* Fotoğraf: Pixabay
Türkiye Hayvanları Koruma Vakfı ile Hayvanları Koruma Kurtarma ve Yaşatma Derneği (HAYKURDER), Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin imzası ile yayımlanan “Tehlike Arz Eden Hayvanlar” genelgesine tepki gösterdi.
Vakıf ve Dernek tarafından yapılan açıklamalarda genelgeye karşı yürütmenin durdurulması istemli iptal davası açılacağı ifade edildi.
Genelge ile, Amerikan Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa ırklarıyla birlikte American Staffordshire Terrier ve American Bully ırkı köpekler de “tehlike arz eden hayvan” grubuna girdi ve bu hayvanların kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız dolaştırılamayacağı, halkın yoğun bulunduğu yerler ile çocuk oyun alanları ve parklara sokulamayacağı ifade edilmişti.
Türkiye Hayvanları Koruma Vakfı Başkanı Erman Paçalı yaptığı açıklamada, “Bu genelge kötü niyetle, hayvanları katletme, yok etme hevesi ile hazırlanmış, baştan aşağıya bilimsel dayanaktan yoksun, keyfi ve tehlikeli bir genelgedir. Tehlikeli ırk yoktur, sorumsuz bakanlık vardır” dedi.
Süreç nasıl işledi?
Erman Paçalı “tehlikeli ırk” meselesinde bugüne kadar yaşananları ve Bakanlığın tutumunu şöyle anlattı:
“17 yıl boyunca mecliste yasaya dair her gündem oluştuğunda, her çalışmada, toplantıda, bazen basın yayın araçları ile ama her fırsatta her platformda tehlikeli ırk konusu uzmanları tarafından ayrıntılarıyla açıklandı. Öyle ki; konunun bir uzmanı TBMM’de bu konuda belirli aralıklarla tekrar tekrar kendisinin görüşüne danışılması üzerine ‘Duvara anlatsak anlardı’ sözleri ile tepki gösterdi.
“Nihayetinde son yasal düzenleme bu konuda tam bir fiyasko olsa da hayvanlara yönelik geçici kısmi tedbirlere yer verildi. Hangi ırkların tehlikeli ırk olarak kabul göreceğine ise bakanlığın karar vermesi için yetki verildi. Ancak bakanlık kanunla verilen yetkiyi suistimal etti.
TIKLAYIN - "Hayvanları cümle arası ayrıntılara kurban ediyorlar"
“Bugüne dek hem meclise hem bakanlığa yıllarca ‘tehlikeli ırk yoktur, sorumsuz sahipleri vardır’ dedik. Uzmanları bunu anlatmaktan yoruldu. Aslında meclis de bakanlık da bunu anladı. Zaten biliyorlardı. Ama ortaya karanlık ve ne idüğü belirsiz bir komisyonda sözde uzmanlarla hazırlanan böyle bir genelge çıkıyor ise artık kabul etmek gerekir ki; tehlikeli ırk yoktur, sorumsuz bakanlık vardır. Bu genelge bir katliam fermanıdır.”
Genelgede söz edilen uzmanlar kim?
Paçalı genelgenin teknik kusur ve eksikliklerle dolu olduğunu belirterek şu sorunlara dikkat çekti:
“Genelge tehlikeli ırkların hangileri olduğunu tayin ediyor. Bakanlık açıklamasında bu ırkların uzmanlardan oluşan bir komisyonla belirlendiğini söylüyor. Peki bu genelgede bu sonuca varan uzmanlar kim? Uzmanlık alanları ne? Kaç kişiden oluştu bu komisyon? Ne zaman toplandı? Hangi bilimsel metotla bu çıktıya ulaştı? Hangi yöntemler kullanılarak çalışıldı? Belli değil! Komisyondakiler uzmansa, meclisin danıştıkları kim? Yıllardır gide gele anlatmaktan yorulanlar uzmansa komisyondakiler ne?
“Bir canlının yaşamı ile ölümü arasındaki ince çizgi iseniz, insanların aile bireyi saydığı evcil hayvanlarını onlardan alıp ölüme sürecek ya da yaşam hakkını doğrudan konu eden bir hususu inceliyor iseniz vereceğiniz kararlarla hayatını altüst edeceğiniz binlerce insana bilimsel bir açıklama yapmak zorundasınız. Binlerce hayvanın ölüm emrini yayınlıyorsanız bu kararı eliniz titremeden imzalamanıza sebep olan bilimsel verileri kamuoyundan saklayamazsınız.”
