* Çizim: Ercan Altuntaş
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Kobanî davasının 6. duruşmasının ilk oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Duruşmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Ankara il ve ilçe yönetici ve üyeleri, Almanya, ABD, İtalya, İsveç ve Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu’ndan temsilciler katıldı.
Bugünkü duruşmada heyet, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Bahtiyar Çolak’ın Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 4 Kasım tarihli kararıyla görevden alındığını açıkladı. Çolak henüz bir yere atanmadı.
Çolak’ın yerine, Yıldıray Kaya atandı. Aynı kararla Kaya’nın yerine de Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nden Murat Dönmez atandı.
Önce "COVID-19 pozitif" denmişti
Davanın 21 Eylül’de görülen 4. duruşmasının 2. oturumunda duruşmaya geçici olarak başkanlık eden mahkeme üyesi Yıldıray Kaya, Çolak’ın COVID-19 testinin pozitif olduğunu, bu sebeple duruşmada olmadığını açıkladı.
TIKLAYIN - Kobanî davasına “COVID-19” arası
Duruşmalara, Çolak olmaksızın 23 Eylül’de devam edildi.
TIKLAYIN - “Kürt sorunu arayan varsa bu salona baksın”
Davanın 18 Ekim’de görülmeye başlanan 5. Duruşmasında da geçici mahkeme başkanı Kaya, Çolak’ın rahatsızlığı nedeniyle bir-iki ay duruşmalara katılamayacağını belirtti.
TIKLAYIN - “Tanığı kim ziyaret etti de ifadesi değişti?”
Heyet bugün de mahkeme başkanının görevden alındığını açıkladı. Yargılanan siyasetçilerin avukatları, heyetin değişmesine ve değişme şekline tepki gösterdi.
“Temel haklar ihlal edilidi”
Duruşmada söz alan Avukat Aydın Erdoğan, heyet değişikliğine dair konuştu:
“Bu davanın heyeti sadece bir tek davaya bakmak üzere görevlendirildi. Dolayısıyla olağan yargılama periyotlarından farkı bir yargılama periyodu için görevlendirildiniz. Buna bağlı olarak sadece Anayasa'nın tabi yargıçlık ilkesi ihlal edilmedi, duruşma günlerine ilişkin temel haklar da ihlal edildi.
“Anayasa'nın yasaklanan mahkemelerin kuruluşu sadece bir kanun çıkararak böyle bir mahkeme kurmakla ilgili değildi. Böyle bir mahkemenin kurulamayacağı gibi uygulamada hakim ve savcıların görevlendirilmesiyle bir kişi ya da müvekillerle ilgili böyle bir mahkeme kurulamaz. Bu yargı bağımsızlığına aykırıdır.”
“Bağımsızlığı ve tarafsızlığı ortadan kaldırır”
“Mahkeme başkanının önce COVID-19 sebebiyle rahatsız olduğu, sonra ameliyat olduğu söylendi, ne kadar süre sonra göreve döneceği belli değil denildi, arkasından da görevden alındı.
“Ne zaman göreve başlayacağı belli değil sorgulamaya devam edeceğiz denildiğinde sanki başkanın bir daha göreve gelmeyeceğini biliyormuş gibi duruşmaya olduğu yerden devam etti. Bazı müvekkillerimiz biz savunma vermek istemiyoruz demişlerdi.
“Hakimlerin ve savcıların azledilmesi sadece görevlerine son verilmesiyle ilgili değildir. Bir hakimin baktığı davadan el çektirilmesi yargıçlık teminatı bakımından ön görülen anayasal ve AİHM tarafından öngörülen teminatların ortadan kaldırılmasıdır.
“Bu tamamen bağımsızlığı ve tarafsızlığı ortadan kaldıran objektif bir gerçekliktir. Mahkemeye yapılan, hukuka aykırı ve adil bir yargılama teminatını ortadan kaldıran bir müdahaledir.
