Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü, Hollandalı parlamenter Kati Piri’nin bu yılki taslak raporu, 2 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda görüşülecek.
Amerikanın Sesi’nden Güven Özalp’ın haberine göre, rapor, sert eleştiriler içeriyor.
TIKLAYIN - AVRUPA KONSEYİ TÜRKİYE'Yİ SİYASİ DENETİME ALDI
AKPM, 25 Nisan 2017’de Türkiye’yi siyasi denetime almaya karar vermişti.
TIKLAYIN - TÜRKİYE İLE AVRUPA KONSEYİ İLİŞKİLERİNİN 68 YILLIK RESMİ ÖYKÜSÜ
Türkiye, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra da Avrupa Konseyi’nin yaptırımlarına muhatap olmuş, üyelik müzakereleri askıya alınmış ve 1996 yılında da izleme prosedürüne tabi tutulmuştu. Prosedür 2004’te sonlandırılmıştı.
TIKLAYIN - PROF. DR. CENGİZ AKTAR: AVRUPA KONSEYİ KARARI "BATISIZLAŞMA" POLİTİKASININ SONUCU
Müzakereleri askıya alma çağrısı
Habere göre taslak raporda, Avrupa Birliği Komisyonu’na ve üye devletlere, anayasa paketinin değiştirilmeden uygulanması halinde Türkiye ile katılım müzakerelerini askıya alma çağrısı yapılıyor.
Taslağın dikkat çeken diğer iki vurgusu ise Gümrük Birliği ve Türkiye’ye mali yardımlarla ilgili.
Komisyon’a, “güncellenmiş Gümrük Birliği’ne insan hakları ve temel özgürlüklerle ilgili siyasi kriterler katma” çağrısı da yapılıyor.
Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine uymaması durumunda tüm katılım öncesi fonları askıya alması çağrısı da taslakta yer alıyor. Söz konusu mali yardımlar 2017-2020 dönemi için yaklaşık 2.5 milyar Euro seviyesinde.
İdam cezasına yaptırım
Diğer Avrupa Birliği kurumlarının ve liderlerinin idam cezası konusunda yaptığı açıklamalara paralel bir söylem Piri’nin raporunda da yer alıyor.
Belgede, “İdam cezasının yeniden getirilmesinin Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini ihlal edeceğinin ve Avrupa Birliği müzakerelerinin derhal sona ermesine yol açacağının altını çizeriz” vurgusuna yer veriliyor.
Nazi açıklamalarına yanıt
İlişkilerde kriz yaşandığı mesajıyla Avrupa Birliği Konseyi’ne Türkiye ile acilen zirve yapma çağrısı yapılan taslakta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bazı Avrupa Birliği liderlerini “Nazi uygulaması” yapmakla suçlaması güçlü şekilde kınanarak, bu tür açıklamaların devamının bir siyasi ortak olarak Türkiye’nin kredibilitesinin altını kazdığı uyarısında bulunuluyor.
İfade özgürlüğü ihlallerinin ve medya özgürlüğüne yönelik ciddi ihlallerin de güçlü şekilde kınandığı belgede, yaklaşık 150 gazetecinin tutuklanmasının endişe kaynağı olduğu vurgulanarak, özgür ve çoğulcu bir medyanın her demokrasinin temel bileşeni olduğu hatırlatılıyor ve Türkiye hükümeti tüm gazetecileri derhal serbest bırakmaya teşvik ediliyor.
Referandum değerlendirmesi
Metinde, “Olağanüstü hal ve adil bir kampanya olmasını önleyen şartlar altında 16 Nisan’da yapılan referandumun sonucunu not ediyoruz. Tüm usulsüzlük iddialarına ilişkin bağımsız bir değerlendirmeyi destekliyoruz” ifadelerine de yer verildi.
"Hakim ve savcıların güçlü siyasi baskı altında olmayı sürdürmesinden endişe duyulduğunun" belirtildiği raporda, Avrupa Birliği ülkeleri, Avrupa Birliği’nin “terör örgütleri listesinde” yer alan örgütlerin işaret ve sembollerini yasaklayan yasal düzenlemeleri güçlendirmeye davet ediliyor.
Taslak belgede, Avrupa Birliği-Türkiye arasında iyi ilişkilerin her iki taraf için de stratejik öneme sahip olduğu ve Avrupa Parlamentosu’nun, Türkiye hükümetiyle işbirliği yapma ve açık bir diyalog sürdürme taahhüdüne bağlı olduğunun da altı çiziliyor. (AS)