“Göreviniz hayvanı korumak”
“2500 STK gözünü size çevirmiş bekliyorken, sürece katılmak, bilgi sahibi olmak, katkı sağlamak için talepte bulunuyorken kapalı kapılar arkasında, gizli saklı toplantılarda, yetkinliğinin ne olduğunu dahi bilmediğimiz kişilerle hangi kriterlerle oluşturulduğunu bilmediğimiz komisyonunuzda açıklamaya lüzum görmediğiniz kararları uygulatamazsınız.
“Amacı hayvanı korumak olan kanunla, amacı hayvanı korumak olan bakanlık hayvanlara yönelik tehlike arz eden yegane teşkilat, oluşum haline dönüştürüldü adeta. Ve bunu ilk kez yapmıyorlar. Ne kanun, ne meclis iradesi tanımıyorlar. Hayvanın yaşam hakkı umurlarında dahi değil. Hukuk düzeni içinde mahkemenin verdiği kararları uygulamıyorlar.”
Ölçü ne, nasıl belirlendi?
Açıklamasında “Tehlike kavramı ucu açık bir kavram” diyen Paçalı “Tehlike dediğimiz kavramdan ne anlamamız gerekiyor. Tehlikenin ölçüsü ne? Kim belirledi bunu? Neye, kime göre tehlikeli? Hayvanın ırkına ilişkin genetik bir saldırı eğilimi mi saptandı da bilmiyoruz? Karakterinde yahut fiziksel yapısında tehlike olarak yorumlanan bir durumu mu var? Yani misal burnu çok sivri de insana burnunu sokarsa ölümüne mi sebep olur? Genelgede anılan hayvanlar neden tehlikelidir” sorularının cevabının genelgede olmadığını belirterek şöyle devam etti:
“Bu sorunun cevabı yok. Neden yok? Bu ırklara tehlike atfedilen nitelik nedir? Nasıl belirlendi? Resmi olarak beyan etmeseler de sözlü beyanlarında ‘çenesi güçlü hayvanlar tehlikeli kabul ediliyor’ deniliyor. Çene gücünü ne ile ölçtünüz? Hangi hayvanın çenesi ne kadar güçlü nasıl tespit edildi? Velev ki bu çıktı doğru olsun. Bir an için öyle olduğunu kabul edecek olsak dahi; ırkı tehlikeli kılan nitelik bu ise, dövüşlerden çenesi parçalanmış, dişleri dökülmüş hayvanlar kurtarılıyor. Yaşlılığı sebebi ile güçten düşen ırk mensubu hayvanlar var. Engelli yada felçli olması sebebi ile çene gücünü yitirmiş hayvanlar var.
TIKLAYIN - 40 Köpeğe "Tehlikeli" Diye El Koydular, Tehlikeli Olan Kim?
“Şu halde bu hayvanlar için tehlikeli denilebilmesi mümkün olamaz. Zira eğer tehlike eşittir çene kuvveti ise, siz ırka tehlike atfettiğiniz niteliği yitirmiş bir hayvanı sırf ırka tehlike atfedildi diye tehlikeli olmadığı halde nasıl ölüme götüreceksiniz? Genelgede bunlara ilişkin en ufak bir düzenleme yok. Şimdi bu hususlar bir uzmanın dikkatinden kaçamayacağına göre bu ırklara bütünüyle tehlike atfedip nitelik kaybını dikkate almayan o uzmanlar kimler bilmeliyiz. Bilmek hakkımız!”
Hayvanların sahiplerine 1 ay süre verildi
Paçalı’nın dikkat çektiği bir diğer sorun da hayvan sahiplerine verilen sürenin kısıtlı olması:
“Yasa hazırlanırken ve tüm süreçlerinde ve kanunda bu ırklar ile ilgili kayıt süresinin 6 ay olacağına karar verildi. Bakanlık buna dair genelgeyi 5 ay çıkartmadı. 5 ay bekleyip sürenin bitimine 1 ay kala daha evvel hiç bu statüde olmayan ırkları da sürpriz bir karar ile tehlikeli olarak tanımladı, yasak kapsamı genişledi ama kısırlaştırma, kayıt işlemleri için bu hayvanların sahiplerine 1 ay süre verildi. Yani 1 ay içerisinde genelgede tanımlanan ırklardan birine sahip bir köpeğiniz var ise kısırlaştırıp, çipletip kaydettirmek zorundasınız.
