“Irak’a gireceksek kapıdan girelim,
Ayaklarımızı paspasa silelim,
Çay, kahve içelim, güzelleşelim.”
Yanlış hatırlamıyorsam beşinci yılıdır Metis Ajandalarının her yılbaşına birkaç gün kala meraklısı ile buluşması. Aralık ayının üçüncü haftası itibariyle beş yıldır aksamadan Metis yayınları, yılbaşı armağanı olarak zarif bir paket içinde yeni senenin ajandasını yollarlar. Ajanda dedikse-sözüm henüz tanışmayanlar içindir affola –öyle sıradan kara kaplı, içinde standart ve yıl için düzenlenmiş bilgilerin bir de her gün için boş bir sayfanın kümelendiği ajandalar anlaşılmasın. Metis yayınlarınınki her biri bir kitap şeklinde düşünülmüş ajandalar. Belki de “Alternatif Ajanda” kavramını kullanmak Metis Ajandaları için en doğrusu.
Bu yılki ajanda, yani önümüzdeki sene 2008’in bizim kuşağın az derdini mihnetini çekmediğimiz, hâlâ da saklımızda duran, her an her bir yerde ummadığın(m)ız anda depreşen asiliğimizle koşut “Yaratıcı Direniş” başlığına adanmış.
Yormayan, pek uzun olmayan, sıkmayan kısa bir sunuş koymuşlar hazırlayanlar, Müge Sökmen, Emine Bora ve Başak Ertür. “Zalimlere karşı, hayal gücü el ele” sav sözünden hareketle, “kıstırılmışlık duygusundan yaratıcılık, çaresizlikten ümit üretenlere ayırdık” ajandamızı diyorlar.
Yirmiden fazla metin var ajandada. Her biri bir araştırma, derleme çalışması olan metinler. Bir kısmı keşke “net” ortamında olsa da kaydetsek diyeceğiniz ve zaman zaman ihtiyaç duydukça başvurabileceğiniz, yararlanabileceğiniz türden metinler, sözler. Ve tabii her sayfaya başyapıt olabilecek bir özlü söz.
"Arkadaşlar da benimle"
Bir kısmını paylaşırsam sanırım ajandanın büyüsünü bozmuş olmam. Sinema sanatçısı Mehmet Ali Alabora, yanında anası ve babası ile birlikte adeta mücadele arkadaşları birlikteliğinde, bir mitinge doğru yürüyüş halindeler. Beyazıt Meydanına çıkan yan yollardan birindeler. Birden polisler karşılarına çıkar. Emniyet amiri onlara doğru yürür, Alabora’ya yönelir, elini uzatır, “Hoş geldiniz, buyurun” der ve eliyle meydanı gösterir. Yan yana dizili duran ve yolu kesmiş polisler doksan derece dönerek yolu açarlar. Alabora gülümser ve elini sıkan Emniyet Amirine hitaben arkasında yürüyen sekiz bin kişiyi göstererek “Arkadaşlar da benimle” der ve hep birlikte alana girerler.
Oldu olacak bütün ajandayı paylaşsaydın
Bütün içtenliğimle ifade edeyim ki, o kadar çok arkadaş deyebileceklerimle ve arkadaş sözleriyle, kelamlarıyla Metis’in Alternatif Ajandasında tanıştım ki; hangi birini paylaşayım bilemiyorum. Hadi benimle kavga edeceklerse etsinler Metis’teki dostlarım; “Oldu olacak bütün ajandayı paylaşaydın!” diye; hazır Yaratıcı Direniş koymuşken adını ajandanın…
“Ancak, eşitler gülebilirler” (Aleksandr Herzen).
“Dili çekiştirerek, onu kendimizi içine saracak ve saklayacak şekilde çarpıtacağız, oysa efendiler dili daraltıyorlar” (Jean Genet).
“Nerede iktidar varsa, orada iktidara karşı direniş vardır” (Michel Foucault).
“Marşı duyunca neşeyle saflara koşandan nefret ederim. Bir omurilik yetecekken, yanlışlıkla büyük bir beyin verilmiştir ona. İnsanlık bu utançtan derhal kurtulmalıdır. Emre tâbi kahramanlıktan nasıl şiddetle nefret ediyorum; savaş ne kadar alçak ve soysuz bir şey; bu kadar düşük bir edime katlanmaktansa paramparça edilmeyi yeğlerim. Bence savaş kisvesi altında öldürmenin, cinayetten farkı yoktur” (Albert Einstein).
“Eğer buraya bana yardıma geldinse evine dön, ama eğer bu mücadeleyi kendi mücadelenin bir parçası olarak görüyorsan birlikte bir şeyler yapabiliriz” (Aborijin Kadını)
“Beyazlara iyi davranın, insanlıklarını yeniden bulmak için size ihtiyaçları var” (Desmond Tutu).
“Yalan evrenselleştiği zaman, hakikati söylemek devrimci bir eylemdir” (George Orwell)
“Fark yaratmayacak kadar küçük olduğunuzu sanıyorsanız, sivrisinekli bir odada uyumayı deneyin” (Dalay Lama).
“Önce sizi görmezden gelirler. Sonra size gülerler. Sonra sizinle mücadele ederler. Sonra kazanırsınız” Mahatma Gandhi).
“Yoksullara yemek verdiğimde bana aziz diyorlar. Yoksulların neden yemeği yok diye sorduğumda ise komünist diyorlar.” (Rahip Dom Helder Camara).
Madımak 93
İstiklal Caddesi'nde bir arkadaşımla yürüyorum, küratör sanatçı dost Halil Altındere'yle karşılaştım. Sohbet ettik. Zamanın varsa “Karşı Sanat"ta bir çalışmamız var, görmeni isterim, dedi. Hayhay deyip takıldım Halil’in peşine. Gördüm ki “Gerçekçi Ol, İmkansızı İste” sözü sadece içimizi, devrimci yanımızı okşayan bir söz değilmiş meğer. Ete kemiğe bürünmüş, bir sergide. Bir elbise, yanına yaklaşıncaya kadar, hatta dokununcaya kadar bildiğiniz diğer takım elbiseler gibi bir elbise sanıyorsunuz. Oysa öyle değil; adı “Madımak 93”.
2000 dereceden daha fazla ısıya dayanıklı yanmaz bir elbise. Kimler için mi? Halil’in kelamıyla, gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyen, bağışlamayan aydınlar için. “Sana da bir takım sipariş verelim mi, abi” dedi Halil. Şimdilik kalsın, ihtiyaç olursa haberdar ederim, dedim. Sonra çıktık Karşı Sanat’ın İstiklal'e nazır balkonuna, tutuşturdu elime mikrofonu “Ne istersen söyle, bu da bu serginin işi” dedi. “Hey! Orada mısınız!” dedim. Kimileri döndü ve sadece bakıp tekrar yoluna revan oldu…
İşte, Alternatif Ajanda Metis 2008 Ajandası “Yaratıcı Direniş”te o da var; hem de bugünlerde çokça tanık olduğumuz “toplumsal linç” histerilerine karşı korunaklı kıyafet, “Parkalinç”le.
Siz siz olun 2008’e bir adet (belki de birini arşivinizde hiç kullanmadan saklamak üzere iki adet) Metis Ajandası ile merhaba deyin. Pişman olmayacaksınız benden söylemesi… (ŞD/TK)
* Ajanda 2008. Yaratıcı Direniş. Metis Yayınları. Aralık 2007. İstanbul. Hazırlayanlar: Emine Bora, Müge Gürsoy Sökmen, Başak Ertür. Kapak resmi: Banksy.