iş adamı 17-25 Aralık’tan sonra Pensilvanya'ya gitti. 17-25'ten sonra Zaman gazetesinin yüzde 10'unu satın aldı, Bank Asya’ya para yatırdı.
“Bank Asya’nın önünden geçeni hapse attınız da bu adam nasıl oluyor da o protokol masasında oturuyor. Askerî öğrencileri yakalayıp hapse attınız, nasıl oluyor da bu adamı başınızın üstünde taşıyorsunuz?
“MİT'in raporlarını görmediniz mi, MASAK'ın raporlarını görmediniz mi? Bakınız, neden orada, onu da söyleyeyim. Bu FETÖ iddianamesi, çatı iddianamesi, orada da geçiyor ama kimse buna dokunamıyor, kimse dokunamaz. Neden? Avukatları Sayın Erdoğan'ın avukatları.
“Bakın, Antalya Bilim Üniversitesi; hepsini kapattılar, bu üniversiteyi kapatmadılar. Başkanı kim? Fettah Tamince. Başkanvekili kim? Ahmet Özel, Cumhurbaşkanının avukatı. Üye Ahmet Kürşat Köhle, Cumhurbaşkanının avukatı. Mustafa Doğan İnal, Tevfik Günal, Cumhurbaşkanının avukatları bunlar, devlet protokolünde yer alıyor bunlar. Niye dokunamıyorlar buna? Kimse dokunamaz.
“İlk seçimlerde demokrasiyi getireceğiz”
“Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın değerli arkadaşlarım. Türkiye büyük ülkedir, Türkiye bütün sorunlarını aşabilecek kadrolara da sahiptir, yetkinliğe de sahiptir.
“Hepimiz hep beraber alın terinden yana olacağız, emekten yana olacağız, işçiden yana olacağız, çiftçiden yana olacağız.
“O pazar artıklarından beslenen ailelerin, çöp konteynerlerinden beslenen ailelerin ayıbını kaldırmak Allah'ın izniyle bize nasip olacak.
“İlk seçimlerde demokrasiyi getireceğiz, ilk seçimlerde adaleti getireceğiz, ilk seçimlerde liyakati getireceğiz, ilk seçimlerde alın terinin ne kadar değerli olduğunu bütün dünyaya anlatacağız, ilk seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti devletini Londra'daki tefecilerden kurtaracağız; herkesin bunu bilmesi lazım.
“Aday olmayacağımı kim söyledi?”
“(AKP sıralarından ‘Neden aday olmuyorsun’ denmesi üstüne) Değerli arkadaşlarım, hangi noktaya geldiniz? Benim aday olup olamayacağımı size kim söyledi? Kim söyledi?
“Ben ne istiyorum? Ben tek adam rejimi istemiyorum. Ben ülkesinde esnafın ensesinde boza pişiren bir yönetim istemiyorum. Ben parlamenter sistem istiyorum, demokratik, halkçı, parlamenter sistem istiyorum.
“Ben her kuruşun hesabını veren bir siyaset anlayışı istiyorum. Ben tehdit edildiğim zaman mal varlığımla ‘Aramazsanız, incelemezseniz, şerefsizsiniz’ diyen bir siyaset istiyorum.
“Ben siyaseti zenginleşme aracı olarak gören bir kültürden gelmiyorum, ben siyaseti halka ve hakka hizmet eden bir anlayıştan geliyorum. Ben hiçbir zaman, hiçbir yerde haram lokmaya el uzatmadım, kimsenin hakkını, hukukunu çiğnemedim. Her zaman, her yerde adaletten yana oldum, adaleti her yerde savundum. Benim varlığımla beni tehdit edenlerin arkasında selam durmadım.” (EKN)