Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere geldiği New York'ta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve SETA'nın düzenledikleri yuvarlak masa toplantısında ABD'li bazı düşünce kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi.
AA haberinde "bazı düşünce kuruluşları"nın hangileri olduğunu belirtmedi.
Cumhurbaşkanı'nın, devlet haber ajansı tarafından yayınlanan konuşması, Kabine Toplantısı sonrası basın açıklamalarının bir tıpkı basımıydı. O açıklamalarda izlenen usulle toplantıya "Türkiye Yüzyılı" ya da "Cumhuriyet'in ikinci asrı vizyonu" hedeflerinin güzellenmesi ve "güncel başarılar"ın sunumuyla başladı.
"Dış politika[larının] küresel ve bölgesel sorunların çözümünü, yakın bölgemizde barış, istikrar ve refah kuşağı tesis etmeyi, uluslararası sistemin adaletsizliklerini gidermeyi hedefl[ediğini]" iddia etti. "İnsanlık tarihinin en büyük depreminin yaralarını hızla sardığımız"dan söz etti. "Gizli-açık kısıtlamalara rağmen savunma sanayisi alanında küresel oyuncu haline geldik[lerini]" müjdeledi.
AB ile "yol ayırmak"tan
"ilişki canlandırma"ya
Bu fasıldaki en yeni bilgi Erdoğan'ın, İstanbul'dan ayrılırken ilan ettiği "AB ile yolları ayırırız" perspektifinden büyük olasılıkla "görülen lüzum üzerine" "AB bir fırsat penceresidir" perspektifine hızlı bir geçiş yapmış olmasıydı.
Erdoğan Avrupa Parlamentosu'nda oylanarak kabul edilen Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporu 2022 kapsamında "üyelik hedefi"nin Türkiye'nin kriterleri yerine getirmemesi nedeniyle sürdürülemeyeceği tespitini "Avrupa Birliği, Türkiye'den kopmanın gayreti içerisinde." diye değerlendirmiş ve lafı "yol ayırma gereği" konusuna getirmişti.
Erdoğan, "Avrupa Birliği'nin Türkiye'den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz." demişti.
Ancak New York'taki "düşünce kuruluşları"na "içinde bulunduğumuz kritik dönemde Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin yeniden canlandırılması için bir fırsat penceresi açıldığını görüyoruz." demeyi tercih etti. "Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin canlandırılmasının önemini vurgulamaya devam ediyoruz" dedi. Ancak "Şüphesiz tek başına bizim istememiz yeterli değildir. Bu gayretlerimizin hedefine ulaşmasında AB'nin tavrı da belirleyici olacaktır." demeyi ihlal etmedi.
"Arabulucu Türkiye"
Erdoğan son zamanlarda sıkça tekrarladığı "Türkiye'nin 260 dış temsilcilikle dünyanın en geniş diplomasi ağına sahip ilk 5 ülkesi"nden biri olduğu iddiasını yineledi. Arabuluculukta liderliğin kendilerinde olduğunu iddia etti: "Bölgesel ve küresel krizlerde üstlendiğimiz kritik rollerle arabuluculuk alanındaki konumumuzu pekiştirdik."
"Rusya-Ukrayna Savaşı'nın adil barışla sonuçlanmasına yönelik arabuluculuk, kolaylaştırıcılık çabalarının devam ettiğini" kaydetti. Putin'in sona erdirdiği "Karadeniz Girişimi"nin "başarısı"nı "gıda krizinin kötüleşmesine engel olmak" olarak özetledi. Esir takasları ve İstanbul süreciyle savaş ortamında bile tarafları bir araya getirmeyi başardık. Rusya ile Ukrayna arasında adil ve kalıcı bir barışın tesisi için diyalog ve diplomasiye öncelik vermeyi sürdüreceğiz." dedi.
"Terör, terör..."
Erdoğan, Türkiye-ABD işbirliğinin gelişmesinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, "Sayın Biden'la yaptığımız görüşmelerde tıkanıklıkların önemli kısmını aştık, pozitif gündem çerçevesinde temaslarımızı artırma kararı aldık. Her iki ülke için de tehdit kaynağı olan terör konusunda işbirliğimizi güçlendireceğiz" dedi.
Washington'un sonunda kendi çizgisine geldiğini ima eden Erdoğan "Bölgede yaşanan her gelişmenin 'iyi terörist'-'kötü terörist' ayrımının ne kadar yanlış olduğunu gösterdiğini" vurguladı ve nasihatte bulundu: "Her zaman söylediğimiz gibi teröristle müzakere olmaz, dostluk, ortaklık kurulmaz. Terörle ancak mücadele olur," ve sonunda IŞİD, PKK ve Fettullahçıları eşitleyerek " insanımızın canına, devletimizin bekasına ve demokrasimize kasteden tüm yapılarla mücadelemizi sürdüreceğiz." dedi.
"BM de Erdoğan'ın çizgisinde... "
Erdoğan Suriye işgalini "Suriyeli sığınmacıların güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerini teşvik" olarak temize çektikten sonra, "Küresel güç rekabeti" yerine "kurallara dayalı ve adil bir uluslararası düzen" gereği olarak otuz yıldır süregiden BM'de reform tartışma ve çabalarını "Bu görüş, bizim uzun zamandır dile getirdiğimiz 'Dünya beşten büyüktür' tespitimizi teyit ediyor." diyerek kendisine mal etti.
"İslam'ın koruyuculuğu"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14. Büyükelçiler Konferansı'nda ilan ettiği gibi, sürüp giden dinlerarası çekişmelerde taraf olmayı "Irkçılık, yabancı karşıtlığı ve [...] nefret suçları"na karşı olmakla özdeşleştirdi. "Türkiye'nin [...] hukuk ve demokrasi zemininde tepkisini göstereceğini" iddia etti.
(AEK)