Ne zaman tutuklu gazeteciler sorunu gündeme gelse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet sözcüleri yaptıkları açıklamalarda hiçbir sınır tanımıyorlar.
Onlar için yalan, çarpıtma, demagoji... Her şey mübah!
Zira bütün bunlarla gerçekleri karartıp öldürebileceklerini düşünüyorlar.
Erdoğan ve hükümet sözcüleri tutsak gazeteci sayısını az göstermek için ellerinden geleni yaptı, yapıyor!
Önce tutsak gazetecilerin cinayetten tutun, hırsızlık, evrakta sahtecilik, cinsel taciz ve tecavüz ile terör suçlarından tutuklu olduğunu iddia ettiler.
Bu iddia ve saldırılarına yarattıkları basın, gazeteci ve köşe yazarları da büyük destek verdi, veriyor!
Bu yetmemiş olacak ki Erdoğan bu defa bizlerin yanı sıra, bugüne dek tutuklu gazetecileri sahiplenen, bu sorunu gündemleştiren ve hükümetin anti demokratik, faşizan yasaları Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu'nu (TCK) teşhir eden Türkiye Gazeteciler Sendikası'nı (TGS) açıktan hedef tahtasına oturttu.
''Türkiye'de bir sendika, çok uzun süredir, hem ülke içinde, hem yurtdışında kara bir propaganda yürütüyor. Bu sendika, Türkiye;de gazetecilerin keyfi olarak tutuklandığı iddiasını yayarak, Türkiyenin imajını zedelemek, Türkiye'yi karalamak için çok yoğun bir gayret sarfediyor.''
Benzer bir açıklamayı geçen yıl Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yapmıştı.
Ancak Erdoğan'ın daha cepheden ve saldırgan bir açıklaması ile Anadolu Ajansı'nda çalışanlara yönelik sendikadan istifa etmeleri için dayatmaların yapılması...
Sürgün, tehdit, uygunsuz savunma istenmesi...
Yeni personelin sendikaya üye olmalarının engellenmesi.
TGS yönetici ve temsilcilerinin işyerinde duyuruları dağıtmalarını, üyelerle görüşme gibi yasal sendika işyerinde duyuruları dağıtmalarını, üyelerle görüşme gibi yasal sendikal faaliyetlerinin engellenmesi; sendikaya ve üyelerine yönelik saldırıların artması kesinlikle bir tesadüf değil!
Bütün bu saldırı ve uygulamalar Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükümeti'nin kendilerinden olmayanlara karşı tahammülsüzlüklerini ve sınır tanımazlıklarını gösteren çarpıcı bir örnektir!
TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi'nin bütün bu sendikasızlaştırma ve baskılarına dikkat çekmek için Anadolu Ajansı'nın önünde başlattığı açlık grevini desteklemek, saldırıların hedefinde olan sendikayı sahiplenmek, basın özgürlüğünden yana olan kişi ve kurumların görevi olmalıdır!
Erdoğan bu açıklamasıyla, TGS'nin biz tutuklu gazetecilerle ilgili kamuoyuna sunduğu gerçekleri yalanlayarak sendikayı itibarsızlaştırmayı hedefliyor.
Ancak gerçeklerine Erdoğan ne de sözcüleri karartabilir.
Erdoğan bu defa tutuklu gazetecilerden altısının sarı basın kartı sahibi olduğu söyleyerek; tutuklu gazeteci sayısının kendilerine göre altı olduğunu iddia etti!
Erdoğan'ın bu açıklamasına kadar gazeteci olmanın kıstasının sarı basın kartı sahibi olmak demek olduğunu duymamıştık bilmiyorduk!
Onun bu konuşmasında bakılacak olursa; Erdoğan'ın da Basın Yayın yüksekokulundan ya da herhangi bir üniversitenin gazetecilik bölümünden mezun olan gazetecilerin de sarı basın kartı sahibi olmadıklarını bilmediği sonucu çıkıyor!
Bugün medya tekellerinde çalışan meslektaşlarımız da dâhil olmak üzere tüm basın yayın kuruluşlarında gazetecilik yapanlar arasında bir istatistik çıkarılsa; ezici çoğunluğun sarı basın kartına sahip olacakları gerçeği açığa çıkar.
