* Fotoğraf:Pavlo Palamarchuk / Anadolu Ajansı (AA) - Lviv / Ukrayna
Rusya'nın Ukrayna'nın özellikle elektrik altyapısını vurması sonucu burada uzunca bir süredir elektrik sıkıntısı yaşanıyor. Aralıklarla, 6-9 saat süreyle yapılan günlük elektrik kesintileri neredeyse gündelik hayatın bir parçası oldu. Yeter ki yeniden elektrik gelsin.
Daha düne kadar enerji ihraç eden, enerji zengini bir ülkenin bu duruma düşmesi bana göre hüzün verici bir durum.
Burada yaşayan herkes gibi ben de elektrik sıkıntısının günlük hayatımızı daha az etkilemesi için her zamanki gibi mücadele yolunu seçtim.
Peki, nasıl mücadele ediliyor? Anlatayım...
Halk, kesintilerle nasıl mücadele ediyor?
Büyük işyerleri ve bankalar, maddi gücü yerinde olan evler, mağazalar, üretimi elektriğe dayanan atölyeler kendilerine uygun jeneratörler edinmiş durumda. Bunlar harıl harıl çalışıyor. Elektrik sıkıntısına karşı en köklü çözüm yolu, bir jeneratör edinmekten geçiyor.
Hadi diyelim benim gibi evinin elektrik ihtiyacını gidermek için küçük bir jeneratör aldın; bunun 'hediyesi' 12-13 bin TL.
Keşke bu parayı verdiğinde iş bitse; insan buna da razı olur. Ardından, böyle bir jeneratörün bir saatte bir litre benzin tükettiğini öğrenince insan kendi kendine "Bir dakika" diyor, "benzinin litresi 26-27 TL."
Bazı bölgelerde günlük 6, bazı bölgelerde 9 saat kesinti olduğunu düşünürsek 160 ile 250 TL arasında günlük benzin tüketimi gözüküyor.
Burada sıradan kaç ev bu masrafa dayanır, bilmiyorum. En azından ben bu hesabı öğrenince jeneratör denen aleti kendi sözlüğümden hemen çıkardım.
Jeneratörü unuttuk, peki ya sonra?
Tamam; jeneratörü unuttuk da sıkıntı unutulmuyor ki...
İnsan beyni, "Hadi, başka mücadele yolu yok mu?" diye sorup duruyor.
"Evin en temel ihtiyacı olan kombiyi ve evin kablolu internetini çalıştıracak kadar bir elektrik de yeter" diyorsun kendi kendine. Bunu yapan, deneyen insanlar duyuyorsun çevrende. Hemen bir heyecan, araştırmaya başlıyorsun.
Bu iki ihtiyacı karşılayan düzenek için bir akü ve bazı aparatlar gerektiğini, bunların hediyesinin de en ucuz yoldan 4-5 bin TL olduğunu öğreniyorsun. İçini neredeyse bir sevinç kaplıyor. Ne de olsa en temel ihtiyaçlarından ikisi çözülecek...
Sonra öğreniyorsun ki bu çözüm de en fazla üç beş aylık bir çözüm. Üç beş ay sonra elindeki akü bitiyor ve yenisini alman gerekiyor.
Birden hevesin kursağında kalıyor.
Kombiyi boşver, o zaman internete bakalım
En son olarak "Yahu" diyorsun, "Bu kombi işini de boş ver. Nasıl olsa zorda kalırsak sobayı kullanırız. Bari şu kablolu interneti elektrik olmadığı zaman çalıştıracak bir düzenek peşine düşelim." Kişisel yeteneklerini de devreye sokup bir gayret harekete geçiyorsun.
Modemi çalıştırmak için 9 V elektrik gerekiyor. Bunu bilgisayar bataryasından ya da evdeki aydınlatma için aldığın şarjlı aletlerden sağlayabiliyorsun. "Aha" diyorsun, "Bu iş oldu." İyi de modemin yanında başka bir kutu var ve bu kutunun çalışması için de 12 V elektrik gerekiyor.
Elindekilerin hepsini deniyorsun ama bu aleti çalıştırmıyor. Türkiye'de tek bir kutunun olduğunu, onun da 9 V ile çalıştığını anlıyorsun. Yandaki kutunun fiber internet bağlantısı sağlayan kutu olduğunu da öğrenmiş oluyorsun. Sonrasında neden burada internetin daha hızlı çalıştığını da bir çırpıda anlıyorsun.
Çaresiz bir biçimde çırpınırken bu kutunun çalışması için de bir aküye ihtiyaç olduğunu öğreniveriyorsun. Tabii bunun da bir bedeli var ve bu bedel bir kez ödeme ile de olmuyor. Sonra da dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsun.
Durumu kabul etmekten başka bir yol kalmıyor. Savaşın zenginler için olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlıyorsun.
Patlama sesleri gelmeye devam ediyor
Aydınlanmada kullanılan şarjlı aletler için ödediğimiz para, buradaki sıradan bir emeklinin iki aylık parası tutarını buldu.
Elektrikler gidip de geri gelince - tabiri caizse - eşeğimi kaybetmişim de sanki yeniden bulmuşum gibi içimi bir sevinç kaplıyor demeyin gitsin...
Bunları niye mi yazdım? Hani elektrik sıkıntısı ile bu adam hiç mücadele etmiyor, mücadele geleneğini yitirmiş demesinler diye, en azından kendi içimdeki huzursuzluğu gidermek için desem, yalan olmaz.
Buradaki her şey, su dahil elektriğe bağlı olduğu için insan elektriğin günlük hayattaki değerini bir kez daha öğrenmiş oluyor. Hani bazı şeyler varken kıymeti pek bilinmez ya, işte onun gibi...
Umarım bu sıkıntının boyutu daha da artmaz. Umarım hayal gibi gözüken, özellikle benim gibi zengin olmayan insanları vuran bu savaş bir an önce biter.
Bu yazıyı sonlandırmaya çalışırken dışarıdan çok güçlü patlama sesleri geliyor. Bugün yine Zaporijya'da güçlü patlama sesleri duyuldu. Rusya yine vurdu. Zaten vurmadığı gün de yok. Savaş bölgemizde daha bir şiddetlenecek gibi gözüküyor... (İD/SD)