Ülkelerin beyaz tebeşirle çizilen sınırları artan savaşlar ve iklim krizinin tetiklediği göç dalgalarıyla silinmiş durumda. Buna karşılık devletler birbirini sıkıştırarak yeni bir sınırın çizgisini çekme telaşında. Tüm bu telaşta devinim halindeki insanların yaşamak gibi, eğitim gibi, sağlık gibi temel hakları görünmez hale getirildi. Kültürler ise tek tek siliniyor coğrafyalardan.
21 Şubat 2020 Dünya Anadili Günü böyle bir tablonun içinde yer bulmaya çalıştı kendine…
bianet 21 Şubat 00.00’den itibaren Türkiye’deki 21 anadilinden metinlerle yayındaydı. Fikir, Dil Hakları İzleme Belgeleme ve Raporlama Ağı’na (DHİBRA) aitti. Ve bu yayınla bir zamanlar Türkiye topraklarında konuşulan ve son temsilcisinin yaşamını yitirmesiyle silinen Ubıhçayı hatırlatıp, yok olanın sadece bir dil değil bir kültür olduğunu hatırlatmış olduk…
TIKLAYIN – Türkiye'nin 21 Anadilinde Ortak Deklarasyon: Bir Dil Kaybolursa Bir Halk Ölür
TIKLAYIN – Bu Metni Kimse Anlamayacak
21 Şubat Anadili Günü yayınlarımız epey zaman ve emek isteyen bir işti. Tüm bu sürece emek veren başta Nadire Mater olmak üzere zira kendisi DHİBRA’nın da toplantılarına ve çalışmalarına aktif olarak katıldı, yazıişleri ekibimizden Ayşegül Özbek, Evrim Kepenek ,Selay Dalaklı, Ferid Demirel, Yağmur Karagöz, Ekin Karaca ve Korcan Uğur’a teşekkürler…
Anadili dersleri ve öğretmenlik
21 Şubat'tan önce de Ayşegül Özbek, Türkiye'de seçmeli anadili dersi veren öğretmenlerle konuşarak, anadilinde eğitime erişim hakkını anlattı:
"En önemli problem, dersi verecek öğretmenin olmaması, olsa da bu ücretle kimsenin çalışamayacağı"
"Bu uygulama 50 yıl önce olmuş olsaydı sınıfı açmak için 10 değil, 20 öğrenci gerekli olsa da o sınıf açılabilirdi"
"Ders kapanır korkusundan tayin bile isteyemiyoruz"
TIKLAYIN - Anadili Derslerini Öğretmenler Anlatıyor
Yargı, reform, paket
2019’un en önemli gündemlerinden biri yargı reformuydu. Hükümet uzun süredir yargıda reform cümleleri kuruyor. Bu doğrultuda geçen yıl eylül ayında 39 maddelik bir paket de yasalaştı. Yeni düzenleme hazırlıkları da sürüyor. Ara ara kulis haberler çıksa da kamuoyu net olarak bilmiyor. Henüz içinde ne olduğu bilinmeyen paketler hazırlanırken bir de yaşananlar var. Gezi davasında olduğu gibi…
Özetle: Tüm sanıkların beraatıyla biten bir davada, hakkında tahliye kararı verilen kişi (Osman Kavala) ertesi gün başka bir soruşturmadan tutuklandı. Aynı kişi aynı soruşturma kapsamında daha birkaç önce sorgulanıp, serbest bırakılmıştı. Davaya dönersek, beraat kararı veren hakimlere inceleme başlatıldı. Reformlar ancak uygulamaya yansıdığında anlam kazanabilir. Türkiye'de artık bir davanın nasıl seyir izleyeceğini kestirmek imkansız. Kimileri delilsiz bir dosyada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, kadın katili erkekler cinayet anı kameraya kaydedilmiş olsa bile indirimli ceza alabiliyor.
Almanya'da ırkçı saldırı
Almanya'nın Hanau kentinde 19 Şubat gecesi iki nargile bara düzenlenen silahlı saldırıda 9 kişi hayatını kaybetti. Hessen İçişleri Bakanı saldırının arkasında "yabancı düşmanı bir motivasyon" olduğunu söyledi. Merkel ise “Irkçılık zehirdir, nefret zehirdir, bu zehir toplumumuzda vardır ve pek çok suçun sorumlusudur” dedi.
TIKLAYIN - Almanya'da Radikal Sağ Saldırısı: Ölenlerin 5'i Türkiyeli
Pınar Tarcan, “güncellenen Nazizm ve ırkçılığı” başlıklı biamag’daki yazısında şöyle aktardı: “Almanya'da radikal sağın yükselişi yoktan var olmadı. 2017'den itibaren Alman Federal Mecliste sağcı popülist bir parti oturuyor. Aşırı sağdan gelen tehlike yeterince ciddi alınmıyor, beyaz Alman olmayan insanların korkuları yeterince ciddi alınmıyor . Deutsche Welle'nin Almanya Federal Emniyet Teşkilatı (BKA) 18 Şubat itibarıyla "tehlikeli" olarak sınıflandırılan siyasi motivasyonlu aşırı sağcıların 60 civarında olduğu belirtildi. Rakamın 2012 yılından bu yana istikrarlı bir artış göstererek beş kat arttığı vurgulandı. BKA dini motivasyonlu tehlike arz edenlerin sayısını ise 660 olarak açıkladı.”
Güzellik ve yaşlanmak...
Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki Marina Abramoviç sergisi kapsamında sergilenen performanslardan biri Şebnem Dönmez'e aitti. Ayşegül Özbek, sekiz saat aralıksız bir performans sergileyen Dönmez’le konuştu.
TIKLAYIN - Şebnem Dönmez Yaşlanmak ve Güzellik Normlarını Sorguluyor
Kadın vücudunun metalaştırılması, güzellik ve yaşlanmaya ilişkin sosyal normlarla sahneden yüzleşiyor bu performansında Dönmez:
"Hep güzel olmak zorunda olmak, hep genç kalmak... Ve metalaştırılmak. Fiziksel olarak bir baskı var. Bu sessiz bir baskı. Güzel olmalısın diye sessiz bir baskı var. Soyut olarak da var. Akıllı, başarılı olacaksın. Başarı ne ki zaten? Çok karmaşık duygular gelip gidiyor performans sırasında. O hali göstermek önemli. Her zaman güzel olmayabiliyorsun. Soyut olarak da her zaman güzel olmayabiliyorsun. Benim çok ilgilendiğim bir konu bu. Yani çirkin taraflarımı da sevebiliyor muyum. Ya da yaşlanıyorum. Herkes bana yaşınızı göstermiyorsunuz diyor. Şimdilik böyle. Ama 70 yaşında ne olacak? Bir gün yaşlanacağım. Bugün 25 yaşında gibi gözükmeye çalışmak da çok saçma. Sadece şunu hissediyorum; kendi bedeniyle barışık bir kadınım. Ama böyle hisseden kişi sayısı az. “