“Duruşma periyotlarını kabul etmiyoruz”
Avukat Ruken Gülağacı da şu beyanda bulundu:
“Müvekkilimizin ne tek bir dosyası var ne sınırsız bir şekilde dosyaya erişim ne de avukatlara erişim imkanı. Mahkemenin evraklarının ellerine ulaşması dahi bir iki haftayı buluyor.
“Müvekkillerimin 7/24 bu dosyayla ilgilenme zorunlulukları yok. Hayatları var, kitap okuma, görüşe çıkma, yemek yeme, spor yapma gibi hakları var.
“Bizim de çalıştığımız tek dosya bu değil ki bu dosya için UYAP’ı açıp bir evrak indirmemiz bile yarım saati alıyor. Duruşma periyotlarını kabul etmiyoruz. Bu şekilde devam etmeyi doğru bulmuyoruz. Yargılamanın artık işkence haline gelmemesini talep ediyoruz.”
“Sizin gibi bakmadan mı değerlendirecek?”
Ardından söz alan Avukat Çiğdem Kozan şunları söyledi:
“Tutukluluğa devam gerekçelerini müvekkilimize 7 gün içinde dahi tebliğ etmediniz. Bizim tutukluluk devam kararına itirazlarımız da henüz üst mahkemece incelenmedi. Yani tutuk devam kararına yapılan itirazlarımız değerlendirilmeden siz yeni bir duruşmaya başladınız.
“Tutuk itirazı 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne ne zaman göndereceksiniz? SEGBİS çözüm tutanağı olmadan ya da bizim beyanlarımız olmadan 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi neyi inceleyecek? Onlar da sizin gibi bakmadan mı değerlendirecek?
“Mahkeme başkanın değiştirilmesiyle duruşma periyotları da değişti. Böyle bir yargılama usulünü şimdiye kadar görmedik. Bu yargılama biçimi bile hukuksuzluğu çok net ortaya koyuyor.”
“Kimin talimatını yerine getiriyorsunuz?”
Avukat Cahit Kırkazak heyete şöyle seslendi:
“Bu yargılamayı acil bitirme motivasyonunuz niye? Devlet Bahçeli’nin mi, Erdoğan’ın mı, Süleyman Soylu’nun mu talimatını yerine getiriyorsunuz?
“Adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, bu duruşma periyotlarının insan hakkı ihlali olduğunu biliyorsunuz. Bunları bilmenize rağmen iktidarın talimatları doğrultusunda hareket ettiğiniz ortaya çıkıyor.
“Eğer ki kararınız hazırsa ve dosyayı bir an önce bitirmek istiyorsanız dosyayı savcıya verin onun da mütalaası açıktır. Kararınız hazırsa bugünden kararı verin ama bizi bu oyuna karıştırmayın. Bizim bu temel haklarımızın ihlaline, siyasal iktidarın temsilcileri pozisyonuna rıza vermeyiz.”
“Anladık karar hazır…”
Sonrasında konuşan avukat Nuray Özdoğan şunları söyledi:
“Siz de hiçbir evrakı kontrol etmediniz. SEGBİS bağlantıları alınmıyor, bunlara dikkat etmiyorsunuz. Anladık karar hazır ama bu şekilde yapamazsınız.
“İnsanlık dışı koşullarda bizi savunma yapmaya zorlayamaz, bu duruşmayı devam ettiremezsiniz. Bu süre içinde hangi evrakları incelediniz? Bizim 24 saat çalışmamız lazım. Bizi zaman baskısı altında dosyadaki hukuka aykırı süreci devam ettirebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
“Elinize tutuşturulan kararı getirip hemen okuyabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu kadar kolay değil. Bu şekilde sürdüremezsiniz. Makul süre vermek zorundasınız.
Ardından söz alan avukatlar da makul sürenin verilmesi gerektiğine vurgu yaparak aksi halde yargılamaya devam edemeyeceklerini belirtti. Ardından duruşmaya ara verildi.
