* Fotoğraf: Pixabay
Hayvanları Koruma, Kurtarma ve Yaşatma Derneği (HAYKURDER), hayvanları koruma kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifine ilişkin gözlem ve değerlendirme raporunu açıkladı.
Yetkili birimlere gönderilen raporda, günümüze gelene dek yapılan tüm çalışma, kamuoyunda oluşan beklenti ve öngörülen ihtiyaçlar yönünden onarıcı ve tamamlayıcı olması amaçlanan bu teklifin ne yazık ki beklentiyi karşılayamadığı ifade edildi.
Teklifin kabul edilmesi halinde mevcut sorun ve sıkıntıların devam edeceği, yeni sorunları da beraberinde doğuracağı aktarıldı.
TIKLAYIN - "Hayvanları cümle arası ayrıntılara kurban ediyorlar"
Raporda yer verilen tespitlerden bazıları şöyle:
Hayvan hastaneleri
Teklif Büyükşehir Belediyeleri ve İl Belediyeleri için tam teşekküllü hayvan hastaneleri kurulmasını isteğe bağlı bırakıyor. Oysa sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik hayvan acilleri ve tıbbi ihtiyaçlar teşekküllü hastaneler kurulmadığından yerel yönetimlerce ekseriyetle karşılanamıyor.
Oysa sahipli hayvanlar kadar sahipsiz hayvanların da sağlık hakkına erişimi kamu idarelerince tesis edilmelidir. Her canlı ihtiyaç duyduğu özellikle acil sağlık hizmetlerinden faydalandırılmalıdır. Ne yazık ki yerel yönetimler tarafından hali hazırda az sayıda belediyede var olan geçici bakımevleri dahi bu donanıma sahip değildir.
Bakımevi
Meclis Başkanlığına sunulan kanun teklifi incelendiğinde bakımevleri tanımında "hayvanların korunduğu yerler" ifadesi yer alıyor ve bu tanım uygulamada şaibeli ve keyfi sonuçlar doğurmaya müsait bir anlam içeriyor.
Yerel yönetimlerce kurulan bakımevlerinin bütünü "geçici" nitelikte kalmalıdır ve bu yasada açıkça tanımlanmalıdır. Bakımevleri tanımına mutlaka "sağlıklı ve sokakta yaşamını idame ettirebilecek hayvanların kısırlaştırma, aşılama, kayıt altına alma, tedavi, müşahede gibi işlemleri yapılıncaya dek süreli olarak barındırıldıkları geçici yerler" açıklaması konulmalıdır.
Böylelikle 6. maddenin esnetilerek, yerel yönetimler tarafından koruma, kurtarma, barındırma ve sair sebepler gerekçe gösterilerek sokak hayvanlarını alışık oldukları yaşam alanlarından toplaması ve kalıcı olarak hapsetmesi önlenmeli ve bu durum kanunla açıkça güvence altına alınmalıdır.
Yönetmelik keyfiyeti
Teklifte (Madde 3 - 2. paragraf) sahiplenilerek bakılan hayvanların çevreye verecekleri zarar ve rahatsızlığı önleyici tedbirlerin bakanlıkça çıkartılacak yönetmelikle belirlenmesi öngörülüyor.
Bu denli genel bir tanım ile bu denli geniş çerçeveli bir düzenleme yetkisinin bakanlık insiyatifine bırakılması ve sınırlarının belirsizliği öncelikle kamuoyuna yansıyan ve köklü tartışmalara sebep olan "evdeki hayvan sayısına sınırlama getirilmesi" başta olmak üzere çok daha tehlikeli ve keyfiyet içerebilecek hak ihlallerinin doğmasına imkan tanımaktadır. Bu denli bir tasarruf hakkı yönetmelik ve bakanlık inisiyatifine bırakılmamalıdır.
Petshoplar ve satış
Temel hedefi hayvanların bilinç sahibi, hissedebilen ve duyarlı canlılar olduğu ve bu gerçeğin kabulü ile sahip oldukları hakları korumak olması gereken bir yasanın, hayvanların birer mal/eşya gibi katalog üzerinden seçilmek suretiyle Tarım ve Orman Bakanlığı izni altında üretim yapacak yerlerden teslim alınmasına olanak sağlanması kanunun ruhuna ve amacına aykırıdır.
Bir canlının kendi iradesi dışında üremeye zorlanması ve bir eşya gibi alınıp satılabilmesi onun "can" kapsamına alınmadığını ve kanunun ana hedefinin hayvanı korumak olmadığını ortaya koymaktadır. Düzenleme bu şekli ile hayvan üzerinden gelir sağlayan ticari organizasyonların çıkar ve menfaatlerine hizmet etmekte, bu uğurda hayvanları korumaktan uzaklaşmaktadır.
Öte yandan teklif edilen düzenleme yalnızca petshoplarda kedi ve köpek satışını kısıtlamaktadır. Bu şekli ile bu teklif hayvanlar arasında ayrımcılık ve hayvan ırkçılığı yapmaktadır. Bu durum adı Hayvanları Koruma Kanunu olacak bir yasal düzenleme için son derece üzücü ve ironiktir. Petshoplarda hayvan satışı ırk veya tür gözetilmeksizin yasaklanmalıdır.
