2 Eylül 2019 tarihinde yapılacak olan 2019-2010 yılı Adli Yıl Açılış Töreninden önce başlayan zaman ve mekân tartışmaları yargının içinde bulunduğu her zamanki hali midir yoksa pürmelâl hali midir?
Bu zamanda sadece içinde bulunduğumuz yargı sorunlarını düşündüğümüzde, yarattığımız sorunlar çok daha düşündürücü, çok sıkıcı.
Yargıda mekanlar, yargının mekanları…Konuşalım, tartışalım ve insanı amaç kabul eden anlayışla yargıda mekânları yeniden düşünelim. Kazançlarımız çok daha değerli olacaktır.
Yargıtay bazı Barolar adli yıl açılış törenlerine neden katılmayacaklarını açıklayınca eleştirilere karşı 19 Ağustos 2019’da basın açıklaması yapmıştı…
Yargıtay basın açıklamasında; adli yıl açılış törenlerinin 2016-2017 yılından itibaren neden “Millet Kongre ve Kültür Merkezi”nde yapılmaya başlandığını 29 Ağustos 2016 tarihinde basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurduğunu açıkladı.
2016’da yapılmış bu açıklama Yargıtay Başkanlığı’nın web sitesinde bulunamasa bile o bazı haberlerden bilgi almak mümkündür. 2019 yılındaki benzer tartışmalar üç yıl önce 2016’da yapılmış…
Haberlere göre; Türkiye Barolar Birliği, Yargıtay’ın 1 Eylül 2016 Adli Yıl Açılış Töreni’nin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılmasını yargı bağımsızlığına aykırı bularak törene katılmayacaklarını açıklamış.
Yargıtay bunun üzerine bir açıklama yapmış… “Gelişmeler üzerine açılış töreni için Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nin uygun görüldüğü belirtilen açıklamada şöyle denildi: “Kapasitesi sınırlı ve güvenlik açısından sıkıntılı olabileceği anlaşılan bir otelin toplantı salonu yerine sahibi devlet ve millet olan bir kongre salonunda bu toplantının yapılacak olmasının nasıl yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını zedeleyeceğini anlamakta zorluk çekmekteyiz. Bu gerekçelerle 2016-2017 adli yılı açılış töreni yukarıda açıkladığım mutabakata dayanılarak Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacaktır. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’nın Adli Yıl Açılış Töreni’ne katılmama kararını yeniden gözden geçirerek yargılama faaliyetinin vazgeçilmez bir unsuru olan avukatlık mesleğini temsilen törene katılacağını umuyoruz.” (30.08.2016 www.gazetevatan.com/-bestepe-de-acilis-yargi-bagimsizligini-zedelemez--981444-gundem)
“2016-2017 Adli Yıl Açılış Töreni” açıklanan mekânda yapıldığı Yargıtay’ın resmî web sayfasında haber gibi yer almış. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve çok sayıda üst düzey davetlinin katılımıyla gerçekleştirilen törenin ardından, Yargıtay Başkanlığınca Anıtkabir'de Büyük Önder Atatürk' ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulunularak çelenk konulmuş.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit; 2016’da Anıtkabir defterine Cumhuriyetin tüm değerlerini hedef alan 15 Temmuz 2016 tarihinde “gerçekleştirilen hain darbe girişimine katkı veren, zemin hazırlayan ve bizzat uygulayan kişilere karşı” Yargıtay’ın adaletten ayrılmadan dimdik durarak verdiği mücadelenin süreceğini yazmıştı.
Yargıtay Başkanı yazısını; “Kararlarımızla adalet duygusunun tatmin ederek toplumda huzur ve güven ortamını sağlayan, insanı hukukun merkezine yerleştiren, hak ve özgürlüklerin güvencesi olan bağımsız bir yargı düzenine ulaşılması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan tüm gücümüzle çalışmalarımıza devam edeceğimizi beyan ediyor, yeni adli yılın milletimize ve tüm yargı çalışanlarına hayırlı olmasını diliyorum. Aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyoruz. Ruhunuz şad olsun” cümleleriyle bitirmişti.
Yargıtay Başkanı 1 Eylül 2016’da yazdığı gibi; Yargıtay’ın kararlarıyla adalet duygusunun tatmin ederek, toplumda huzur ve güven ortamını sağlayarak, insanı hukukun merkezine yerleştirerek, hak ve özgürlüklerin güvencesi olan bağımsız bir yargı düzenine ulaşılması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak; çalışmalarına devam edeceklerini beyan etmiş olduklarına göre…
Acaba Yargıtay Başkanı 2 Eylül 2019 adli yıl açılışı hakkında Anıtkabir’deki deftere üç yıl sonra neler yazacak?