“Dosyadan çekilin” tavsiyesi
Öğle arasının ardından duruşmaya Diyarbakır’dan SEGBİS ile katılan Avukat Mahsuni Karaman şunları söyledi:
“Heyetinizde yeni bir üye var. Kendisine de iddianameyi incelemesi için 6-7 aylık bir süre verin. Eğer bu taleplerimizi olumsuz değerlendirecekseniz size tavsiyemiz dosyadan çekilin. En iyisini yapmış olursunuz. Gelen daha iyi olacak mı biliyorum ama en azından teorik olarak siz kendinizi kurtarmış olursunuz.
Ardından Diyarbakır’dan duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Avukat Cihan Aydın söz aldı:
“Mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak neden görevden alındı? Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve bunun gibi kurumlardan gelen yanıtları kabul etmiyoruz. Çünkü bunlar davanın katılanları ve taraf. Bunların gönderdikleriyle yargılama yapamazsınız. Bahtiyar Bey kendini kurtardı siz de kurtarın.”
“Bir oda dolusu klasörden bahsediyoruz”
Yine Diyarbakır’dan SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılan Avukat Cemile Turhallı Balsak da şöyle konuştu:
“Tarafsız bir mahkeme heyeti olarak orada bulunmuyorsunuz ne yazık ki. Bu yüzden heyetinizi ayrı ayrı olarak reddettik. Ama burada savunma hakkına yönelik almış olduğunuz her bir kararı ifşa ederek de belirtmek zorundayız.
“Bu yargılamadaki dosyaların her bir belgesinin yargılananlar tarafından inceleniyor olmasını bekliyor olmanız lazım. Dosyada bini aşan klasör var. Bir oda dolusu klasörden bahsediyoruz.
“Şark İstiklal Mahkemesinin bir devamı”
Ardından söz alan Avukat Veysi Eski şunları söyledi:
“Duruşmaya 2 ay ara verilmesi gerekiyor. Ara karar kurun, duruşmayı sonlandırın, 2 ay sonrasına gün verin; biz de gelip kaldığımız yerden devam edelim. Aksi takdirde savunma makamı olarak bu yargılamanın bir parçası olmayacağız. Bu bir yargılama değil Şark İstiklal Mahkemesinin bir devamı niteliğindedir. Biz bunu kabul etmiyoruz.
Ardından söz alan avukatlar da Eski’nin taleplerinin ortak talepleri olduğunu ifade ederek karar verilmesini istedi.
“HSK’nın mahkemenize siyasi müdahalesi”
Mahkeme başkanı ise tutuklu yargılanan siyasetçilere yaşadıkları sıkıntıları sordu. Söz alan siyasetçilerden Mesut Bağcık, “Belgelerin içinde tam olarak neler olduğunu bilmiyoruz. Ben hakkım olan savunmamı yapmak istiyorum ama bununla ilgili koşulların yaratılmasını istiyorum” dedi.
Ardından söz alan HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş şunları söyledi:
“Savunmanın sağlıklı bir şekilde alınması için tek mesele sadece süre meselesi değildir. HSK’nın mahkemenize siyasi müdahalesinin tamamı bizim de savunma hakkımızın ihlaline sebep olan şeylerdir.
“Mahkemenizin birtakım eksikleri giderebilmesi, dosya incelemesi için duruşma periyodu konusunda hassasiyet göstermesi, özellikle müştekilerin dinlendiği duruşmalarda müştekiler dinlenirken avukatlarımızın da en azından bilgilendirilmesinin sağlanması gerekir.
“Bugüne kadar binlercesi dinlendi ama tam olarak kime karşı suç duyurusunda bulunduklarını kendileri de biz de bilmiyoruz.”
“Sizden birileri bize kumpas kurdu”
“Tüm heyet üyelerinin dikkatle dinlemesini istiyoruz. Biz bu işin öznesiyiz. Allah'ın varlığı ve birliği gibi biliyoruz ki kumpas bir davadır. Avukatlarımızla dosyadaki belgelere bakarak bunu söylüyoruz, ben biliyorum. Ben hiçbir yerden talimat almadığımı biliyorum.
“Avukatlarımız delil toplama faaliyetinde lehte olan delillerin toplanması konusunda talepte bulunurken, bunu kabul etmediniz. Lehimize tek bir ara karar kurmadığınıza göre buna dayanarak diyoruz ‘Siz de kumpasın ortağı mısınız?’.
