Fotoğraf: Sol Grup milletvekili Nikolaj Villumsen,
Erdoğan'a mesajımız açık, baskılarını kabul etmiyoruz/Twitter
Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu, Türkiye Raportörü Nacho Sanchez-Amor'un, Türkiye ile "tam üyelik" yerine "stratejik ortaklık" benzeri bir "gerçekçi çerçeve" çizilmesini öneren yıllık raporunu kabul etti.
Fransa'nın Strasbourg kentinde toplanan AP Genel Kurulu'nda görüşülmesi dün tamamlanan rapor üzerine bugün yapılan oylamada rapor 18'e karşı 434 oyla onaylandı. 152 parlamenter ise çekimser kaldı. Türkiye AB üyesi olmadığı için tartışmalarda ve oylamalarda söz ve oy hakkına sahip değil.
AP Türkiye raportörü Sanchez-Amor'un raporunda Ukrayna savaşı sonrası Türkiye-Rusya ilişkileri, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine vetosu, hukuk devleti, insan hakları ve demokrasi alanında süren kötüye gidiş, cumhurbaşkanın bütün yetkileri kendisinde toplamasından doğan antidemokratik gelişmeler, Türkiye'nin komşuları Ermenistan ve Yunanistan ile yaşadığı gerilimler ve Kıbrıs sorunu konusunda değerlendirme ve eleştiriler yer alıyor.
Raportörün görüşü: "AB üyeliği
jeopolitik pazarlıklarla olmaz"
İspanya'dan Sosyalistler ve Demokratlar grubundan Raportör Nacho Sánchez-Amor sunumu sırasında "Son zamanlarda Türk hükümetinden AB üyelik sürecini canlandırmaya yönelik yenilenmiş bir ilgi gördük." dedi. Ancak, bunun, "jeopolitik pazarlıklar nedeniyle değil, ancak Türk makamları ülkedeki temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü alanında süregiden gerilemeyi durdurmaya gerçek ilgi gösterdiğinde gerçekleşece[ğini]" dile getirdi. "Türk hükümeti AB yolunu gerçekten canlandırmak istiyorsa, bunu açıklamalarla değil, somut reformlar ve eylemlerle göstermelidir."
"Stratejik ortaklık"
Raporda, tümüyle dondurulan üyelik müzakerelerinin varolan mevcut koşullarda ilerleyemeyeceği, Türkiye "radikal bir yön değişikliğine gitmedilkçe yeniden başlayamayacağına" da dikkat çekiliyor.
Rapor, AB ve Türkiye ilişkisinin çıkmazdan kurtarılması için "gerçekler ışığında yeniden düşünülmesi gerektiği" dile getiriliyor ve "stratejik ortaklığa" doğru giden bir yol haritasının çizilmesi tavsiye ediliyor. Avrupa Komisyonu'na, her iki tarafın da üzerinde uzlaşacağı bir çerçeve üzerinde çalışması çağrısı yapılıyor.
Genel Kurul'da konuşan geçtiğimiz hafta Ankara'ya giderek temaslarda bulunan AB Komisyonu'nun Genişleme ve Komşuluk İlişkilerinden sorumlu komiseri Olivér Várhelyi "Türkiye'nin ekonomik, stratejik ve jeopolitik açıdan kilit rolü olan önemli bir ortak olduğunu ve Türkiye ile ilişkilere büyük önem verdiklerini" söyledi.
Üyelik müzakerelerinin donma noktasında olduğunu vurgulayan Várhelyi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize kolaylığı, enerji ve dijital teknoloji gibi alanlarda tarafların karşılıklı çaba göstermesi durumunda, ilerlemenin hızlanabileceğini vurguladı.
Raporun görüşmeleri sırasında söz alan Sanchez-Amor, Türkiye'de demokratik kurumların işleyişinin kötüye gittiğini, üyelik sürecinin artık tamamiyle donma noktasına geldiğini, Kıbrıs sorunu ve Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliği konusunda takındığı tavırların da bu olumsuz noktalara eklendiğini dile getirdi.
Várhelyi, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve AİHM kararlarına rağmen halen tutukluluğu devam eden iş insanı Osman Kavala hakkındaki kesinleşen AİHM kararlarının da uygulanması gerektiğini sözlerine ekledi. İlişkilerin gelişmesi için Türkiye'nin de içeride reformlara gitmesinin zorunlu olduğunu, başarılı olabilmek için "her iki tarafın da çaba göstermesi gerektiğini" dile getirdi.
İsveç'in NATO üyeliğiyle Türkiye'nin AB üyelik süreçleri arasında bağlantı yok
Rapor, Türkiye'yi İsveç'in NATO üyeliğini daha fazla gecikmeden onaylamaya çağırırken bir ülkenin NATO üyelik sürecinin hiçbir şekilde başka bir ülkenin AB üyelik süreciyle ilişkilendirilemeyeceğini vurguladı.
Türkiye'nin BM Genel Kurulu'nda Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü saldırı savaşının kınanması lehine oy kullanmasını ve ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan bağlılığını memnuniyetle karşılandı. Ancak Türkiye'nin BM çerçevesi dışındaki yaptırımları desteklememesinden üzüntü duyduğu belirtildi. Raporda Türkiye'nin AB'nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası'na uyum oranının tarihteki en düşük oran olan yüzde 7'ye gerilediği kaydedildi.
Türkiye "imtiyazlı ortaklık" istemiyor
VoA Türkçe'nin sorularını yanıtlayan TÜSİAD AB Temsilcisi Dilek Aydın, "Türkiye kendisine özel olarak önerilecek bir imtiyazlı ortaklığı kabul etmiyor." dedi.
Konunun Granada'daki AB zirvesinde tartışılacağını söyleyen Aydın'a göre "Türkiyesiz bir genişleme politikasında bu denklemi tamamlamak mümkün olmaz." Aydın, "'Farklılaşmış entegrasyon' temelinde, genişletilmiş işbirliğinin kurumsallaşmasını içeren ve kademeli bir tam üyelik öncesi entegrasyon için yol haritası" çizilip çizilemeyeceğiin bu zirvede anlaşılacağını söyledi.
Aydın "Eğer bu süreçte, tam üyelik perspektifini kaybetmeden, ilişkileri ilerletmek için kısa ve orta vadede yakınlaşma olursa, bu Türkiye ve AB açısından doğru bir gelişme olur. Ama ilişkilerin temelinde zamansız bir değişikliğe giderek, farklı bir rota çizilmeye çalışılırsa, zaman içerisinde aşılması güç sorunlar doğabilir." diye değerlendirdi.
VoA, Gümrük Birliği'nin yeşil ve dijital politikaları içerecek şekilde güncellenmesinin, Türkiye-AB ilişkilerinin en çok öne çıkan ilerleme zemini olduğu yorumunu yaparken Avrupa iş dünyası konfederasyonu BusinessEurope'un da son dönemde bu çağrısını AB'nin açık stratejik özerkliği kapsamında yeniden gündeme getirdiğini anımsatıyor.
(AEK)