Kardeşlerim annemin ölüm haberini bana vermeye kıyamamış, yoğun bakımda ve durumunun iyi olmadığını söyleyebilmişlerdi sadece. İçimden bir şey kopmuştu ama konduramıyormuş insan, “Ölü sahibi kördür” diye boşuna dememiş sevgili atalarımız. Uçaktan indiğimde hastaneye değil de eve çağırdıklarında hislerim artık bana iyi şeyler söylememeye başlamıştı. Taksinin içerisinden, dışarıda ayazda bekleyen ağabeyimin kararmış yüzünü görünce yine de inanmamak için zorluyordum kendimi. Bana hiçbir şey demeden sarıldığında, dış kapıya konulan annemin o kahverengi ayakkabılarına gözüm ilişince bende film kopmuştu artık. Sonrası başınıza üşüşen bir sürü kadın, ağlamalar, yüzünüze dökülen sular, kolonyalar, okunan dualar, havada uçuşan boş teselliler.
Etrafıma bakınıp ölü de olsa bedenini aradım ama yoktu. Hastayken yattığı kanepe boştu. Nerede olduğunu sorduğumda gasilhaneye götürdüklerini söylediler. Ama neden götürmüşlerdi ki orası soğuktu, üşürdü.
Yatağında, huzurla ve üstelik uykudayken, acı çekmeden ölmesine rağmen sonrasında siz yıllarca bunun vicdan azabını yaşarken, Şırnak'ın Silopi ilçesinde 11 çocuklu Taybet İnan’ın cesedi 7 gün boyunca öldürüldüğü sokak ortasında bekledi. Çocukları yanına yaklaşamadı. Annemin ölümünden sonra hiçbir çocuğa bu acıyı yaşatmamak için evlat sahibi olmak istemezken, bir evlada yapılan nasıl büyük bir zulümdür bu. Anneniz, orada, sokak ortasında yatıyor ve siz ona karşı son görevinizi yerine getiremiyorsunuz. Ne ayağının altını öpebiliyor, ne vedalaşabiliyor, ne yıkayabiliyor, ne de defnedebiliyorsunuz. Tanrım bir evlat için ne büyük bir işkence.
11 çocuğu var Taybet’in o 11 yüreğin nasıl yanıp kavrulduğunu çok iyi biliyoruz. Ölümün dayanılmaz ağırlığı yetmez gibi bir de bu acı şerbeti içirdiler onlara. 7 gün.. Bir taziye bile en fazla 7 gün sürerken, acınız soğumaya başlarken, tam 7 gün o evlatlara o süreci yaşattınız.
Devlet yetkililerine seslenen Taybet’in oğlu Mehmet İnan, “Kendinizi benim yerime koyun. Annenizin cenazesi günlerce sokak ortasında beklese ne yaparsınız? İnsanda akıl diye bir şey kalmaz. Sizde hiç mi vicdan ve merhamet yok?” diye sormuş.
Hangi vicdan, hangi merhamet?
Bu nasıl lanetlenmiş bir halktır ki bunca acı ve zulüm bu insanlara reva görülüyor. Mehmet İnan haklı, insanda gerçekten akıl diye bir şey kalmıyor. Ya aklımızı yitirdik ya da toplum olarak cinnet ve ağrı eşiğimiz yükseldi ya da acıya karşı bağışıklık kazandık. Bu ülkede 57 yaşında, 11 çocuklu bir kadın terörist ilan edilerek öldürüldü. Kendini en güvende hissettiği yer olan annesinin kucağında beş aylık bebek öldürülüyor. Hedef gözeterek, nişan alınarak.. Aklımız hala yerinde mi? (BD/HK)