Fotoğraf: Pinterest
Büyük hayalleriniz vardır, olmasa bile; herkesin bir hayali vardır.
Hayallerin zamanı olmaz, bir gün gerçekleşmesi beklenendir.
Bir yıl bitmiş, bir sene başlamıştır. Biri dün, biri bugün!
Şimdi tam zamanıdır geçmişin ve tam zamanıdır geleceğin.
Dönüp baktığınızda nasıl geçmiş dün yaşananlar, nasıl katlanmışız bunca acıya.
Şaşırmamak elde değil!
Kimler neden yapar bunca kötülükleri? Nasıl usanmazlar sürekli kötü olmaktan?
Gücün egemenleri kimlerse onlar…
Onlar bu seneyi bizim yüzümüzden huzursuz geçirmelidir.
Olanların ve kötülüklerin faillerini aramak mıdır uğraşımız?
Yoksa yaşamı büyük hayallerle donatmak mıdır?
İnadına şimdi; bugün herkesin büyük hayalleri olmalıdır.
Mücadeleyi güçlendirmenin tam vaktidir.
“Nerede kalmıştık?”
Diyerek her tür hapislik bittiğinde, her yasakla baş ettiğimizde, hiçbir şey olmamış gibi kaldığımız yerden devam etmektir, yeniden “nerede kalmıştık” diyebilmektir; onları en çok huzursuz eden!
Kötülere verilecek en iyi rahatsızlık sizi cezalandırdıklarını zannetmeleridir!
Büyük hayallerimizin varlığına bile öfkelenirler.
Olsun, her zaman “nerede kalmıştık” diyerek kaldığımız yerden başlamalıyız.
Kötülükleri bu topraklarda yaşayanlara reva görenleri varlığımızla kızdırmalıyız.
Öfkelenmeliyiz, akıllıca ve örgütlü olarak!
Onlar daha çok bize ve yaptıklarımıza öfkeleneceklerdir, hem de bizden daha çok…
Daha çok kötülük, daha çok hapishane, daha çok ceza, daha çok hak ihlali ve daha çok eza edeceklerdir büyük hayalleri olanlara…Her kimsen, elinden geleni ardına koma...
Bu sene kötülerin hepsine eskisinden daha çok rahatsızlıklar dilerim!
Onların hayalleri yoktur, istekleri çoktur. Kendileri için her şey satılıktır.
Sahip oldukları hariç, her şeyi ve herkesi satarlar.
Alçaklıkla, ahmaklık bu kadar mı yakışır!
Yaşamımız; bizim hak ve özgürlüklerimizdir, korumalıyız.
Haklarımıza göz dikenleri bilmeliyiz, akılda tutmalıyız.
Rahatsız olmalılar…
Üç kuruşu çok görenler, varidatlarını çoğaltmak için herkesi sömürürler.
Yoksulluğumuz gücümüzdür; bir lokma ekmek için verilen mücadeledir mutluluğumuz. Yoksullukta bile mutlu olanlar varsa eğer; bu onları sinirlendirir.
Gücümüzü; yoksulluktan kurtulma özgürlüğümüz için dün nasıl kullandıysak; köprüleri açtıran, yolları kapatanlara karşı mücadeleden öğrendiklerimiz sayesindedir bugün daha güçlü olmamız.
Adalet, barış, silahsızlanma, hukukun üstünlüğü, insan hakları mı dediniz?
En çok kızdıkları bu dediklerinizdir. Çok rahatsız olurlar! Sövmeleri, hiddetlenmeleri, nefret söylemleri bundandır. Hak isteyen herkese küfrederler, darağaçları en çok sevdikleri ağaçtır. İnşaat deyince hapishane yapmak, yol deyince orman kesmek, kadın deyince cinayet işlemek akıllarına gelir.
Çok zorlanırlarsa; söz söyleyeni, yazı yazanı, düşüneni, siyasetçileri, gazetecileri, muhalifleri, haberleri tutuklarlar. Düşünceleriniz suçludur, niyetinizin ne olduğunu siz bilmezsiniz onlar bilirler, onlar yorumlar ve sizi cezalandırırlar. Her şey kanuna uygundur, değilse kanun değiştirilir. Böylece uygunluk sağlandıktan sonra olanlar hukuka aykırı olsa bile artık düzene uygundur, bu yeterlidir.
