“Biz babamızın katillerinin yargılandığı davayı gördük. Daha doğrusu gördüğümüz tiyatroyu yargılama sandık.
“Tam 30 yıldır tiyatro izliyoruz. Adalet sağlanmıyor, failler cezasız kalıyor. Cezasızlık bizi yıldırmıyor. Ben babamın öldürüldüğü yaştayım, yarın öbür gün ben de yaşamımı kaybedeceğim. Bu dünyada olmayacağım. Ama biliyorum ki sizin gibi gazeteciler, benim babam için adalet isteyecek.
“Biz babaları öldürülmüş insanların çocuklarıyız. Sizler gibi gazetecilere el uzatıyoruz, biz bu dünyadan göçüp gittiğimizde de babalarımız için adalet isteyin. Bu eli size uzatıyoruz...”
Ape Musa’nın kızı Rahşan Anter, hem zamanaşımı tehlikesinde babasının davasını, hem de babasının 30. yıl dönümünü bu sözlerle karşılıyor.
“Sadece Musa Anter davasında değil bu tür davalarda zamanaşımı olmaması gerektiğini düşünüyorum.
“Gördüğünüz gibi cezasızlık sistemi işliyor öyle olunca da bugün cinayeti işleyen katiller ellerini kollarını toplum içinde gezebiliyor…”
Ape Musa’nın oğlu Dicle Anter de cezasızlık zırhına dikkat çekiyor. “Zamanaşımını kabul etmiyoruz. İğne ile duvarı yıkmaya çalışıyoruz” diyor.
Bugün, 20 Eylül.
Kürt bilgesi gazeteci yazar Musa Anter’in Diyarbakır’da katledilmesinin üzerinden 30 yıl geçti.
Musa Anter’in izinden gidenler, Kürt gazeteciler ve Musa Anter’in çocukları tam 30 yıldır katillerin yargılanmasını ve cezalandırılmasını istiyor.
TIKLAYIN - "Musa Anter davasının zaman aşımına sokulması suç"
"Güvenlik" gerekçesi ile dava Ankara'ya nakledildi
Anter’in öldürülmesiyle ilgili Jitem İtirafçısı Abdülkadir Aygan’ın fail olarak işaret ettiği Hamit Yıldırım, davanın zamanaşımına uğramasına 3 ay kala 29 Haziran 2012’de gözaltına alındı.
Yıldırım’ın 2 Temmuz 2012’de tutuklanmasıyla dava zamanaşımından kurtuldu.
Soruşturma sonucu hazırlanan 25 Haziran 2013’teki iddianamede, 5 Temmuz 2013’te Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Ancak açılan bu dava, önce 1999 yılında açılan 11 sanıklı ve 2005 yılında açılan 5 sanıklı davalarla, akabinde ise süren JİTEM Ana Davası ile birleştirilerek 2015 yılında “güvenlik” gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.
Ankara’da görülen davanın Haziran 2017’deki duruşmasında sanık Hamit Yıldırım, “tutukluluk süresi dolduğu” gerekçesiyle tahliye edildi.
2016 yılından bu yana Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava dosyası; zaman aşımı ile karşı karşıya. Zaman aşımı süresi 20 Eylül’de dolacak olan Musa Anter Davası ise 21 Eylül’de (yarın) görülecek.
*Uluslararası hukuk kurallarına göre, insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı uygulanamaz. |
TIKLAYIN - "Zamanaşımının uygulanmaması diğer dosyalar için de emsal olur"
Rahşan Anter, “Bu eli size uzatıyoruz” derken, formalite bir cümle söylemiyor. Kendisi gibi gözaltında kaybedilen yakınları için adalet arayan Cumartesi Anneleri/İnsanları hatırlatarak, “Hepimiz bir parça adalet istiyoruz. Bunu ancak tüm kamu ile gazetecilerle birlikte yapabiliriz” diyor:
“Davanın zamanaşımına uğratılması için ellerinden geleni yaptılar. 30 sene önce bir sürü şeyi açığa çıkarmak adına AKP belli konularda söz verdi. Fakat hiçbirini yapmadı. Önceki hükümetler farklı olacak sandık. Onların daha beteri çıktı.
“Bugün gelinen süreçte anlıyoruz ki 30 senedir bunların hepsi işbirlikçiydi. Bizi zaman aşımı için oyalamışlar. Davayı zamanaşımı aşamasına getirdiler.
“Kardeşim Dicle davayı yakından takip ediyor. Ben mahkemelere gidemiyorum. Her gittiğimde fenalık geçiriyorum.
