* Fotoğraf: Serpil Kemalbay, Twitter
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Sincan Cezaevi Kampüsü salonunda Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Kobanî davasının 5. Duruşmasında tahliye talepleri reddedildi.
Yedi oturumda tamamlanan duruşmada dün akşam kararını açıklayan mahkeme heyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş kararının emsal olarak gösterilmesini de kabul etmedi.
Bir sonraki duruşma 8 Kasım 2021’de görülecek.
TIKLAYIN - Demirtaş: Siz kimsiniz ki bizi tahliye edeceksiniz
TIKLAYIN - HDP: Kobanî protestolarında aslında ne oldu?
TIKLAYIN - Demirtaş neyle suçlandı, gerçekler neydi?
“Aynı konuda iki ayrı yargılama yapılıyor”
Duruşmada öğle arasından sonra Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan söz aldı. Akat’ın KJA’daki çalışmalarının dosya kapsamında suç sayıldığını ifade eden Kozan, şunları söyledi:
“Bununla ilgili Diyarbakır'da görülen davaları var. Aynı konu kapsamında iki ayrı yargılama yapılıyor. Bunun net bir ihlal olduğu yönünde kararlar var.
“Müvekkil yaptığı konuşmalarla anayasal haklarını kullanmıştır. Dosya kapsamında müvekkil hakkında yer alan açıklamaların tamamı milletvekili olduğu dönemde yaptığı konuşmalarla aynı. Biz milletvekili olduğu dönem yaptığı konuşmaların hepsinin dosyaya getirilmesini talep ettik ancak henüz getirilmedi.
“2012’den 2019’a kadar müvekkilin katıldığı birçok etkinlik, suçlama olarak dosyaya eklenmiş. 12 Ekim 2016 kapsamında yapılan sınır ötesi operasyonlara dair yapılan açıklamaların dosyaya eklenmesini talep ettik.”
“Çözüm Süreci suçlama konusu yapılamaz”
Çözüm Sürecinde yapılan konuşmaların suçlama olarak dosya kapsamında yer almasına ilişkin konuşan Kozan, “Sizler Çözüm Sürecinde söylenenleri ve yapılanları suç saydığınız müddetçe bizler de bunu buradan dile getirmeye devam edeceğiz” dedi.
“Canlı kalkan olmaya dair bir eylem suçlamalara konu ediliyor. Ama müvekkil Çözüm Sürecinde görev almış bir kişi olarak sorumluluğu dahilinde bir çatışmanın çıkmasını engellemek için faaliyet yürütmüştür. Bunların hiçbirinin suçlamaya konu edilemeyeceğini bir kez ifade ediyor ve dosya kapsamından çıkarılmasını talep ediyoruz.
“Müvekkile yönlendirilen 6-8 Ekim suçlamalarına dair tek şey suçlama konusu olan tweeti alıntılayıp paylaşmasıdır. Bu tweetin zaten suç teşkil etmeyeceği, düşünce ve ifade hakkı kapsamında olduğu da AİHM Büyük Daire kararıyla net bir şekilde ortaya konuldu. Ancak mahkemeniz AİHM kararını uygulamamakta kararlı görünüyor.”
“Beraat edilen dosya dahi tutukluluk gerekçesi”
Kozan, ANF’de yer alan haberlerin suçlama konusu yapılarak dosyaya eklendiğini belirtti:
“Bir haber sitesinin haber yapması müvekkile nasıl bir yargılama konusu olarak yönlendirilebilir? Burada esasen kadınların mücadelesi müvekkil şahsında yargılanıyor. Müvekkilin KJA Sözcüsü olması suçlama konusu oluyor.
“Müvekkil zaten KJA’daki eylemlerinden dolayı yargılanmakta. Müvekkil 2013’ten bu yana KJA ve çeşitli kadın çalışmalarında yer almıştır. Kadınların örgütlenme iradesini engellemek için bu dernek ve kuruluşlar hedef alınmıştır.
“Beraat kararlarının dahi tutuk devam gerekçesi yapılması anlaşılabilir bir durum değil. İddianamede yöneltilmeyen suçlamalar tutuk devam gerekçeleri olarak eklendi. Müvekkilin yaptığı açıklamalar, katıldığı parti toplantıları gerekçe yapılmış.”