Adalet isteyin, gerçekleşir hayal değildir, tıpkı üzüm tanelerinden yaptığınız şarap gibi…
Hukuk deyin, hak deyin, yaptıkları her kötülüğü suratlarına vurun, öfkelensinler…
Rahatsız edelim varlığımızla, onurumuzla, inançlarımızla. Rahatsız olsunlar!
Ne yaparlarsa kendi zavallılıklarının resmidir, beş para etmez.
Ama bizler şairin dediği gibi; mutluluğun resmini yapabilir misin diye soranlarız…
Vermedikleri adaleti, yasakladıkları hukuku, hukukun üstünlüğünü yaratmak çok yakışır bizler gibi hayalleri bir gün gerçekleşecek olanlara!
Büyük hayaliniz olmasa bile; hayal edin!
Kimler; bir gün kendi kötülüklerinden bile mağdur olup adalet isterlerse onların bu günlerini görebilmek, zavallılıklarına tanık olmak için hepsine bu sene, rahatsızlıklar diliyorum.
Kimler; herkesi düşman sayıyor, hepimizi suçlu ilan ediyor ve kendilerinden olmayanları ötelemekten başka bir şey bilmiyorlarsa; onların hepsine rahatsızlıklar dilerim.
Kimler; başkalarını yoksul, işsiz ve ekmeksiz bırakmak, işten atmak karşılığında düzen kurmuşsa, bu düzene uygun yaşamayı ve susmayı seçmişse onlar rahatsız olsunlar isterim.
Kimler; başımıza gardiyan olmaya koşmuşsa, sahibinin sesi olmak için birbirini yemişse onları asla affetmeyeceğimizi bilmeli ve rahatsız olmalılar.
Kapolara layık olduğu muamele yapılır. Sahibinin sesi olmak kendi seçimleridir zavallıların!
Kimlerdir sahibinin sesi olanlar?
Bağımsız ve tarafsız olanlar mı? Düzenin değirmen sahiplerine dökme su taşıyanlar mı?
Kimler; bağımsız ve tarafsız olmadıklarını bildikleri halde kendilerini bağımsız ve tarafsız ve hatta ilerici demokrat gösteriyorsa…
Söylediği gibi düşünmüyor, yaşamıyor, lakin insan haklarına inanıyor gibi gözüküyorsa…
Gerçekleri gizleyenlerdir, susanlardır…
Kimler ahmaklıklarıyla alçaklıklarını bir tutup başkalarının hayatları üzerine basa basa yükselme vaat edenlerle iş birliği yapmayı gözünü kırpmadan kabul etmişse; onlardır bu düzene uygun kafalar ve suça ortak olanlar!
Kimler; bildiklerimizden rahatsız oluyorlarsa, bu düzenin icracılarıdırlar.
En yüksek dereceli pay dağıtıcılarının dağıttığı payları kapmakla yükseldiğini sananlar, yükseltildikleri en yükseklerden düştüklerinde paramparça olacaklarını bilenlerdir.
Buna rağmen pay kapmaya doymayan açlardır, doymak bilmezler!
Onlar insan özgürlüklerini ve haklarını hiçe sayanlardır.
Kimlerse insan hak ve özgürlüklerini ihlal edenler hepsine rahatsızlıklar dilerim!
Özgürlüklere ve insan haklarına düşman olanlara rahatsızlıklar dilerim!
Sürekli rahatsız olacaklara inat, dayanışma içinde örgütlülüğümüzdür, mücadelemizdir dünden daha çok ihtiyacımız olan ve her ne olursa olsun hayal değildir!
Bizler inandığımız doğrularla herkesin hakkı olan insan haklarını, insan onurunu korumanın, onurumuz olduğunu bilenleriz.
Kendi kendimize, hakkı olan herkese, iyi insanlara, düşündüğü gibi yaşamak isteyen, küçük büyük hayalleri olan hepimize, iyi seneler olsun. (Fİ/RT)