1967-68 yılında üniversite hayatımız başladığında Ankara Siyasal da Sabahattin'le aynı sınıfta idik.
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gençlik hareketleri başlamış, daha adaletli bir dünya isteği gençliğin çoğunu sol talepler etrafında toplamıştı.
Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) zaten solda duran öğrencilerin tercih ettiği bir yerdi. Okula öyle gelmeyenler bile bu havadan etkileniyordu.
Sosyal demokrasiden devrimciliğe
Sabahattin, Zafer Kutlu ve birkaç arkadaşı ile birlikte Orta Sol Derneği'ndeydi. Sonra orta solun daha radikal kanadı olarak ayrılmışlar ve Sosyal Demokrasi Derneği kurmuşlardı ama genelde bizimle hareket ederlerdi.
Sonunda derneği dağıttılar ve Fikir Kulübü'ne katıldılar. Sabahattin o dönem başlayan kitlesel eylemler içinde yer almakta gecikmedi.
Sabahattin kendine has biriydi. Van'dan gelmişti. Kürt'tü ama Kürtlüğünü öne süren biri değildi. O zaman, bugünkü tarzda bir siyaset yoktu tabii.
Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) yeni kuruluyordu. Devrimci gençler ortak mücadeleden yanaydı.
Deniz en çok Sabo'ya takılırdı
Kişilik olarak herkese olumlu yaklaşır, kimseyle kavga etmezdi. Çalışkandı. cefakar denilen tiplerdendi. Hepimiz bir işin ucundan tutmuştuk ama o daha fazlasını yüklenenlerdendi.
Sabahattin arkadaş canlısı herkese dosttu. İnsanları kırmak istememekten gelen bir boyun eğmişlik hali vardı. Deniz (Gezmiş) Filistin dönüşü SBF yurtlarında kalırken en çok takıldığı arkadaşlardan biriydi. Çünkü Sabahattin şaka kaldırırdı, sinirlenmezdi.
Özel lafları vardı. Mesela herkese "abem, abim" derdi. Aramızdaki adı Sabo idi.
Beşevler'de yaralandı
Öğrenci dernekleri seçimleri ile başlayan okullarda hakimiyeti ele geçirme mücadelesi gerilimi tırmandırdı.
Kavgalar giderek arttı. Komando kamplarından gelen Milliyetçi Hareket Partili (MHP), ülkücüler/komandolar okullarda devrimcilere saldırmaya başladılar. Silah devreye girdi.
Ankara Beşevler bölgesi, bir dönem çatışmaların en yoğun yaşandığı yerlerdendi. Çünkü Ülkücüler bölgeye hakim olmak istiyordu. Devrimci gençler ise buna direniyordu.
Yine böyle bir gün Beşevler'deki Akademi (İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi) kantinindeyken bir çatışma çıktı. O kavgada silah kullanıldı ve Sabo yaralandı çatışmada.
Seken kurşunlardan biri bacağına isabet etti.
İyileşince Karadeniz
Hastaneye götüremedik. Bu tür durumlarda polis hemen yaralıyı gözaltına aldığı için götüremezdik.
Bir arkadaşımızın evine götürdük. Orada kaldı bir süre, çok sıkılıyordu. İyileşir iyileşmez Karadeniz'e gitti.
O sıralar Ege ve Karadeniz'de fındık ve tütün üreticilerinin eylemleri vardı ve devrimci gençler bu eylemlerin yanında yer alıyorlardı. Sabo da Karadeniz yöresinde bu eylemlere katıldı.
İğnesi kırık silah
Sabahattin o dönem uzun bir süre Karadeniz'de kaldı, çalıştı. Ankara'ya döndüğü sıralarda 12 Mart darbesi oldu. Birçok kişi kaçak durumuna düştü. Sabo da tabii. Ve bir süre Ankara'da kalıp Karadeniz'e geçti.
Sabo çok cesurdu yine Beşevler yöresinde galiba Fen Fakültesinde üzerine silah doğrultan bir ülkücünün elinden üstüne atlayıp silahı almıştı.
Sonra tesadüfen silahın iğnesinin kırık olduğunu anlamıştık. Ucuz kurtulmuştu.
Pencereyi açmadan çıkınca
Sabo ve birkaç arkadaş kaçak oldukları bir dönemde saklanmak zorundalar. Bir ev tutmuştuk. Orada kalıyorlardı. Evde ses çıkarmamaya çalışıyorlar. Kolay olduğu için evin penceresinden terasa çıkıyorlardı.
Bir gün eve gittiğimde herkesin beti benzi atmıştı. Tam olayın üstüne gitmişim ben de. Meğer Sabo pencereden çıkmış ama açık olmayan pencereden.
Cam kırılmış, bayağı da gürültü patırtı olmuş, herkes korkmuş. Öyle sakarlıkları da vardı arada.
Saffet'le komik türküler
Sabo'yu arkadaşları tıknaz, esprili, çalışkan, arada komik türküler söyleyen, can bir dost olarak hatırlarlar. Bu komik türküleri en çok arkadaşımız Saffet'le birlikte söylerlerdi.
Bir dönem ben de Karadeniz'e gitmiştim. Fatsa'da Ahmet Atasoy'un evinde kaldık. Duvarda bir çifte asılıydı.
Beraber fındık yiyip sohbet ederken Sabo duvardan çifteyi aldı, namlusundan tuttu havaya kaldırdı "abi" dedi, "Bununla nasıl adam dövülür!".
Silahla olan ilişkisi böyleydi işte.
Sabo hala yirmilerinde
Karadeniz örgütlenmesinde Sabo'nun çok katkısı vardır. Mahirlerin oraya gidişinde, onun Ertan (Saruhan) ve Nihat'ın (Yılmaz) orada oluşturduğu altyapının önemi büyüktü sanırım.
60'lı yaşlarımızı sürüyoruz bugünlerde. Sabo yirmilerinde bir Dev-Genç'li hala benim için, tıpkı o güzel dostlukları paylaştığımız diğerleri gibi. (ŞS/NM)