“Gizli tanık ifadeleri hukuki olarak çürümüştür”
Gizli tanık ve açık tanık beyanlarının birbirinin kopyası olduğunu kaydeden Kozan, “Burada yargılama devam ederken Diyarbakır’da yürütülen bir soruşturma kapsamında yalnızca gizli tanık Hermes’in beyanlarına dayanarak yeni bir iddianame hazırlandı. Gizli tanığın tanıklık ettiği durumları belirtme gibi bir zorunluluğu var. Gizli tanık ifadeleri hukuki olarak çürümüş. Sadece gizli tanık beyanlarına dayanarak bir yargılama yapılamayacağı yönünde kararlar mevcut. Gizli tanık, suça delil oluşturmak için başvurulan bir yöntem” ifadelerini kullandı.
“Bu dava operasyonel bir davadır”
Ardından söz alan Avukat Kazım Bayraktar, şunları söyledi:
“Taleplerimiz Saray’ın duvarlarına çarpıp geri dönüyor ama biz ısrarla savunma yapmaya devam ediyoruz. Bu davanın nasıl bir operasyonel dava olduğunu ifade etmeye devam ediyoruz. Saray'ın duvarlarına çarpıp dönüyor ama biz savunma vermeye devam edeceğiz.
“Birçok toplumsal dinamik ile birlikte biz de bu salonda sözlerimizle Saray'ın duvarlarına vurmaya devam edeceğiz. Sarsıntılar duyuyoruz. Kavala ile yapılan açıklamaya baktığımızda da hissediyoruz. Biz burada şeklen size hitap ediyoruz ama asıl muhataplarının kim olduğunu da defalarca ifade ettik.”
“Hukuk değiştirildi, cezasızlık garantili”
Bayraktar, yapılan yargılamanın suç teşkil ettiğini ifade etti:
“Eskiden sermaye ile siyaset arasında bir mesafe vardı, o mesafe aşıldığı zaman siyasetçiler yolsuzluktan sorgulanırdı. Şimdi hukuk değiştirildi. Cezasızlık garantili politika. Bunun devlet içerisinde uygulanabilmesi için cezasızlık politikası organize edilmek zorundadır.
“Birçok yolsuzluğa, IŞİD’le işbirlikçiliğe karşı dahi hiçbir adliye başsavcısı kılını kıpırdatmadı. Sedat Peker’in açıkladığı birçok şey var. Bu yapının içinde cezasızlık garantisi verilen politikacılar ordu mensubu ve yargı mensuplarıdır.
“Cezasızlık garantisi ancak örgütlü bir şekilde yapılabilir. Bu örgüt yukarıdan aşağıya doğru bir örgütlenmedir. Cezasızlık garantisi verebilmek için kısmen hukuksal düzenlemeler yapılabilir. Ama devlet içinde yarı legal yarı illegal olarak yapılabilir.”
“Cezasızlığın garantisi nereye kadar?”
“Cezasızlık garantisi alan yargı mensupları kimlerin ceza alacağına dair yukarıdan aldıkları emirler doğrultusunda karar verirler.
“Cezasızlığın garantisi nereye kadar? Bakın 15 Temmuz’dan sonra bazıları için verilmiş olan cezasızlık garantisi sona erdi. Darbeleşmeye, devletin silahlarını birbirine çekmeye kadar vardı. Kimi nasıl yargılayacağına galipler karar verir. Türkiye’de 28 yıldır yaşanan manzara budur.”
“Siyasi kumpas davalarında gizli tanık başroldedir”
“Bu dava gayrimeşrudur. Bu davanın gayri meşruluğunu sadece AİHM Büyük Dairenin kararına dayanarak değil, birçok hukuki boyuta dayandırıyoruz.
“AiHM kararının dışında olaylar var diyorsunuz, nedir bunlar? PYD’nin mesajı. MYK’ya iletilmiş. Delili ise gizli tanık. Bir mafya çetesinin lideri gazeteciye söylemiştir, ‘parayı takip edin suça ulaşırsınız’; ben de burada şunu söyleyeyim, gizli tanığı takip edin arkasındaki güce ulaşırsınız.
“Siyasi kumpas denilen davalarda gizli tanık başroldedir. Ama gizli tanık, cezasızlık sağlayan o yapı içindeki illegal ilişkilerle hazırlanır.”
“AİHM kararı gereği dava düşürülmeli”
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararını hatırlatan Bayraktar, 22. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın düşürülmesi gerektiğini ifade etti.
Bayraktar, “Bakanlar Komitesi devletleri temsil eder ve bu komite aynı zamanda AİHM kararlarını kontrol ve takip eder. Böyle bir yargı kararının uygulanmasına yönelik bir görev verilmiştir. Bu görevi kendi kendine almadı, Türkiye imzaladı ve uluslararası hukuk çerçevesinde karar aldı. Sizin AİHM kararları dışında konular var dediğiniz dosyayı da kapsayan bir karar” dedi.
