Adana’da avukat olan Tugay Bek, sekiz günlük gözaltı sürecini, götürüldüğü Adli Tıp Kurumu’nda çevik kuvvet polislerince maruz bırakıldığı darp ve işkenceyi, sorguda hangi sorularla karşılaştığını bianet’e anlattı.
Bek, 12 Aralık’ta “hakkında ihbar olduğu iddiasıyla” gözaltına alınarak Adana Emniyet Müdürlüğüne götürüldü, dün [19 Aralık] akşam serbest kalana dek orada tutuldu.
Gözaltındaki rutin sağlık muayenesi sırasında darp edildiğini, elleri arkada birleştirilerek zorla ters kelepçe takıldığını, polislerin sistematik şekilde başına vurduğunu anlatan Bek, polisler ve amirleri hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Tugay Bek, “Sekiz gün boyunca 20 metrekarelik hücrede sekiz kişi yerlerde yatmak zorunda kaldık. Bu bile tek başına eziyet ve işkence zaten” diye konuştu.
“Hukuken uyardım, hakaret ettiler”
2015 genel seçiminde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana milletvekili adayı, İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana şubesi ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nde yöneticilik yapmış olan Tugay Bek, gözaltında yaşadıklarını bianet’e anlattı:
“Gözaltındaki her şüpheli 24 saatte bir rutin olarak sağlık muayenesinden geçmeli. Bu sebeple biz, Adana Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltına tutulanlar da, her gün Adli Tıp Kurumu’na götürüldük. Gözaltındaki ilk üç gün ters kelepçe gibi bir uygulama olmadı.
“Dördüncü gün ise polis aracında giderken yanımda oturan, gözaltındaki kişiye kısa bir şey söylemek istedim, zaten aynı nezaretteydik. Araç içinde konuşamazsınız dediler. Ben de zaten 24 saat boyunca aynı hücredeyiz, sürekli konuşuyoruz, dedim. Birkaç çevik kuvvet beni, ‘Sana ters kelepçe takarım lan’ diye tehdit etti.
“Götürüldüğümüz Adli Tıp Kurumu içinde de Terörle Mücadele Şubesi’nden (TEM) polislerden sorumlu amire, çevik kuvvet polislerini teskin etmesi, uyarması gerektiğini, hiçkimseye böyle davranmamaları gerektiğini hukuki bir dille izah etmeye çalıştım. Başka bir polis ‘Tehdit mi ediyorsun’ dedi, ‘Hayır’ dedim. Bu kez de hakaret ettiler.
“Nefes alamıyorum deyince doktor geldi”
“Diğer günlerden farklı olarak o gün, muayenesi bitenlere ters kelepçe takacağız, dediler. Ben de bunun hukuka aykırı olduğunu belirttim. Sonrasında herkese ters kelepçe takıldı.
“Ben izin vermeyeceğimi söyleyince zor kullanıldı. Kolumu kıvırıp yere yatırdılar. Ağzımı ve burnumu kapatıp nefessiz bırakmaya çalıştılar. 10 dakika kadar sonra ters kelepçe takıldı. Doktorun kapısı önünde oldu bunlar.
“Nefes alamıyorum diye bağırdım. Doktor odadan çıktı, beni tekrar muayene etmek istedi, odaya götürdüler. Muayene sırasında kelepçe açıldı. Muayene sonrası yine ters kelepçe takmak istediler, daha şiddetli darp oldu.
“İz kalmasın diye başıma, saçlı deriye vurdular”
“Kelepçe taktıktan sonra da onlarca polis kafatasının üst kısmına ısrarla vurdu. Saçlı deriye özellikle vurdular. O bölgede iz kalmayacağını ama acı verdiğini ve travmaya yol açabileceğini bildiklerinden, polislerin hepsi başıma vurdu.
“Sonrasında yine muayene olmamı da engellediler. Dün akşam bırakıldım, şikayetçi olacağım. Polisler ve amirleri hakkında suç duyurusu yapacağım.”
“Patlama ihbarı diye alındım, karikatür sordular”
Avukat Tugay Beki hangi gerekçeyle gözaltına alındığını ve hukuki süreçte neler yaşandığını da şöyle anlattı:
“Hakkımda ‘patlamalarla ilgili’ ihbar olduğunu söyleyerek gözaltına aldılar. Ben böyle bir ihbar olduğunu düşünmüyorum.
“Bir soruşturma yapmak istiyorlar, hedef aldıkları kişiler var, polis arama veya gözaltı kararı çıkartmak için savcıya bunu söylüyor. Bunu alışkanlık haline getirdiler. Birçok sendika yöneticisi, siyasetçi hakkında böyle gözaltına alındı.
“Savcılık sorgusunda ise Leman dergisi, Evrensel gazetesinde yayınlanan karikatürleri neden Twitter’dan paylaştığımı sordular. Cumhurbaşkanına hakaret içeriyormuş…
“Seçimde HDP vekil adayıydım, adaylık çalışmasında katıldığım toplantılarda giydiğim yerel kıyafetlerin olduğu fotoğrafları sordular.
“Şarkı paylaştım, bayraktan propaganda ile suçladılar”
“İlkay Akkaya’nın söylediği Nevala Qesaba şarkısının klibini sosyal medyada paylaşmıştım. Ben fark etmedim ama klibin bir yerinde bir konser görüntüsü varmış, konserde ‘yasadışı bayrak açıldığını’ söyleyerek bununla ilgili savunmamı istedi savcı.
“Ben şarkıyı paylaştım, bayraktan yola çıkıp örgüt propagandası suçlaması yönelttiler.
“Bir de Sur ve Cizre’yle ilgili basın açıklamasına katılmıştım, onu sordular. Savcı, Fırat Haber Ajansı’ndan (ANF) talimat alıp basın açıklamasına katıldığımı söyledi. Ben de savcıya ‘Siz internetten ANF’ye girebiliyor musunuz’ dedim, 'Hayır giremiyorum' dedi. O zaman ben kapalı internet sitesinden talimatı nasıl aldım, dedim.”
Avukat Bek, “Ortada delil olmamasına rağmen imza şartlı adli kontrolle serbest bırakıldım” dedi. (AS)