“Ben biliyorum suçsuz olduğumu, kimsenin bana talimat vermediğini ben biliyorum. Yüzde 100 yalan olduğunu ben biliyorum, MYK üyelerimiz biliyor. O yüzden kumpas olduğuna eminiz. Sizden birileri bize kumpas kurdu.”
“Biz onları sandığa gömeceğiz”
“Kimseden talimat almadık dolayısıyla savcılık, İçişleri Bakanlığı, MİT ve Saray birtakım avukatlarla yan yana geldi ve bu dosyayı kurdu. ‘Yeni delil olarak ne sunabiliriz ki AİHM kararını uygulamayalım’ diye düşündüler.
“Sıfır delille bizi ikinci defa tutuklayıp da ‘ne yapacağız’ dediler ve gizli tanık beyanlarına başvurdular. Savcı, gizli ve açık tanık ihalesine çıktı. Avukatlarımız sizden bu soruşturma aşamasındaki tuhaflıkların araştırılması talebinde bulunuyor.
“Gizli ve açık tanıklar nerede bulundu, araştırılsın. Soruşturma savcısı nasıl İzmir'e gitti, geri geldi bunlar HSK’dan sorulsun. Ben anlayabiliyorum. Avukatlar ‘iki celse arasında 50 klasör daha geldi bakamadım’ diyorlar.
“Aleyhte, lehte ne var bilmiyoruz. Dosyayı fiziki olarak alabilsek 1000 klasörü koyacak yer yok. Açık söylüyorum, Devlet Bahçeli ve Erdoğan Türkiye'yi yöneten iki siyasi lider ve bu davanın sonuçlanması için grup toplantısı salonlarından yargıya talimat veriyorlar.
“Hem bizi terörist olarak ilan ediyorlar hem de İçişleri Bakanlığı avukatıyla dahil oluyor. Savunma hakkı dediğimiz sadece süreyle sınırlı değil. Bazı yargı mensupları ideolojik olarak Bahçeli ve Erdoğan'a bağlı olabilir, bazıları korkuyor olabilir. Ama biz onları sandığa gömeceğiz.”
“Dosyanın verileri elimizde yok”
“Dolayısıyla ne karar vermek istiyorsanız verin. Savcı yanınızda bir an önce mütalaayı çıkarın, kararı verin de mahkeme salonunda işimiz bitsin. Ama halk sandıkta kararı verir.
“6 sene sürmüş bu soruşturma. Savcıya soruşturma için 6 sene tanımışsınız ama avukatlarımıza 6 aylık süreyi çok görüyor, davayı bitirmeye çalışıyorsunuz. Türkiye'nin her yerinden evrak toplamış, koymuş savcı.
“Biz de siyaseten bunun kumpas olduğundan eminiz. Ama bırakın avukatlarımız baksın. Lehimize bir tane bile delil yok. Yapmayın. ‘Şeklen de yapmıyoruz’ derseniz savunma hakkımız elimizden alınmıştır. Ne fiziken ne de dijital ortamda şu an 1000 klasöre ulaşmış dosyanın verileri de elimizde yok.”
“Gizli tanık kayıp değil, olmadığı ortaya çıktı”
“Tutukluluk devam gerekçelerini de sallıyorsunuz. Tutukluluk gerekçelerine bakalım. 'Demirtaş’ın yargılandığı Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesindeki davadaki gizli tanık Mercek’e ulaşılamaz duruma geldi'. Bunu da tüm arkadaşların tutuk devam gerekçeleri yapmışsınız.
“Delil uydurmayın. Mercek adlı gizli tanık kayıp değil, olmadığı ortaya çıktı. Beyanları yok. Böyle bir gizli tanık yok dediler. Açık müzekkere cevabını okuyun. ‘Gizli tanık beyanlarına ulaşılmamıştır’ diyor. Bunu alıp ‘ulaşılamaz duruma geldi’ diyerek tutuk devam gerekçesi yaptınız, yapmayın.”