Hazır böyle bir araştırmadan söz etmişken sarı basın kartı sahiplerinin de ne kadarının gerçekten gazetecilik yapıp yapmadıklarına bakılırsa; bir başka gerçek daha açığa çıkarılmış olur.
Erdoğan'ın çok ucuz bir yönteme sarılarak TGS'yi karalamak amacıyla, böylesine bir çarpıtmadan medet umması; tutuklu gazeteciler sorununda hükümetin içine düştüğü acizliği gösteriyor...
Bugüne kadar ne TGS bizimle ilgili hazırladığı listelerde sarı basın kartı sahibi olduğumuzu iddia etti ne de biz tutsak gazeteciler olarak böyle bir iddiada bulunduk!
Ayrıca herkes bilir ki; gazeteci olmak ve bu işi yapmak için sarı basın kartı gerekmez!
Çalıştığınız kurumun vereceği tanıtım kartı yeterlidir.
Başbakan Erdoğan'ın böylesine ucuz bir çarpıtmaya sarılarak bizlerin gazeteci olmadığımızı kanıtlamaya çalışması demagojinin yanı sıra, abesle iştigaldir!
Erdoğan ve Adalet Bakanlığı el ele vererek bizlerin terörist olduğumuz iddia ve yalanını güçlendirmek için, kimlerin hangi yasadışı örgütle bağlantılı olarak yargılandığını açıklıyor.
Ancak, bugüne kadar Erdoğan ve hükümet sözcüklerince "terörist" ilan edilen bizler, bizimle dayanışma içerisinde olan meslek örgütleri olarak, ne yargılandığımız dava dosyalarını ne de iddialarını inkâr edip, gizledik.
Aksine her fırsatta bas bas bağırdık, bağırıyoruz.
AKP Hükümeti'nin polisi kendi laboratuvarlarında imal ettikleri kâğıt parçalarıyla özgür basın çalışanlarını gözaltına alıyor.
Polisin hazırladığı fezlekelere dayanarak, üstelik avukatlarımıza bile neden gözaltına alındığımız bilgisini vermeden tutuklanıyoruz.
Yine bu fezlekelere dayanarak savcılar aylar sonra iddianameleri hazırlıyorlar ve bizleri yasadışı örgüt yöneticisi, üyesi, yasadışı örgüt adına suç işleyen kişiler olarak terörist ilan ediyorlar!
Sonrada özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde (ACM) yargılanıyoruz!
Durum bu!
Şimdi varsın Başbakan Erdoğan ve hükümet sözcüleri tutuklu gazetecilerin sayısını az göstermeye çalışsın!
Demagojilere sarılarak, gerçekleri karartarak, bizleri terörist ilan etsin!
Biz tutsak gazetecileri sahiplenip, gerçekleri kamuoyuna ulaştırdığı için kendisine bağlı Anadolu Ajansı üzerinden TGS'ye saldırılarını artırsınlar!
Bütün bunların gücü gerçekleri öldürmeye yetmez!
Sadece AKP Hükümeti'nin baskıcı faşist yüzünü sergilemeye yeter!
Bu yazıyı dün yazmıştım.
Bugün Pozantı Hapishanesi'ndeki çocuklara yönelik şiddet, cinsel istismar, tecavüz haberlerini yapan DİHA muhabiri Özlem Ağuş'un tutuklandığını öğrendim! Hapishanedeki sayımız 109 oldu!
D-6 Koğuşu sakinlerinden sevgili Hatice'nin 23 Şubat' ta cezasını bitirdiği halde tahliye edilmemesinin öyküsü paylaşmıştım.
İnfaz Hâkimliği'ne disiplin cezası yürürlükte olmadığı halde hapishane yönetiminin aldığı kararla tahliye edilmesine dair yaptığı itiraza lehte çıktı.
Ve Cuma akşamüzeri Hatice Şahin'i sokaklara gönderdik! (FE/HK)
* Füsun Erdoğan, Kandıra 2 Nolu T Tipi Hapishane