Çocuklar yoksulluk ve yoksunluk yüzünden; evdeki fiziksel-psikolojik-duygusal-sözel-cinsel şiddet yüzünden; okula gidemedikleri ya da okulda başarısız oldukları için; sevgisizlik, iletişim eksikliği, etkileşim yetersizliği ve sosyal destek sistemleri işlemediği için sokakta yaşıyor ya da çalış(tırıl)ıyor.
Çocuklar ana-babalarının eğitimsizliği ya da bakamayacakları kadar çocuk doğur(t)maları yüzünden sokakta yaşıyor ya da çalış(tırıl)ıyor. Çocuklar aile bütçesine katkıda bulunması için yaşına uygun olmayan ruhsal ve fiziksel sağlığını tehlikeye sokan işlerde, uyuşturucu ve uçucu madde kullanılan işlerde çalış(tırıl)mak için sokağa itiliyor.
Çocuklar korunma beklentisi duyduğu yetişkinlere ilişkin güvenini kaybettiği; yetişkin birinin yol göstericiliğinden uzak kaldığı; sokağın ikramı olan sınırsız ve sorumsuz özgürlüğün tadını aldığı; akranları orada olduğu; tüm tehlikelerine rağmen cazip olduğu için sokakta.
Dünyanın her yerinde sokaklar çocukla; çocuklar sokakla; sokaklar sorunla dolu. İşte bu yüzden sokakta yaşayan ya da çalış(tırıl)an çocuklar korumasız, her türlü sosyal destekten yoksun, şiddetin envai türüne açık, çok yönlü risk altında.
Sokakta yaşayan ya da çalış(tırıl)an çocuklar için dünyanın her yerinde bir “şey”ler yapılıyor. Nedir bu ‘şey”ler? Mesela giyim, sağlık, eğitim, barınma, beslenme gibi gereksinimleri gideriliyor; madde bağımlısı olanlar tedavi ettiriliyor. Çocukları çok yönlü iyileştirmeye tabi tutmadaki amaç ne? Elbette yeniden toplumla bütünleşmelerini sağlamak. Çocukları sokaktan almak için yapılan/yapılacak çok yönlü çalışmalar salt çocukla sınırlı olamaz; aile ve toplum ayağıyla da çalışmak zorunlu. Konu uluslar arası hassasiyet taşıyor; ILO ve UNICEF; çocukların sokakta çalıştırılması, dilendirilmesi ve çocuk işçiliği konusunda toplumsal farkındalık, duyarlılık ve bilinç ağırlıklı çalışmalar yapıyor.
Her sosyal sorun gibi sokakta yaşayan ve çalış(tırıl)an çocuklar sorunu çok boyutlu. Bu boyutların her birine ilişkin yapılacak çalışmalar her türlü çalışma değerli.
İşte insanın içini karartan haberlere maruz kaldığımız günümüzde insanın içini ısıtan bir haber; hem de sokakta yaşayan ve çalış(tırıl)an çocuklara ilişkin insanın içini ışıtan bir haber (özetle).
Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’nin Fatehpuri semtinde ‘Butterflies’ (Kelebekler) adlı çocuk hakları örgütü; sokakta çalışan/yaşayan çocuklar için “Khazana: Çocuk Kalkınma Bankası”nı kurmuş. Çocuklara eğitim, barınma, geçim desteği sunan örgütün koordinatörü Sabnavis; “Çocukların kimisinin parasını kaybettiği, kimisinin parasını çarçur ettiğini gözleyince örgüt olarak onlar için banka kurma projesini geliştirdik”, diyor.
9-18 yaş arasındaki çocukların üye olduğu bankada ‘kural koyma, karar verme yetkisi de onlarda. Yetişkinlerin gerekirse ‘lojistik’ destek verdiği çocuklar; bankaya yüzde 3.5 faizle 1 Pound (2.5 TL.) bile yatırılabiliyor. Banka haftanın 7 günü açık. Çocuklar gereksinimi olduğunda bankadaki paralarını çekebiliyor.
Evden kaçıp sokaklarda çay satmaya başlayan ve tanıştığı Butterflies gönüllülerinden projeyi öğrenen Sonu şimdi 13 yaşında hem banka müdürü hem de öğrenci. Garda su satan ve banka üyesi olan 14 yaşındaki Sheru, “Kazandığımı hesabımda biriktiriyorum; Bir gün fotoğraf makinesi alabilme umuduyla. Çünkü büyüyünce fotoğrafçı olmak istiyorum”, diyor.
* * *
Dünyanın her yerinde –elbette Hindistan ve Türkiye de dahil- sokaklar çocukla; çocuklar sokakla; sokaklar sorunla dolu demiştik ya. Dünyanın her yerinde –elbette Hindistan ve Türkiye de dahil- sokakta yaşayan ya da çalış(tırıl)an çocuklar için bir “şey”ler yapılıyor demiştik ya.
Hindistan’da, bir çocuk hakları örgütünün gönülden desteğiyle kurulan “Çocuk Kalkınma Bankası” projesi gerçekten iç ısıtıcı ve iç ışıtıcı bir “şey”. Genel müdür “Sonu” ve üye “Sheru’lar”ın da değerlendirdiği bir fırsat bu.
Hindistan sokaklarındaki Sonu ve Sherular; Türkiye’deki Suat ve Suna’lar ve dünyanın diğer yerlerindeki sokaktaki çocukların kalkınması için yapılacak çok şey var. Şair diyor ki: "Doktorlar farkında değil / kangren oluyor kentlerimiz / sokağa çıkamazsınız / caddelerde son model arabalarınız yarışamaz bizimle / çoğalır sokak çocukluğu / suskunluğuma bakma / mendille sarılmayan hep kanayan / yarayım ben/ bulaşıcı / doktorlar farkında değil / adı konulmamış bir şehir hastalığı / bizimkisi / babamın işsizliği, anamın hastalığı / bir de /dayak ve şiddet besler beni / ve arabesk düşlerle çoğalırım sokağa / doktorlar farkında değil / adı konulmamış bir şehir hastalığı / bizimkisi // “
Evet herkesin bir yerinden tutup yapabileceği çok şey var; bu adı konulmamış şehir hastalığına ilişkin. (ŞD/HK)
* Şadiye Dönümcü, sosyal hizmet uzmanı.
** Cengiz Kaplan’ın "Sokaktan Gelen Mektup" adlı şiir kitabındaki “Farkında Değil” şiirinden.