“Bu sadece bizim ailemizin sorunu değil. Bu babaları öldürülen çocukların sorunu. Hepimiz sorunu.”
"Başka aydınları da öldürecekler"
Dicle Anter de Rahşan Anter gibi 30 yıldır devam eden süreci bir tiyatroya benzetiyor. Mehmet Ağar’ın “Tuğlayı çeksem duvar yıkılır” sözünü hatırlatıyor, “biz elimizde toplu iğne ile duvarı yıkmaya çalışıyoruz” diyor:
“Zamanaşımı insanlık suçudur. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu gibi davalarda failler vicdanını sorgular 10 sene sonra ve ‘biz bu cinayetin içindeydik bunlar bunlar oldu’ derse dava zaman aşımına uğradığı için bu faillerin söyledikleri dikkate alınmaz.
“Sadece Musa Anter davasında değil bu tür davalarda, insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaması gerektiğini düşünüyorum.
“Gördüğünüz gibi cezasızlık sistemi işliyor öyle olunca da bugün cinayeti işleyen katiller ellerini kollarını toplum içinde gezebiliyor.
“Bu çete ellerini kollarını sallayarak toplum içinde geziyor, katiller yarım bıraktıkları işi tamamlasın mı istiyorlar? Başka aydınları öldürmek mi istiyorlar? O yüzden mi davalardan ceza almadan kurtuluyorlar.
“Bu ülkede öldürmedikleri aydınlar, gazeteciler yurt dışına gitmek zorunda kaldı veya tutuklandı. Az sayıda kalan aydın insanları da bunlar öldürsün diye mi cezasız bırakılmak istemiyor. Biz bu zamanaşımını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
“Bu hükümetten adalet beklentimiz yok. Adaletsizliği 30 yıldır iliklerime kadar hissediyorum. Bundan sonra da bir adalet geleceğini sanmıyorum. Diyarbakır’da Ankara’da davalarda ailemiz yalnız bırakıldı. Babam için istediğimiz adaleti tüm faili meçhul cinayetler davalarında da istiyoruz.”
Ne olmuştu?
Kürt bilgesi, gazeteci-yazar Musa Anter (Apê Musa), 20 Eylül 1992'de Kültür ve Sanat Festivali'ne katılmak için geldiği Diyarbakır'da, bir anlaşmazlığı çözmek için aracına bindiği kişilerce Ergani ilçesine götürülmek istenirken Seyrantepe Semti'nde araçtan indirilerek, uzun namlulu silahlarla sokak ortasında katledildi. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı’nın Anter cinayetine dair başlattığı soruşturma dosyası uzun yıllar raflarda kaldı.
2004 yılında JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın, cinayetin JİTEM tarafından işlendiği ve kendisinin de aynı ekip içinde olduğunu itiraf etti. Buna rağmen sessiz kalan yargı, 2009 yılına gelindiğinde ise Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, Abdülkadir Aygan’ın itiraflarını ihbar kabul ederek dosyanın zamanaşımına uğramasına 3 yıl kala yeniden soruşturma başlattı. İtirafçılar Cemil Işık, Ali Ozansoy, Abdulkadir Aygan, Hamit Yıldırım, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında yakalama kararı çıkarıldı, ancak soruşturma derinleştirilmedi.
Anter’in öldürülmesiyle ilgili Aygan’ın fail olarak işaret ettiği Hamit Yıldırım, davanın zaman aşımına uğramasına 3 ay kala 29 Haziran 2012’de gözaltına alındı. Yıldırım’ın 2 Temmuz 2012’de tutuklanmasıyla dava zamanaşımından kurtuldu. Başlatılan soruşturma sonucu hazırlanan 25 Haziran 2013 tarihli iddianame, 5 Temmuz 2013’te Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Ancak açılan bu dava, önce 1999 yılında açılan 11 sanıklı ve 2005 yılında açılan 5 sanıklı davalarla, akabinde ise süren JİTEM Ana Davası ile birleştirilerek 2015 yılında “güvenlik” gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.
Ankara’da görülen davanın Haziran 2017’deki duruşmasında sanık Hamit Yıldırım, “tutukluluk süresi dolduğu” gerekçesiyle tahliye edildi. 2016 yılından bu yana Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava dosyası; zaman aşımı ile karşı karşıya. Zaman aşımı süresi 20 Eylül’de dolacak olan Musa Anter Davası ise 21 Eylül’de görülecek.
(EMK)