Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Ankara’daki LGBTİ dernekleri Kaos GL ve Pembe Hayat’ın, Valiliğin LGBTİ etkinliklerini süresiz olarak yasaklamasına karşı ayrı ayrı açtıkları kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması istemli davalarda mahkemeler ret kararı verdi.
Kaos GL’den Yıldız Tar’ın haberine göre Ankara 4. İdare Mahkemesi Kaos GL Derneği’nin başvurusundaki ret kararının gerekçesinde “yasak kararının telafisi güç veya imkansız sonuçlar doğurmayacağını ve kararın açıkça hukuka aykırı olmadığını” söyledi.
Pembe Hayat Derneği’nin açtığı davada ise 13. İdare Mahkemesi aynı gerekçelerle yürütmeyi durdurma talebini reddetti.
Ankara Valiliği, Alman LGBTİ Film Günleri’ni yasaklamasının ardından 19 Kasım 2017’de Ankara’daki “LGBTİ sivil toplum örgütleri tarafından gerçekleştirilen etkinlikleri” süresiz olarak yasaklamıştı. Valilik gerekçe olarak, “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, “genel sağlık ve ahlakın korunması” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” iddialarını göstermişti.
Valilik: Yasak mevzuata uygun
Ankara Valiliği, İdare Mahkemesi’ne verdiği savunmada Anayasa’nın “temel hak ve hürriyetlerinin kullanımının durdurulmasını” içeren 15. maddesini hatırlattı. Valilik, olağanüstü hali gerekçe göstererek bu yasağın uluslararası sözleşmeleri ihlal etmediğini; yine yasak kararı ile “çekirdek hakların” ihlal edilmediğini savundu. “İdaremizin yapmış olduğu işlem mevzuata uygundur” dedi.
Dernekler Valiliğin “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği”, “genel sağlık ve ahlakın korunması” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması”nı gerekçe göstererek getirdiği yasağın iptal edilmesini; yasak kararının telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı için de bir an evvel yürütmeyi durdurma kararı verilmesini talep ediyordu.
“Ortadaki bariz hukuksuzluğun etkileri görmezden geliniyor”
Kaos GL Derneği adına yürütmeyi durdurma talebinde bulunan avukatlardan Kerem Dikmen yasak kararının hemen ardından Kaos GL’nin dava açmasına rağmen mahkemenin 25 Ocak’ta karar verdiğini belirtti.
“Yasak kararı 18 Kasım'da verilmiş, 19 Kasım'da ilan edilmiş. Kaos GL ise davayı 20 Kasım'da açtı. Ne yazık ki adaleti dağıtanlarla, talep edenlerin hızı ülkemizde hiçbir zaman birbirine denk değil, burada da aynı durum oldu. Biz isterdik ki yürütmeyi durdurma kararı verilmese de en azından süreç hızlı olsun, ilk inceleme bir an önce yapılsın, dava dilekçesi hızlıca valiliğe tebliğ edilsin. İdarenin cevap süresi düşürülsün. Çünkü yürütmeyi durdurma istemli davalarda idarenin 30 günlük cevap süresinin kısaltılması seçeneği yasada tanımlanmış.”
Av. Dikmen, kararın görünürde derneğin faaliyetlerini yasaklamasa da yarattığı sonucun “faaliyet yasaklama”ya dönüştüğünü vurguladı, “Yürütmeyi durdurma talebimizin reddedilmesi ile ortadaki bariz hukuksuzluğun etkileri görmezden geliniyor” dedi.
“Yapılamayan etkinliklerin telafisi nasıl olacak?”
Dikmen kararda yer alan “yasak kararının telafisi güç veya imkansız sonuçlar doğurmayacağı” ifadesini ise şöyle değerlendirdi:
“Yürütmeyi durdurma kararı, yasağın açıkça hukuka aykırı olması ve telafisinin mümkün olmaması durumlarının bir arada olması halinde verilmek zorunda, burada bir takdir yetkisi değil yasal bir zorunluluktan bahsediyoruz. Mahkeme ise yürütmeyi durdurma istemini reddederken bize iki şeyi söylemiş oluyor. Birincisi, Ankara Valiliği’nin sonsuza kadar bir etkinliği yasaklama yetkisi var. İkincisi ise yürütmeyi durdurma kararı vermesem de ileride davayı kabul edersem, ortaya çıkan zararın telafisi mümkün. Biri hukuk mantığına diğeri ise alelade mantıkla uyumsuz iki tezden bahsediyoruz. Çünkü anayasa bırakalım valilikleri, bakanlar kuruluna, hatta yeni sistemdeki cumhurbaşkanına verdiği yetkileri dahi sonsuza kadar vermiş değil, belli ki mahkeme cumhurbaşkanında olmayan yetkilerin valiliklerde olduğunu düşünüyor. Bunu anlayabiliriz, bir yere kadar hukuki yorumdur katılmasak da. Ancak geçmiş bir zamanın, yapılamamış etkinliklerin telafisi nasıl olacak, bunu anlamak gerçekten zor. 2018’de bir tane 8 Mart var örneğin, 2020’de verilecek bir karar, gerçekleştiremediğimiz 2018 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri için ne tür bir alternatif sunacak bize? Hep beraber göreceğiz.
“Bir gerçek kişide seyahat etme hakkı, haberleşme hakkı ne ise dernek açısından da etkinlik yapmanın anlamı budur. Mevcut uygulama şudur, LGBTİ hakları alanında faal olan dernekler süresiz olarak gözaltına alınmış, hatta tutuklanmıştır. Yasağı ancak bu şekilde hukuken daha iyi anlaşılır kılarız. Dolayısıyla tek tek bireyler hakkında uygulanan bu yaptırımlar, kağıt üzerinde var olan hakları nasıl kısıtlıyorsa, bu yasak da aynı sonuçları üretmiş oldu ve oluyor.” (YT/BK)