Bir süre önce Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu kendisine intikal eden bir güvenlik olayının doğru olup olmadığının tahkik edilmesini ve kamuoyuna doğru bilgi verilmesini istemişti.
Olay şuydu: Hakkâri bölgesinde Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) tarafından açılan ateş sonucu bir vatandaş ölmüş ve üç kişi de yaralanmıştı.
Bölgedeki görevliler ölenin ve yaralananların terörist olduklarını, onların ildeki yakınları ise ölen ve yaralananların sivil şahıslar olduğunu iddia etmişti.
Bu durumda hükümetin yapması gereken, şudur:
Olay mahallinde inceleme yaptırmak, ölen ve yaralanan kişilerin hüviyetlerini tespit etmek, geçmişleri hakkında bilgi toplamak ve mağdur oldukları iddia edilen kişilerin eylem anında ne yaptıklarını, silahlı olup olmadıklarını belirlemek ve kesin bir hükme vardıktan sonra hem soru sahibi milletvekilini hem de kamuoyunu bilgilendirmek üzere açıklama yapmak.
Oysa başta Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş olmak üzere, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı hiçbir araştırma yapmadan yerel idarecilerden aldıkları bilgileri doğru kabul ederek, olayın aydınlanmasını isteyen milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu terör yandaşı, vatan haini, bölücü, devlet düşmanı vb. ağır sözlerle tahkir ederek, suçlamış ve hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır.
Böyle bir davranışı devlet sorumluluğu ile bağdaştırmak mümkün değildir.
Roboski olayı hatıralardadır. SİHA ile benzer olayların vuku bulması ihtimal dışı değildir. Hiçbir araştırma yapmadan bir milletvekilini sorduğu bir soru nedeniyle, ağır ifadelerle suçlayarak bir güvenlik sorununu örtbas etmeye kalkışmak kabul edilemez bir davranıştır.
Milletin iradesiyle devleti yönetme görevini üstlenen Bakanlar layüsel değildir. Vatandaşı tehdit ederek ülke yönetilemez.
Menhus FETÖ çetesini bertaraf etmek amacıyla ilan edilen OHAL’den sonra bakanlık mevkiini işgal eden kimi zevat, olur olmaz nedenlerle vatandaşları tehdit etmeyi ya da onlara karşı hakaretamiz elfaz kullanmayı alışkanlık haline getirmiştir.
Unutmamak gerekir ki, korku salarak, tehdit ederek saygı kazanılmaz. Gerçek saygı gönülden gelen karşılıksız sevgi ve güveninin eseri olmalıdır.
Vatandaşta huzursuzluk ve çaresizlik yaratan güven bozucu tehditkâr davranışların bir an evvel terk edilmesinde büyük yarar olduğunu belirtmeyi bir vatandaşlık görevi sayıyorum. Ve milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na yapılan haksız muameleyi şiddetle kınıyorum. (TZE/EKN)