“Biz çözüm süreci derken eski acılar unutulsun, bu yavrularımız Doğu-Batı diye ayrılmasın, annelerin yüreğine ateş düşmesin dedik. Ama onlar diyorlar ki şehit polislerin annelerinin yüreğine ateş düşsün, onlar diyorlar ki askerlerin yüreğine ateş düşsün, kendilerine itaat etmeyen Kürtlerin yüreğine ateş düşsün.”
Bu sözler, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’na ait.
Dönem de iki genel seçim arasında, 22 Temmuz 2015’te Urfa, Ceylanpınar’da polisler Feyyaz Yumuşak ve Okan Açar’ın evlerinde ölü bulunduğu dönem…
Yaklaşık 2,5 yıl önce gerçekleşen cinayet, daha sonraları “Çözüm Süreci’ni bitiren olay” olarak tarihte yerini alsa da, cinayetin gerçekleşme şekli, deliller, dava açılan sanıkların işkence gördüğünü beyan etmesi gibi gerçekler kamuoyunda kendine çok yer bulmadı.
Ama dönemin yöneticileri ve siyasileri de iki polisin öldürülmesinin ardından verdikleri başsağlığı mesajlarında, Çözüm Süreci dilinin uzağında bir söylem tutturmuştu.
Sonrasında başlayan çatışmalarla da süreç ters yöne evrilirken, devlet insanları ve siyasetçilerin saldırıyı nasıl yorumladıklarını derledik…
Erdoğan: Bazı kesimler görmezden geliyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da saldırıdan hemen sonra Cumhurbaşkanlığı'nın resmi sitesinden yazılı açıklama yapmış, “Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde terör örgütü PKK tarafından iki polisimizin öldürülmesini şiddetle lanetliyorum” demişti:
“PKK ve DAEŞ de dahil olmak üzere terörün her türüne karşı olan devletimiz, Suruç'ta 32 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine yol açan terör saldırısının faillerini ve Ceylanpınar'da iki polisimizi şehit edenleri ortaya çıkarmak için tüm imkanları seferber etmiş durumdadır.
“Bazı kesimlerin, iki polisimizin şehit edilmesini üstlenen PKK'nın alçakça cinayetlerini görmezden gelmeleri, söz konusu terör örgütünü neredeyse şirin göstermeye yeltenmeleri, niyetlerinin ne olduğunu açıkça göstermektedir.
“Sırtını terör örgütüne dayadığını alenen ifade eden çevrelerin PKK’nın vahşi terör eylemleri karşısında sessiz kalması, yaptığı saldırıları kınayacak cesareti bile gösterememesi, utanç verici bir durumdur. Ülkemizin huzur ve istikrarına, milletimizin birlik ve beraberliğine kastedenlere ne adına olursa olsun asla izin verilmeyecektir.”
Demirtaş: Kan, kanla temizlenmez
HDP’nin o dönemki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise “Kan, kanla yıkanmaz” demişti:
“Ceylanpınar'da katledilen polisler, ezilen halkın, emekçilerin çocuklarıdır... Keşke 32 genç, asker, polis ölmeseydi de biz koltuklarımızdan vazgeçseydik.
“Biz artık ülkemizde kan ve gözyaşı görmek istemiyoruz. 32 canımız kaybettik. Fakat şunu da biliyoruz. Kan kanla temizlenmez. Kan kanla yıkanmaz.
“Çok öldük, çok fazla ağladık fakat bunu gidermenin yolu savaş değildir, barıştır. Biz adalet, demokrasi ve barış ilkelerimizden vazgeçmeyeceğiz.
“Bu gençlerin canı, milyonlarca oyumuzdan daha kıymetlidir. Biz canımızdan vazgeçmeye hazırız. Barış için siyaset yapıyoruz.”
Davutoğlu: Biz çözüm süreci derken…
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 9 Ağustos 2015’te Ceylanpınar’da öldürülen polislerin görev yaptığı Ceylanpınar Karakolunu ziyaret etti ve ardından belediye binasından halka seslendi.
Saldırılara sessiz kalınamayacağını söyleyen Davutoğlu’nun Kürt siyasetçileri de suçladığı konuşması şöyleydi:
“HDP Şimdi ‘Çatışmasızlığa dönelim’ diyor, evet dönelim. Biz hiçbir zaman çatışmayı, şiddeti savunmadık. Ama çatışmasızlıktan kasıtları, yine başka bir gece, başka polislerimizi katledeceklerse biz buna sessiz kalmayacağız, biz buna izin vermeyiz. Burada kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen herkes kahrolsun, haince saldıran herkes kahrolsun.
Dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, Brüksel’e gitmesiyle ilgili de şu yorumu yapmıştı:
“Brüksel'e, Avrupa Birliğinden ya da diğer ülkelerden yardım istemeye gidiyorlar. Oralarda konuşuyorlar. Neden biliyor musunuz? Çünkü Ceylanpınar'ın yüzüne bakmaya onlarda yüz yok.
“Biz çözüm süreci derken eski acılar unutulsun, bu yavrularımız Doğu-Batı diye ayrılmasın, annelerin yüreğine ateş düşmesin dedik. Ama onlar diyorlar ki şehit polislerin annelerinin yüreğine ateş düşsün, onlar diyorlar ki askerlerin yüreğine ateş düşsün, kendilerine itaat etmeyen Kürtlerin yüreğine ateş düşsün.
“Allah şahit olsun ki biz bu kardeşliği bu topraklarda hep yaşatacağız. Onların bozmak istediği kardeşliği yaşattığımız gibi, bu ülkede özgürlükleri hep yaşatacağız. Herkes kendi anadiliyle konuşacak, herkes kendi kültürü, örfü ile gurur duyacak. Kimse kimseye zulüm etmeyecek. Ne erkeğin zulmü olacak, ne 90'ların faili meçhulleri, ne de şimdilerin PKK terörü olacak. Hiç birine izin vermeyeceğiz. Hep beraber bu topraklar barış içinde kardeşlik içinde güzel günlere yürüyeceğiz. Bu toprakların hiçbir evladı bir başkasına düşman, hasım, rakip gözüyle bakmayacak.”
Kılıçdaroğlu: Ayrışırsak kan dökenlere güç katarız
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da cinayetin ardından sağduyu çağrısı yapmıştı:
“Ülkece çok hassas bir süreçten geçiyor, acı üstüne acı yaşıyoruz. Şanlıurfa'da şehit edilen iki polisimize Allah'tan rahmet diliyorum. Her zamankinden çok sağduyulu ve birlik içinde olmalıyız. Unutmayalım ki ayrışırsak, birbirimize düşman olursak kan dökenlere güç katarız.”
Bahçeli: Çözüm diye mangalda kül bırakmıyorlardı
Cinayetin ardından en sert mesaj ise MHP Lideri Devlet Bahçeli’den gelmişti:
“Eminim vicdanına susturucu takmamış, ahlakına maske geçirmemiş hiçbir vatan evladı bugünkü ülke manzarasından huzur ve mutluluk duymuyordur. Her gün bir fecaat, her gün bir felaket ve fenalık önümüzü kesiyor, şiddet ve ölüm etrafımızda sanki saltanat kurmuş, dokunulmazlık kazanmış!
“Açılım diyorlardı çözüm diye mangalda kül bırakmıyorlardı; açıla açıla, çöze çöze Türkiye’nin tüm emniyet ve güvenlik kapılarını indirdiler! Analar ağlamayacaktı, iddiaları buydu. Bayrağa sarılı tabutlar gelmeyecekti, beyanatları böyleydi. Ama Türkiye tabuta girdi, haberleri yok.
“Ceylanpınar’da kar maskesiyle girdikleri evde iki polisimizi uyurken ensesinden vuran kahpelere bu cüreti kimler vermişti?”
Arınç: Bireysel olarak mı yaptıkları araştırılıyor
Dönemin İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, resmi internet sitesinden taziye mesajı yayınlayıp olayı “terör saldırısı” olarak nitelerken dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, şu açıklamayı yapmıştı:
“Apocu fedai timinin, gerçekten PKK bağlantısı olup olmadığı, yoksa bireysel olarak mı bu eylemi yaptıkları, propagandaya yönelik olarak mı böyle bir duyuruda bulundukları konusu hem istihbaratımız, hem de güvenlik güçlerimiz tarafından süratle araştırılıyor ama neresinden bakarsak bakalım, bir terör örgütünün işlediği bir terör suçudur. Kan dökülmüştür. Dökülen kan, polislerimizin aziz kanıdır. Onlara Allah'tan rahmet diliyorum ve mutlaka bunu yapanlar karşılığını göreceklerdir.” (AS)
TIKLAYIN - "Peki, Çözüm Süreci Neden Bitti?"
TIKLAYIN - Ceylanpınar Cinayeti: Çözüm Süreci Nasıl Bitirildi?
TIKLAYIN - “Ceylanpınar’da 2 Polisin Faili Meçhul, Çözüm Süreci Bitti, Yüzlerce Kişi Öldü”