“Müştekilerden belge istiyorsunuz”
Avukat Cihan Aydın, davada davacı görünen çok sayıda kamu kurumunun bulunmasını eleştirdi:
“Cumhuriyet Savcısı 276 kişi hakkında bu davaya katılma kararı almış, aslında bu durum polis fezlekesinde düzenlenmiş. Erciş Belediyesi’nin, Pertek Belediyesi’nin neden bu davaya katıldığını biliyor musunuz, bilmiyorsunuz, biz de bilmiyoruz. Asgari olarak usul kurallarına uyun.”
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün davanın müştekisi olarak göründüğünü ifade eden Aydın, “MİT bu davanın şikayetçisi ve katılanı olarak görünüyor. Adalet Bakanlığı da bu davanın mağduru ve katılanı olarak görünüyor. İstediğimiz, talepte bulunduğumuz bilgi belgeleri de yine bu davanın katılı durumundaki kurumlardan istiyorsunuz” diye belirtti.
Davanın tüm aşamalarının nasıl kumpas fikriyle adım adım örüldüğünü, kimlerin bunlara alet olduğunu bildiklerini söyleyen Aydın, “Bunlar ortaya da çıkacak. Bunları belgeleriyle size sunacağız. Onun için bu katılma mevzusunu gözden geçirin. Bu aşamaya kadar gönderilen talimatların hiçbirini kabul etmiyoruz. Kolluğun göndermiş olduğu tüm belgeler bizim için geçersizdir. Çünkü kolluk karşımızda, davanın tarafı” ifadelerini kullandı.
“Mahkeme savunma hakkını kullandırmıyor”
Sebahat Tuncel, Alp Altınörs ve Ayşe Yağcı'nın avukatı Cemile Turhallı Balsak ise söz alarak mahkemenin savunma hakkını kullandırmama tutumu olduğunu söyledi:
“Tuncel hala kendisine yönelik iddialara ilişkin savunma vermiş değil çünkü bu mümkün değil. 3530 sayfalık bir iddianameden bahsediyoruz. Bu iddianamenin okunması makul şartlarda bile ayları bulan sürelere denk gelir. Şu an bu yargılamadaki klasör sayısı bine ulaştı.
“Yargılama 6 ayı doldurdu, 325 klasörle başlayan ve katlanarak 1000 klasöre yaklaşan bir davadan bahsediyoruz. Yargılanan kişilerin ‘dosyalardaki tüm verileri, delilleri incelemek istiyorum’ dediği zaman siz ‘incelemeyecek misiniz, diyeceksiniz.”
“Bu haliyle adil bir yargılama yapılmaz”
Sadece Eylül ayında dosyaya 4 bin evrakın yüklendiğini ifade eden Balsak, “Milyonlarca sayfa dolusu evrakın incelenmesinin mümkün olmadığını en başta sizin bilmeniz ve buna göre bir yargılama yürütüyor olmanız gerekiyor. En başta sizin okuyor olmanız gerekmez mi? Böyle bir davada nasıl 2 hafta yargılama yapılıp bir hafta ara verilir? Bunun koşulları var mı? Bu haliyle adil bir yargılama yapılmaz. Duruşma periyodu kötü muamele koşullarına dönmüş durumda. Adil yargılama hakkına müdahale sayılmayacak bir duruşma periyodunun uygulanmasını talep diyoruz” şeklinde konuştu.
“Davayı bir an önce bitirmeye çalışıyorsunuz”
Duruşmada söz alan Avukat Şevin Kaya, “Bir haftalık duruşma periyodu kabul edilebilir değil. Daha savunmasını yapamayanlar var. Henüz dosya incelemesi yapmayan siyasetçiler var. Size verilen talimatlar doğrultusunda davayı bir an önce bitirmeye çalışıyorsunuz” dedi.
Avukat Kenan Maçoğlu da gizli tanık Ulaş’ın ifadesinin tamamının getirilmesi talebini yineledi.
“Tuğluk tahliye edilsin”
Avukat Serdar Çelebi, mahkemenin Kandıra Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan önceki dönem HDP Eş Genel Başkan Yardımsı Aysel Tuğluk’un sağlık durumuna dikkat çekti:
“Adli Tıp Kurumu süreci devam etmektedir. Cezaevinde kalma durumu bir yana sağlıklı bir şekilde savunma yapabilecek durumda da değildir. Bu teknik bir meselenin dışında insani ve vicdani bir meseledir de.
“Dosya kapsamında cezalandırmayı gerektirecek somut delil de yoktur. Bu hususların göz önünde bulundurularak tahliyesini talep ediyoruz.” (AS)