Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Abdi İpekçi, ölümünün 32. yılında Zincirlikuyu'daki mezarı başında ailesi, meslektaşları ve sevenlerince anılacak. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) yönetim ve üyelerinin katılacağı anma saat 11.00'de gerçekleştiriliyor.
24 Ocak 1993'te Ankara'da kendisi de öldürülen gazeteci yazar Uğur Mumcu, İpekçi'nin katledilmesinin ardından iktidarı kıyasıya eleştirdi.
"Ey hükümet, "karınca ezmez" hükümet, uyan artık! Bu aymazlıktan uyan artık. İstanbul'da kan kusan çetelerin hakkından gelemiyorsan onurunla çekil git. Senin iktidarında insanlar kurbanlık koyunlar gibi, birer birer öldürülüyor ve istihbarat örgütlerin tek satır rapor bile veremiyorsa, bu olaylardan sorumlu olan sensin! Ya çekil git, ya da görevini yap!"
"Hiç inkâr etmeyin! Milletvekili ve senatör olmanızda Abdi İpekçi gibi yazarların payı vardır. Ve bu insanlar, sizin iktidarınızda vurulup vurulup öldürülüyorlar. Haram olsun! Verilen oylar ve aldığınız aylık ve ödenekler de haram olsun sizlere!.."
Orhan Tüleylioğlu, "Neden öldürüldüler? Bu kan kurumaz" Kitabında Mumcu'nun Cumhuriyet gazetesinin 3 Şubat 1979 tarihli sayısında çıkan yazısına yer veriyor. İpekçi'nin anısına yazının tamamına yer veriyoruz:
ABDİ İPEKÇİ...
Kanlı katil çeteleri şimdi de Türk basınının seçkin bir yazarını, bir gazete yöneticisini hedef aldılar. Yaşamı boyunca, anayasal düzenin, düşünce özgürlüğünün ve demokrasinin savunuculuğunu yapmış olan Abdi İpekçi, kahpece kurulan bir tuzağa düşürülerek öldürülmüştür. Hepimizin ve hepinizin başı sağ olsun!
Abdi İpekçi, uygar bir gazeteci, aydın bir yazardı. Milliyet; İpekçi'nin yönetiminde Türkiye'nin en etkin ve en önemli gazetelerinden biri olmuş, "Durum" köşesi, düşünce özgürlüğünün yılmaz kalelerinden biri olarak saygıyla selamlanmıştır.
İpekçi, her türlü şiddet eylemine karşı bitmez tükenmez bir kavga vermiş, sonunda ne acı ki, evine dönerken vücuduna saplanan beş kurşunla can vermiştir.
Bunlar biliniyordu! Bugünlerde tanınmış bazı gazetecilerin öldürüleceği, kulaktan kulağa yayılmaktaydı. Birkaç ay önce, Milliyet Gazetesinin karikatüristi güler yüzlü dost. Bedri Koraman, bir silahlı saldırıdan rastlantı sonucu kurtulmuştu. Kanlı katil çetelerinin bir başka gazeteciye saldıracakları biliniyordu, seziliyordu ve duyuluyordu.
Ve olan oldu! İpekçi öldürüldü!..
Bir hükümet, iktidar koltuğunda "iktidar" olmasını bilmezse, sonuç bu olur! Bir hükümet, güvenlik örgütlerine sözünü geçiremezse, sonuç bu olur! Bir hükümet, olup bitenleri, kapalı tribün seyircisi gibi izlerse sonuç bu olur!
Bu hükümet, Trabzon'da can güvenlikleri kalmayan POL-DER üyesi polisleri açığa almakla uğraşsın. Çünkü başka işi yok, çünkü iktidara gelmesinin amaçlarından biri, ilerici polislere gözdağı vermektir!..
Ve MİT içinde bir tek taşı, şuradan şuraya oynatamayan bu hükümet, elbette İstanbul'daki bir kaç katil çetesinin üstesinden gelemeyecektir. Ve de sonuç bu olacaktır. Önce bilim adamları, cumhuriyet savcıları, sonra da Türk basınının yetiştirdiği en seçkin, en yetenekli ve en uygar yazarları, düşünce öz-gürlüğünün ve çok partili yaşamın diyetleri gibi, kanlı katil çetelerinin önüne sürülecektir.
Abdi İpekçi'nin ölüm haberini alınca, içim kan ağladı. Daha geçen cumartesi günü, İstanbul'da düzenlenen bir açık oturumda iş çevreleri önünde, beraberce düşünce özgürlüğünden söz ediyor; vergi adaletsizliğinden örnekler veriyorduk.
0 uygar gazeteci, o en yetkin gazete yöneticisi, kanlı kefenler içinde ilerici Türk basınının namusunu simgeliyor şimdi...
Ey hükümet, "karınca ezmez" hükümet, uyan artık! Bu aymazlıktan uyan artık. İstanbul'da kan kusan çetelerin hakkından gelemiyorsan onurunla çekil git. Senin iktidarında insanlar kurbanlık koyunlar gibi, birer birer öldürülüyor ve istihbarat örgütlerin tek satır rapor bile veremiyorsa, bu olaylardan sorumlu olan sensin! Ya çekil git, ya da görevini yap!
Ve ey CHP'li milletvekili ve senatörler! Size verilen oylar haram olsun! Çoğunuz, parlamentoya girdiğiniz günden beri, ön seçim hesaplarından başka ne yaptınız? Hiç... Ülkeyi bir kan denizine çeviren terörizme karşı çıkmanız gerekirken, küçük siyasal oyunların içinde büsbütün küçüldünüz. Hiç inkâr etmeyin! Milletvekili ve senatör olmanızda Abdi İpekçi gibi yazarların payı vardır. Ve bu insanlar, sizin iktidarınızda vurulup vurulup öldürülüyorlar. Haram olsun! Verilen oylar ve aldığınız aylık ve ödenekler de haram olsun sizlere!..
Ve ey okuyucular! Abdi İpekçi'yi her gün okuyan sevgili okuyucular! Onu, Türk basınının uygar yazarını, Türk basınının bu en yetkin yöneticisini son yolculuğunda yalnız bırakmayın.
Göz yaşlarınızı, göz yaşlarımızla birleştirin...
(Cumhuriyet, 3 Şubat 1979)