*Bu haber, Atölye BİA İletişim Platformu atolyebia.org'da yayınlandı.
55 yaşındaki Meryem K., İstanbul Kumkapı'da üç odalı, pencereleri kalın muşambayla kapatılmış eski bir evde, engelli eşi ve en büyüğü 15 yaşında olan üç çocuğuyla yaşıyor.
Evin tam ortasında kurduğu odun sobasını gösteren Meryem K., “Doğalgaz faturasını ödeyemiyorum. Mecburen bu sobayı kurdum. Bulduğumuz her şeyi içine atıp yakıyoruz. Ancak bu şekilde kendimizi ısıtabiliyoruz” diyerek yaşam koşullarını özetlemeye çalışıyor.
Yazın midye temizliyor, kışın merdiven
Meryem K., midye temizleme işine nasıl başladığını şöyle anlatıyor:
“Komşum yapıyordu midye işini. O bu mahalleden taşınınca benim devam etmemi istedi. Ben de kabul ettim. Çünkü farklı bir iş yapamıyorum. Hastayım, tedavi görüyorum. Midye işi beni daha az yoruyor, çünkü oturuyorum en azından. Ancak midye işi sadece yazın oluyor. Kışın da geçimimi merdiven silerek sağlıyorum.
"Astım olduğum için deterjan kokusu hastalığımı tetikliyor ama kış aylarında başka bir iş bulamadığım için merdiven silmeye devam ediyorum. Midye işi de sağlığım için iyi değil ama çocuklarımı okutmak için çalışmak zorundayım.”
Meryem K.’nin midye temizleme işi öğle saatlerinde başlıyor. Öncesinde evdeki işlerle ilgileniyor. İş saati geldiğinde yanına aldığı poşetteki iş kıyafetiyle evden çıkıyor. Meryem K.’nın işyeri evine yakın olduğu için işe yürüyerek gidip geliyor.
Meryem K.'nin çalıştığı işyerinde midye temizleme işi üç aşamadan oluşuyor. Meryem K.’nın üç iş arkadaşı, midyelerin dışını yosun ve çamurdan arındırıyor.
Meryem K.’nin işi ise midye kabuklarını açıp içini yosun ve çamurdan temizlemek ve sonra onları bir çuvala koymak. Ertesi gün diğer iş arkadaşlarının hazırladığı harçlar, midyenin içine dolduruluyor. Hazır hale getirilen midyeler, büfe ve restoranlara gönderiliyor.
“Yorgunluktan ayakta uyuyorum”
Midyeler denizden temiz gelince günde ortalama 4-5 saat çalıştığını söyleyen Meryem K., “Ama bazen taşlı ve incili geliyor, o zaman 8-9 saat çalışıyorum. Hem ev işi, hem midye işi, hem eşimin sağlık ihtiyaçları derken, gün boyu inanılmaz bir yorgunluk oluyor üzerimde. Hatta bazen ayakta uyuyorum. Yine de bir boşluk yakalayınca çocukları alıp deniz kenarına götürüyorum. Piknik yapıyoruz burada" diyor ve şöyle devam ediyor:
“Midyeden kazandığım para bende kalıyor. Eşim hasta, para işine pek girmez. Zaten çok para kazandığım da yok. Günde bazen 50 lira, bazen 100 lira kazanıyorum. Bu parayı da bir şekilde biriktirip çocukların okul masrafına ve kiraya veriyorum. Çok zor yetiştiriyorum tabii."
Meryem K., “Kendiniz dışarıda midye satışını yapmayı hiç düşündünüz mü?” sorusuna, “Midye satıcılığı çok daha zor. Bunun için önemli bir bütçe lazım. Çünkü midye masraflı bir iş. Bununla baş etmem mümkün değil” diye cevap veriyor.
Hiç midye yemedi
Dokuz yıldır midye kırma ve temizleme işi yaptığını belirten Meryem K., “Yıllardır midye temizliyorum, yapıyorum ama midye hiç sevmedim, bir defa bile yemedim” diyor.
Fıtık ameliyatı olan ve doktorun "ellerinle herhangi bir şey yapma" diye tavsiye verdiği Meryem K., bütün gün elleriyle midye kırarak çalışıyor.
“Elimlerim dışında yapabileceğim bir iş yok. Mecburen bu işi yapıyorum” diyen Meryem K’nin elleri neredeyse hardal sarısına dönmüş durumda ve suda çalışmaktan buruş buruş.
Şırnak’tan 1993’te Manisa’ya göç ettiklerini söyleyen Meryem K., birkaç sene buradaki pamuk tarlalarında ırgat olarak çalışıyor. Bir süre sonra buradaki pamuk işi yok olunca işsiz kalan Meryem ve ailesi, İstanbul’a gitmeye karar veriyor.
İkinci defa göç yoluna düştüklerini anlatan Meryem K., “Manisa’da tarla işleriyle ilgilendik. Çapa yapıyorduk, pamuk topluyorduk. Geçimimizi tarımda çalışarak sağlıyorduk. Bir süre sonra Manisa’da toplayabileceğimiz pamuk kalmadı. Başka da yapabileceğimiz hiçbir iş yoktu. Biz de çaresizce 1999’da İstanbul’a göç ettik” diye anlatıyor.
“İstanbul’da hayat yok”
Hayatını midyeden kazanan Meryem K., ilk fırsatta memleketi Şırnak’a dönmek istiyor. Meryem K. şunları söylüyor:
“Şırnak’ı çok özlüyorum. Memleketime dönmek istiyorum ama olumsuz hayat şartlarından dolayı dönemiyorum. Hele şimdi çok daha zor oldu. Her şey bu dönemde o kadar pahalılaştı ki, kalıcı olarak değil misafir olarak bile Şırnak’a gidemiyorum. Kendi memleketimde iş imkânı olsaydı, mutlaka oraya dönerdim. İstanbul’da hayat yok çünkü. Kira, elektrik faturası, doğalgaz derken elde avuçta bir şey kalmıyor. Anlayacağın burada yaşam, her geçen gün daha da zorlaşıyor. Üç çocuğum var, üçünü de okutuyorum, dolayısıyla başka çalışanım da yok. Eşim de engelli. Bu durumda sadece ben çalışabiliyorum. İmkân olsaydı kesin Şırnak’a dönerdik."
En iyi midye nasıl yapılır?
Meryem K., son olarak midye yapılışından bahsediyor:
“En güzel midyenin püf noktası pirinçlerin çok iyi pişmesi. Midyenin içine giren malzemelerin çok iyi pişmesi gerekiyor. Mesela soğanlar kırmızıya dönene kadar yağda kavruluyor. Soğanlar iyice kızardıktan sonra üzerine baharat ve pirinç ekleniyor. Yediğimiz pirinçten farklı olarak midye içine konulan pirinç uzun bir sürede pişiriliyor. Ardından kırılan ve temizlenen midye kabuklarının içine bu harçtan dolduruluyor.”
* Meryem K.’nın gerçek ismi, isteği üzerine gizlendi.
(NÖN/SO/NÖ/EMK)