“Kim buldu bu muhteşem fikri? Oldu olacak süre bitimine 3 gün kala çıkartsalardı genelgeyi, yekten toplar, örtülü hedeflerine doğrudan ulaşsalardı. Zaten bu şekli ile gizlemeye çalıştıkları emelleri gayet sırıtıyor. 1 ayda nasıl tamamlanacak bu süreç? Maksat süreyi alabildiğine gasp edip, kaydettirilemeyen ne kadar köpek kaldıysa toplayıp katletmek. Mağduriyeti büyütmek. Çözüm üretmek değil. Öyle olsa bu genelgenin tüm ön aşamaları şeffaf olurdu zaten. İzah ettiğimiz hususlarda titiz ve hayvanlar için koruyucu bir hassasiyetle hazırlanırdı. Tehlike sanki istihareye yatılarak tespit edilmiş gibi.”
Her hayvanı nasıl kısırlaştıracaksınız?
Genelgedeki sorunlardan biri de ismi geçen bütün hayvanların kayıtsız şartsız kısırlaştırılacağını keskin bir dille ifade etmesi. Paçalı şu bilgileri verdi:
“Meslek uzmanlığından bahsedildiğine göre komisyonda mutlaka veteriner hekim vardır diye düşünüyoruz. Bugün fakültede 1. sınıf öğrencisine sorsanız size ‘önüne gelen her köpeği kısırlaştırmak için kayıtsız şartsız masaya yatıramayacağını’ söyler.
“Yaşlılık sebebi ile anestezinin yüksek risk teşkil ettiği bir hayvanı nasıl kısırlaştıracaksınız? Sağlık sorunu sebebi ile tedavisi süren hayvanı nasıl kısırlaştıracaksınız? Mevcut durumu tıbbi sebeplerle operasyona elverişli olmayan köpeği nasıl kısırlaştıracaksınız? Hangi veteriner mesleğini ayaklar altına alıp yapacak bunu? Yapılamayan ya da yapılması sonraya bırakılması uygun görülen kısırlaştırma operasyonu için niye bir düzenleme yok bu genelgede? Niye mücbir haller göz önüne alınmadı, hak gaspına sebep olacak bu durumu o komisyonda bir tek uzman düşünemedi mi? Nasıl uzmanlar bunlar? Kim bu uzmanlar?
“Irk ile ilgili ırksal bir özelliğin tehlikesinden söz ediyorsanız size ırkı tanımlayan ırk bilimci kim? Hangi ırk bilimci bu komisyonda yer aldı? Ya da öyle bir ırk bilimciniz var mı? Kinologların olmadığı, bakanlığınızda istihdam edilmediği bir teşkilat, genelgede bu ırkları yasaklasa dahi ortada kinolog yok ise el konulması üzerine değerlendirme yapılacak bir hayvanın hangi ırktan olduğunu kim tespit edecek? Siz bu genelgeyle bir ırka yasak getiriyorsunuz ama uygulamada sahaya inecek ve ‘bunun ırkı şudur’ diyecek bir uzmanınız yok.
“Siz bu genelgeyi nasıl uygulayacaksınız? Defalarca yargı kararlarına konu olmuş, ırk tanılamada amatör göz olduğu kabulünün mahkeme kararlarında yer aldığı, hatalı ırk tanısıyla yüzlerce hayvanın ölümüne sebep olan veterinerlere mi yaptırtacaksınız yine bu konuda ırk tanılamayı? Bunun neticelerinin nelere sebep olduğunu, kaç hayvana yanlış ırk tanılandığını, kaçının bu hatalarla el konulduktan sonra acılar içinde öldüğünü, kaç ailenin perişan edildiğini unuttunuz mu? Kim ‘şu hayvan bu ırktandır’ diyecek söyler misiniz?
“Bakanlık bu sorulara cevap vermek zorunda ama veremez. Verecek bir cevapları, bilimsel bir dayanakları, iddia ettikleri gibi uzmanlardan oluşan gerçek komisyonları yok. Olsaydı bu genelge böyle olmazdı. Bu kapalı kapılar arkasında hazırlanmış bir katliam fermanıdır. Çok açık.”
“Sözünüzü tutun”
Paçalı yasama sürecinde hükümetin bu konuda çok açık söz verdiğini hatırlatarak o sözü tutmaları için çağrı yaptı:
“Kültürümüzde söz namus kabul edilir. Yasama sürecinde komisyonda geçici 3. madde ile yapılacak uygulamanın kapsamı çok net açıklandı. Tutanaklarda var. Yasa yürürlüğe girer girmez bakanlık tam tersi yönde bir uygulamaya gitti. Hükümetin o komisyonda ve toplantılarda verdiği bir söz var! Bize göre namus sözü! Hükümeti sözünü yerine getirmeye davet ediyoruz.”
(TP)