Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 17. duruşma periyodunun görülmesine Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
“Sima yabancı değil ama çıkaramadım”
Davanın 17. duruşma periyodunun 6. oturumu, kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başladı. Sonrasında siyasetçi Mesut Bağcık söz aldı.
Hakkında ifade veren gizli ve açık tanıkların iddialarına ilişkin konuşan Bağcık, gizli tanık Hermes’in, “2021’in sonuna kadar Batman’da görevliydi” sözlerini hatırlatırken, “Bu konuda en büyük şahit mahkeme heyetidir. Ben o dönemde Ankara’da tutuklu bulunmuyor muydum?” diye sordu.
Bağcık, “Bu kişi hem yalan söylemekte hem de mahkemeyi yalanlamaktadır. Mahkemenizin gereken özeni göstermesini istiyorum” dedi.
Mesut Bağcık, gizli tanık Hermes’in duruşma salonundaki teşhis sırasında kendisi hakkındaki, “Yok yani çıkaramadım. Sima yabancı değil ama çıkaramadım” demesine rağmen, mahkeme başkanının, “Mesut Bağcık bu muydu?” sorusu sonrası, “Evet evet buydu, saçları dökülmüş ve yaşlanmış. Şimdi tanıdım” şeklindeki ifadesini anımsattı:
“Tanıklarla ilgili spesifik bilgiler verdim. Her bir tanıkta yaptığım açıklamalara bakıldığında bu müessesenin suistimal edildiği ortada. Mahkeme heyetinizin bu tanıklar küçük bir yalan söylediğinde dahi mikrofonlarını kapatması gerekiyordu. Ulaş, Atlas ve Hermes’e dair konuştum ancak onlarla ilgili ara kararlarınız benim aleyhime oldu. Hiçbir tanığı ciddiye almamanız gerektiğini düşünüyorum.”
“İki farklı tanık aynı ifadeleri veremez”
Gizli tanık Ulaş’ın ifadelerindeki belli kısımların 10 farklı kişiye eklendiğine vurgu yaparken Bağcık, “Nasıl olur da 10 farklı kişi için aynı sözleri kelime kelimesine söyleyebilir?” diye sordu.
Gizli tanık Atlas ve gizli tanık Hermes’in kendisi hakkında farklı tarihlerde verdikleri ifadelerin, hazırladığı slaytlar ile SEGBİS ekranına yansıtılmasını isteyen Bağcık, “Atlas'ın 7 Ekim 2020 tarihinde, Hermes'in ise 8 Mart 2021 tarihinde savcılıkta benim hakkımda verdikleri ifadede kelimesi kelimesine aynı cümleler var. İki tanığın farklı tarihlerde aynı ifadeleri veremeyeceğini biliyoruz. Anlamış değilim, bunun tek bir açıklaması var. Bu iki gizli tanığın önüne aynı metinlerin konulduğu ve bu şekilde kurgulandığı açıktır. Heyetinizden beklentim bu iddianameyi iade etmesidir” dedi.
“Kişiler ayrı, tanıklar ayrı ama cümleler aynı”
Hermes ve Atlas’ın Ayla Akat Ata, Yüksel Baran, Ercan Arslan ve kendisi hakkında verdiği ifadelerin kelime kelimesine aynı olduğunu ifade tutanaklarıyla gösteren Bağcık, şöyle devam etti:
“Daha çarpıcı bir durum var. Hermes’in 8 Mart 2021 tarihinde Akat Ata hakkındaki fotoğraf teşhisi ile Atlas’ın 7 Ekim 2020 tarihinde soruşturma aşamasında benim hakkımdaki beyanlarını karşılaştırdım. Bu tanıklar hazır şablonlarla beyanlar oluşturmuş. Atlas’ın benim hakkımda kurduğu cümlelerin aynısını Hermes, 5 ay sonra Akat Ata için kullanmış. Kişiler ayrı, tanıklar ayrı ama cümleler aynı.
“Atlas’ın, 9 Mart 2021 günü Yüksel Baran hakkında, 8 Ekim 2020 günü ise Ercan Arslan hakkında verdiği beyanların tamamı da birebir aynı. Arada yine 5 ay var. Burada tespit ettiğim yerleri paylaştım. Üzerinde çalıştığımda daha hukuki tespitler yapılabilir.
“Bu ifadeler ne akla ne mantığa uygundur. Dolayısıyla bu iki gizli tanığın tek bir kalemden yazılarak ortaya konulduğu netleşmiştir. Bu nedenle iki gizli tanığın suni beyanlarından dolayı dava dosyamdan çıkarılmasını bekliyor, heyetinizden talep ediyorum.
“Bu ifadelerin neresinden tutacağız? Bunları tutuklama gerekçesi yaparken ‘gözden kaçırdığınızı’ düşünüyorum. Benim bu savunmayı yapmama bile gerek yoktu. Heyetiniz bunların farkındaydı. Bunları okuyup anladığınızı düşünüyorum.
“Her gün sizin heyetiniz için de kötü şeyler söylüyorlardır. İnsanlar istediklerini söyleyebilir. Biz de siyasetçi olduğumuz için insanların eleştirilerine cevap olmamız lazım. Bize iftira da atabilirler ama bu bir iddianameye dönüşmemelidir. Gizli tanıklar söz konusu isimler hakkında ayrı günler ve aylarda ifade verdi.
“Ortada suç yok, sadece suçlu yaratma çabası var. Onların sözlerinin yüzde 1’i kadar bize itibar etseydiniz bu dava buraya kadar gelmeyecekti. Ben bu davaya iliştirilmişim. Bunu iki yıldır söylüyorum.”
Bu davanın kendisi adına beraat ile sonuçlanacağından emin olduğuna vurgu yapan Bağcık, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarını okuyarak, “Ceza mahkumiyeti herhangi bir ihtimale değil açık bir ispata dayanmalıdır. Ben, gizli tanık Ulaş’ın söylediği bir söz üzerine bu davaya eklendim. Benim mücadele anlayışım demokratik çözümden yanadır. İddia edildiği gibi illegal bir örgüt mensubu değilim. Siyasi parti faaliyetleri içerisinde de partinin örgütlenme komisyonu dışında hiçbir çalışma yapmadım” dedi.
Duruşma bugün devam edecek. (AS)