Söz konusu düzenlemede evcil veya egzotik hayvan üretim ve satışının bir bütün olarak yasaklanması gerekirken önerilen teklif bundan oldukça uzaktır. Üretim merkezlerinde yaşanan hak ihlalleri ve eziyete defalarca tanık olunmuşken bu gerçek görmezden gelinerek üretimin devamına müsaade etmek koruyucu bir tedbir ve düzenleme olarak kabul edilemez. Hayvanların son derece sağlıksız koşullarda dar vitrinlerden kurtarılmasının yasa ile tesisi amaçlanırken denetimi güç ve gözden uzak tesislerde acımasızca yöntemler kullanılarak, karanlık, dar hücrelere hapsedilmesi ve fabrika malzemesi gibi üretime tahsis edilmesi yasayı hayvanları korumak amacının zıt kutbuna sürüklemektedir.
Hayvana tecavüz
Teklifin "suçlar" başlığındaki düzenlemelerinde yer alan "hayvanlarla cinsel ilişki" tanımı hukukta örneği bulunmayan, kabulü mümkün olmayan bir tanım skandalıdır. Cinsel ilişki iki tarafın rızası ile gerçekleşen bir eylemdir ve hiçbir mevzuatta cinsel ilişki suç olarak tanımlanmamıştır, tanımlanamaz.
Cinsel suçların tanımı ve yasal karşılığı "saldırı, istismar ve tecavüz"dür. Hayvana yönelik cinsel suçların karşılığı olan tanım ise "hayvanla cinsel ilişki" değil "hayvana yönelik cinsel saldırı, hayvana yönelik cinsel istismar"dır.
Teklif hazırlanmadan evvel defalarca tartışılmış olan bu husus teklifte sehven değil bilinçli biçimde teklife bu şekilde yansımıştır. Tek başına bu bile teklife itirazı gerektirir.
Söz konusu düzenleme teklifinde yer alan yaptırımlar ise caydırıcılıktan yoksundur. Hayvana yönelik cinsel saldırı veya istismarın karşılığı olarak yapılacak düzenlemelerde mutlak ertelenemez hapis cezası olmalıdır.
Söz konusu kişiler için zoofili sebebiyle psikolojik rehabilitasyon şartı konmalıdır.
Av ve avcılık
Mevcut yasada üçüncü bölümün konusu olan Hayvan Koruma Yöntemi başlığındaki "koruma kurulları"na yönelik hükümler sunulan teklif metninde yer alması beklenen düzenlemeleri içermemektedir.
Hayvanların yaşam haklarını güvence altına alması hedeflenen yasa çalışmaları sürecinde toplumdaki en önemli beklentilerden biri ise av ve avcılığın yasaklanması olmuştur. Sunulan teklif ise av ve avcılığı yasaklamak yerine bu katliam ve vahşeti görmezden gelmeyi, yok saymayı tercih etmiştir. Bu şekli ile teklif uzun süredir kamuoyundaki tepkilere kulak tıkayarak beklentiyi görmezden gelmektedir. Yasanın revizyonu hayvan haklarını ve hayvanları korumayı temel hedefe alması gerekirken; bu revizyona duyulan ihtiyacı da kamuoyu beklentisinin tetiklediği unutulmamalıdır.
Mevcut kanunun ilgili maddesinde "Hayvanları koruma kurulu münhasıran hayvanların korunması, sorunların tespiti ve çözümlerini karara bağlamak üzere; av ve yaban hayvanlarının ve yaşama alanlarının korunması ve avcılığın düzenlenmesi hususlarında alınmış olan Merkez Av Komisyonu kararlarını göz önünde bulundurarak" şeklinde yer alan madde tümüyle kaldırılmalı, hali hazırda sürdürülen av ve avcılık faaliyetlerinin tamamını yasaklayan ve ceza hükmü de içeren düzenleme yapılmalı, sayıları hızla azalan hayvan türlerinin korumaya alınmasını sağlayacak ek düzenlemeler oluşturulmalıdır.
Hayvan koruma yöntemleri
Hayvan Koruma Kurulları düzenlemesinde "Hayvanların korunması ve kullanılmasında onların yasal temsilciliği niteliği ile bu kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek" cümlesindeki "kullanılması" ibaresi kaldırılmalıdır.
Bağış ve yardımların amaca uygun kullanımı
Sunulan teklifte mevcut kanunun 19. maddesine yönelik değişikliğe dair düzenleme metnine ayni ve nakdi yardımın amaca uygun kullanımı ve denetimine ilişkin bağlayıcı hüküm eklenmelidir.
Hayvanat bahçeleri
Teklifte mevcut kanundan revize edilmesi teklif edilen ve kanun gerekçelerinin 9. maddesinde söz edilen "hayvanat bahçeleri" tanımı kanun teklifinden tümüyle kaldırılmalıdır. Hayvanların hangi ad altında olursa olsun (doğal yaşam parkı ve sair) ait oldukları ortamlardan koparılarak insan eliyle inşa edilmiş tesislerde barındırılmaları yasaklanmalıdır.
Kaçakçılık, doğal yaşam alanları olan yaban hayatı sahalarında güçten düşme, yaralanma, sakatlanma ve sair sebeplerle bakım, tedavi ve gözetim için koruyucu faaliyetlere yönelik ihtiyaçlar bu hizmetler için kurulacak rehabilitasyon merkezleriyle sağlanmalı ve rehabilite edilen hayvanlar ait oldukları yaban hayatı sahalarına geri bırakılmalıdır.
Ülkemize kaçak yollarla sokulan ancak anavatanı ülkemiz olmadığı için ülkemizde doğal yaşam sahası bulunmayan yaban hayvanların ait oldukları coğrafyalarda doğal yaşam sahalarına dönüşünü tesis maksadıyla uluslararası işbirliğine imkan sağlayacak bakanlık faaliyetlerinin önünü açacak düzenleme oluşturulmalıdır.
(TP)