*Fotoğraf: Can Candan
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) ve üniversitenin yeni yönetimince alınan kararların yürütmelerinin durdurulması için üç yeni dava açtı.
TIKLAYIN - "Bizim bu ülkeye, bu halka borcumuz var"
TIKLAYIN - Melih Bulu nasıl "devlet memuru" olacak?
TIKLAYIN - "Aranan kadro" bulundu, Melih Bulu "devlet memuru" oldu!
"Amaç, oy hakkı"
Birinci başvuru, İstanbul 12. İdare Mahkemesi'ne atanmış rektör Melih Bulu'nun İletişim Fakültesi'ne vekaleten dekan olarak atanmasının iptali için yapıldı.
Akademisyenler, başvuruyla ilgili açıklamalarında "Hiçbir alt yapısı, akademik kadrosu bulunmayan ve yasayla kurulması gerekirken Cumhurbaşkanı Kararı ile kurulan İletişim Fakültesi'ne, Boğaziçi Üniversitesi'nde bu görevi yürütme bilgi, birikim ve deneyimine sahip onlarca akademisyen bulunmasına ve hiçbir zorunluluk bulunmamasına karşın vekaleten rektörün kendisi atanmıştır. Amaç fakülte kurmak veya kurulan fakülteyi işletmek değil, hukuku dolanarak dekan yetkilerini ve oy hakkını kullanmak, sonuç olarak üniversiteyi zaptetmektir" ifadelerini kullandı.
Başka üniversitede kadrosu var
İkinci başvuru, İstanbul 9. İdare Mahkemesi'ne Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Muzaffer Eroğlu'nun Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde görevlendirilmesinin iptali talebiyle yapıldı.
Akademisyenlerin, Eroğlu "görevlendirmesine" yönelik açıklaması da şöyle:
"Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde kadrosunun olduğu daha sonra öğrenilen Dr. Muzaffer Eroğlu'nun yeni kurulan Hukuk Fakültesi'nde 2547 Sayılı Kanun'un 40/b maddesine göre geçici olarak görevlendirildiği, kendisinin 21 Nisan 2021 tarih ve 2021/02 sayılı Senato toplantısına Hukuk Fakültesi Senato Temsilcisi olarak katılmaya teşebbüs etmesi üzerine ortaya çıkmıştır. Tüm çabalara rağmen rektörlüğün Yüksek Öğretim Kurumu'yla bu işlem için yaptığı resmi yazışmalar elde edilememiştir. Ayrıca bu görevlendirme Üniversite Yönetim Kurulu kararı olmaksızın hukuka aykırı olarak gerçekleştirilmiştir. Tüm bunların amacı yine Senato'da çoğunluğu, hukuksuz da olsa, bir biçimde ele geçirerek üniversiteyi zaptetmektir. Boğaziçi Üniversitesi'nin ülkemiz ve dünyadaki kalitesini ve başarı seviyesini korumasını, dolayısı ile tüm toplum için değerli bir kurum olarak kalmasını sağlayan, ortak akıl ve yılların birikimi ile oluşan teamüllerin ve iç yönergelerin birdenbire, hukuksuz bir şekilde işlevsiz hale getirilmesi ve hukuksuz olarak kurulan bir fakülteye Senato'daki oy dengesini değiştirmeye yönelik olarak hukuksuz bir şekilde geçici görevlendirmeler yapılması üstün kamu yararı ile bağdaşmaz niteliktedir.
YÖK kararıyla senatör
Üçüncü başvuru, İstanbul 8. İdare Mahkemesi'ne yine Muzaffer Eroğlu'nun Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin senatörü olarak atanmasının iptali için yapıldı.
Akademisyenler, bu başvuruları için de "Boğaziçi Üniversitesi Senatosu'na, yeni kurulan ve dekan olarak YÖK tarafından görevlendirilen Prof. Dr. Selami Kuran'ın yer aldığı Hukuk Fakültesi tarafından, fakülte kurulu ve yönetim kurulu oluşturulmadan, YÖK kararıyla geçici olarak görevlendirilen Dr. Muzaffer Eroğlu'nun senatör olarak atanması işlemi yoklukla maluldür. Yokluk hususu bir an için geçerli bir tespit olmasa dahi işbu atama işlemi açıkça hukuka aykırı mutlak butlanla geçersiz bir işlem olması nedeniyle de iptal edilmesi gereken bir işlemdir" dedi.
"Apar topar"Avukat Fırat Kuyurtar, açtıkları davalarla ilgili şöyle konuştu: "Beklentimiz, açtığımız davalarda ivedilikle yürütmenin durdurulması kararları verilmesi ve tüm bu işlemlerin iptal edilmesi. "Rektör ataması, iki yeni fakültenin kuruluşu, hukuk fakültesine üniversite dışından dekan ataması, atanmış rektörün iletişim fakültesine sanki üniversite yeni kurulmuş da akademisyen açığı varmış gibi dekan vekili olarak atanması ve son olarak da kurallara tamamen aykırı şekilde, Kocaeli Üniversitesi'nden bir akademisyenin, önce yeni kurulan hukuk fakültesinde görevlendirilmesi ve neredeyse aynı zaman diliminde apar topar senatoya hukuk fakültesi temsilcisi olarak seçilmesine şahit olduk. "Bu işlemlerin tümünün ortak bir özelliği var; hemen hepsi 'bir gece ansızın' karakterli işlemler. Amaç zapt etmek! Önce Senato sonra da Üniversite Yönetim Kurulu'nda oy çokluğunu sağlamak. Böyle bir amacın meşru olmadığı açık, buna karşı hukuki talep ve savunma haklarımızı kullanmaktan geri durmayacağımız da açık!" | |
(DŞ)