“Dik durmayı halktan öğrendik”
“Bize yüzlerce yıl ağırlaştırılmış ceza verseniz de binlerce yol verseniz de aynı süre yatacağız çünkü halk sandıkta karar verecek. Bu bir kumpas davasıdır. Siz bu yargılamayı devam ettirerek kumpasa dahil oluyorsunuz. Savunma yapmaya istekliyiz. 5 yılımız bitti tutuklulukta.
“Normalde bizim hızlandırmamız gerekiyor ama sanki biz yargılıyormuşuz da siz acele ediyorsunuz gibi bir durum var. Bu 5 yıllık tutukluluğun, siyasi rehineliğin yıl dönümünde insanlar açıklama yaptılar ama onlara da müdahale edildi.
“Arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ama özellikle Van’da başını eğmeye çalışanlara karşı dik duran arkadaşa da teşekkür ediyorum. Dik durmayı halktan öğrendik, halkımızın öğrencisiyiz ve dik durmaya devam edeceğiz.”
Daha sonra söz alan Zeynep Ölbeci de kendisine gönderilen dosyalardan iddianame dışında hiçbir dosyayı açamadığını ifade etti.
“Yalanla, dolanla kurgulanan bir dosya var”
Ardından söz alan Gültan Kışanak, avukatlarının taleplerine katıldığını ve taleplerin dikkate alınması gerektiğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu davanın, kumpas hale gelmesinin sorumlusu biz değiliz. Bu kadar içinden çıkılmaz bir dosyayı önünüze koydular ve siz de acilen bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Bundan sonraki süreçte biz bu kumpası açığa çıkarmak için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bunun için bir an önce savunma yapmak istiyoruz.
“Açık bir kumpas var. Yalanla, dolanla kurgulanan bir dosya var. Bu nedenle halkımıza gerçeği anlatmak istiyoruz.
“Ama bunların açığa çıkarılması için koşulların temin edilmesi gerekiyor. Size talimat verdiler siz de bize vermeye çalışıyorsunuz, öyle bir şey olmaz.”
“Talimat verilmiş gereğini yapacaksınız”
Kendilerine gönderilen evrakları incelemek için süre istediklerini kaydeden Kışanak, “Ben robot olsam da 50 bin sayfayı okuyamam. Size makul süre diyoruz ama anlamıyorsunuz. Çünkü başınızda ‘bir an önce karar verin’ diyenler var. Buyurun kararı verin eğer hakikatin ortaya çıkarılması gibi bir derdiniz yoksa. Bizim öyle bir derdimiz var ve bunu ortaya çıkaracağız. Ama size bir talimat verilmiş gereğini yapacaksınız. Bizim üzerimizden bunu yürütmeye çalışmayın, buyurun gereğini yapın” dedi.
“Kaçmadığımız için kumpasla muhatabız”
Sonrasında söz alan önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ise şöyle konuştu:
“Avukatların taleplerine katılıyoruz. Bu dava bir kumpas davasıdır. Yargılamaktan kaçtığımızı söyleyen bir mahkeme heyeti ile karşı karşıyayız. Bugüne kadar kaçmadığımız, arkadan dolaşmadığımız için hala kumpas davalarıyla muhatabız. Her birimiz ayrı ayrı 7 saat bilgisayar kullanabiliyoruz. Bu koşulların da düzeltilmesini istiyoruz.”
Ardında söz alan tutuklu siyasetçiler de tutukluluk devam gerekçesinin dahi kendilerine bir hafta sonra tebliğ edildiğini belirterek savunma hazırlığı için 2 aylık sürenin verilmesini talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, duruşmada hazır bulunmayan siyasetçilerin mazeretlerini okuyarak yarın devam edecek duruşmaya hazır bulundurulmaları için cezaevine yazı yazılmasına, bugün için sunulan mazeretlerin kabulüne karar verdi.
Karara itiraz eden avukatlar, taleplerine dair karar verilmesini istedi. Mahkeme başkanı mazeret bildiren tutuklu siyasetçilerin de taleplerini aldıktan sonra talepleri değerlendireceğini söyledi.
Dava yarın devam edecek. (AS)