Bazı Baroların adli yıl açılış törenlerine neden katılmayacakları hakkındaki eleştirilerine karşı Yargıtay; yine 19 Ağustos 2019 tarihli basın açıklamasında;
“Yargıtay hem yurt içinde hem de yurt dışında önemli reformları gerçekleştirmiş ve insan haklarına evrensel düzeyde katkı sağlamıştır. Bu suçlamaları yönelten baroların bir kısmının, Yargıtay’ın öncülüğünde geliştirilen Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi (İstanbul Bildirgesi) dolayısıyla Yargıtay’a yönelik eleştirileri halen kamuoyunun hafızasında olup, 9 Kasım 2018 tarihli basın açıklaması ile halkımız bu konuda bilgilendirilmişti. O tarihten sonra İstanbul Bildirgesi 13-24 Mayıs 2019 tarihleri arasında yapılan Birleşmiş Milletler Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Komisyonunun 28. Oturumunda kabul edilmiş, 23 Temmuz 2019 tarihinde de Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konsey’de onaylanmıştır. Dolayısıyla adli yıl açılış davetiyeleri vesilesiyle Yargıtay’a yönelik haksız ve ölçüsüz eleştirileri yapan bazı baroların, yakın geçmişte tüm dünyanın kabul ettiği insan hakları metnine dahi karşı çıkmaları, feraset düzeylerinin açık bir göstergesi olup, bu tür ithamların toplumun vicdanında karşılık bulmayacağı şüphesizdir” denilmiştir.
Kuşkusuz Yargıtay’ın İstanbul Bildirgesi çalışması çok değerlidir, insan haklarına katkıdır.
Yargıda “şeffaflık” ve İstanbul Bildirgesi ile adli yıl açılışı arasında nasıl bir bağ vardır?
İstanbul Bildirgesi Girişi şöyle başlıyor:
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, herkesin, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı olduğu ilkesini temel ilke olarak tanıdığından;
Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, herkesin, mahkemeler önünde eşit olduğunu ve bir suçla itham edildiğinde ya da bir hukuk davasında hak ve yükümlülükleri hakkında karar verilirken, yasalar uyarınca kurulmuş yetkili, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde adil ve kamuya açık duruşma hakkına sahip olduğunu ifade ettiğinden;
Yukarıda anılan ilkeler ve haklar aynı zamanda, diğer uluslararası ve bölgesel insan hakları hukuk belgeleri, ülke anayasaları, yasaları, örf hukuku ve ayrıca yargı teamülleri ile geleneklerinde de tanındığından veya yer aldığından,
Günümüzde, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı olan her devlette, şeffaflık ilkesinin yargının temel unsuru olduğu evrensel kabul gördüğünden; …”
İşte “Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi” girişi böyle…
Ve “İşte bu gerekçelerle” Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanı, katılımcı ülkelerin yüksek mahkeme başkanları ve yüksek yargıçları “Adaletin tesisi ve yargıda şeffaflığın güvence altına alınması için” İstanbul Bildirgesinde yer alan ilkelerin “temel gerekler olduğunu” bildirdiler…
O halde; temel gereklerin gereğini yapınız demek, insanların hakkıdır.
Evrensel ilkeler; Yargıtay imzalıdır. O halde gereği yükümlülükleridir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesini ve İstanbul Bildirgesinin kıymetini bilenler ve yaşama geçirecek olanlar savunma örgütleri Barolardır. Amaca aykırı aksine uygulamaları eleştirecek olan da...
Yapılması gerekenleri Barolar yıllardır ifade ediyor ve mücadelesini veriyor. İstanbul Bildirgesine olan çok önemli katkılarınız için, yaptıklarınızı Barolara ve savunmaya cevap gibi ve taraf görerek basın açıklaması yapmanız yerine; Baroların eleştirilerine kulak vermenizin hiçbir mahsuru bulunmamaktadır.
Adli Yıl Açılış Törenlerinin zamanda ev sahibisiniz, mekânda değilsiniz. İnsan hakları mücadelelerini, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını, savunmayı, adliyede neler yaşandığını anlatmaya hazır olan Baroların mekanlarına gelebilir misiniz? Ağırlamak isteriz…
Bize gelemezseniz ve eğer bir maniniz varsa; Barolar Yargıtay binasına gelebiliriz. Yargıyı, ulusalüstü sözleşmeleri konuşuruz. Gün ışığında sorunlarımızı tartışırız, sonuçlar çıkarırız ve adalete bakanlara “el kitabı” yazarız, ihtiyaç duyana veririz.
Yargının sorunlarının birlikte tartışıldığı bir zemin, bir zaman, bir mekân yaratmak mümkün olamaz mı?
Barolar da görüşlerini açıklar, ister misiniz? Baroları dinler misiniz?
Yargıtay olarak; 2 Eylül 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılmasını düzenlediğiniz adli yıl açılış töreninde görüşlerini açıklayacak konuşmacıları dinleyeceğimizden ve gerekirse; en sert biçimde eleştireceğimizden emin olabilirsiniz. (Fİ/EKN)