* Fotoğraflar: Ayhan Mehmet – Midilli / AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ülkede mülteci teknelerinin ilk durağı olan ve en kalabalık mülteci kamplarının bulunduğu Midilli adasındaki durumu gazeteci Ioanna Kleftogianni ile araştırmacı Nagehan Uskan ile konuştuk.
Her ikisi de adadaki gerginlikten ve milliyetçi/ırkçıların duruma hakim olmasından dolayı adada kaosun hakim olduğunu, ortamın mülteciler, sivil toplum çalışanları ve gazeteciler adına gergin ve tehlikeli olduğundan bahsetti.
Yunanistan medyasının duruma aşırı abartılı ve sağduyudan uzak yaklaştığını ifade eden Kleftogianni, hükümetin sınırları tamamen kapattığını ve durumda tüm Avrupa’nın sorumluluğu bulunduğunu belirttiğini aktardı.
Irkçı çetelerin ordu ve polisi desteklemek için örgütlü şekilde sınırlara gittiğini söyleyen Kleftogianni, daha dün Midilli’deki limanda karaya çıkmak isteyen mültecileri engellediklerini, aşırı sağcıların adada kimlik kontrolü yaptıklarını anlattı.
Kleftogianni, “Yunanistan hükümeti, bunun sadece kendilerinin değil ‘Avrupa’nın sorunu’ olduğunu düşünüyor. Yunanistan halkı da Türkiye hükümetini suçluyor, Erdoğan’ın şantaj yaptığı düşünülüyor. Ayrıca kaçakçılara örtülü bir izin verildiğini düşünüyorlar” diye konuştu.
Yani, Yunanistan'da özellikle milliyetçiler hem mealen hem de mecazen "sınırlarda".
“Bazı mülteciler ‘Keşke geçmeseydik’ diyor”
Gazeteci Ioanna Kleftogianni’nin verdiği bilgiler özetle şöyle:
“Sınırlarda durum çok kaotik, Midlli’de de öyle... Bazı mülteciler ‘Keşke buraya geçmeseydik’ diyor. Yunanistan vatandaşları, polisin ve askerin sınırdaki durumda her şeyi yapma hakkı olduğunu düşünüyor. Kaldı ki şimdi İdlib’den de yeni bir mülteci dalgası bekleniyor. Çok endişeliyiz.
“Polis hiçbir şey yapmıyor, sadece izliyor. Irkçı gruplar mültecilerle dayanışmak için gelenlere de izin vermiyor. Caddelerde kimlik kontrolü yapıyorlar. Mülteciler sıkışıp kalmış durumda. Kara sınırlarında da biber gazıyla saldırıya uğruyorlar.
“Yunanistan ‘kırmızı alarmda’. Ne olacağını bilmiyoruz… bazı milliyetçi/ırkçı blog’larda ‘mültecilere ateş açacağız’ şeklinde yazılar var, doğru mu bilmiyoruz ancak faşistler bu yönde çok fazla propaganda yapıyor ve sahte haberler yayıyorlar.”
“Antifaşistler sayesinde mülteciler adaya çıkabildi”
Midilli adasında bulunan araştırmacı Nagehan Uskan da durumun yardım gönüllüleri, sivil toplum çalışanları ve gazeteciler için de tehlikeli olduğunu anlattı:
“2015 yılından beri ilk kez gönüllülerin botların gelişini gözlemlemesine izin verilmedi. Geçen hafta yeni bir kamp açılacağı için ciddi bir polis akını vardı Atina’dan, buradaki halk polisi de istemedi, püskürttüler. Yerel kilisenin papazı sosyal medyasından ‘STK’ları göndereceğiz’ diye yazdı.
“Sahil güvenlik de mülteci botlarını geri gönderiyor. Adaya yanaşamayan birçok mülteci botu açıkta bekliyor. Dün Termi bölgesinde toplanan halk mültecilere plastik şişe attı, gazeteciler darp edildi, Yunanistan marşları çaldılar. Polis de hiçbir şey yapmadan izledi.
“Ardından yaklaşık 300 kişilik bir grup antifaşist yürüyüş yaptı, adada kalabalık bir antifaşist grup da var. Onların sayesinde bazı mülteciler adaya çıkabildi.”
“İnsanlar panik içinde, polis izliyor”
Uskan, adada yardım amaçlı bulunan sivil toplum örgütü mensupları ve gönüllüler ile gazetecilerin de tehdit altında olduğunu anlattı:
“Bazı STK’lar ürktü, adadan ayrıldı. Dışarıda İngilizce konuşmaya bile korkuluyor. Özellikle kiralık araçlar taşlanıyor ya da fotoğrafınızı çekip sizi tehdit ediyorlar. Kiralık araçlar ‘rent a car’ etiketlerini söktüler.”
Kampların da hem dışarıdan geleceklere hem de çıkmak isteyenlere kapılarını kapattığını anlatan Uskan, “Normalde adaya yeni gelenler kampın resspsiyon bölümüne alınıyordu ancak şimdi orası da kapalı. Konuştuğumuz mültecilere ‘sakın çıkmayın güvende değilsiniz’ diyoruz.
En üzücüsü de, örgütlü bir şekilde destek olmaya hazır birçok insan da var ama onlara hiçbir şekilde izin verilmiyor. İnsanlar panik halinde. Polis hiçbir şey yapmıyor saldırganlara karşı. Ne olacağı belirsiz…” (AS)