* Fotoğraf: Canva / vencavolrab
Bir öte evren düşünün, paranın ve gücün olmadığı...
İstediğiniz yere gidip istediğiniz yemeği, tatlıyı, içeceği sipariş ediyorsunuz ve hiçbir para ödemeden, elinizi kolunuzu sallaya sallaya mekândan çıkış yapıyorsunuz. Kimse de arkanızdan bağırmıyor "hooop kardeş hesabı unuttun" diye...
Cebinizde ne kadar paranın olduğu, banka hesaplarınızın bakiyesi, kredi kartlarınızın limiti kimsenin umurunda değil.
Çünkü hiçbir yerde geçmiyor. E işe yaramayınca cebinizde para da yok, banka hesaplarınız yok, kredi kartlarınız yok, hatta -varsa hâlâ bunu yapan- yastık altında altınlarınız bile yok.
Oturduğunuz eve her ay kira ödemeniz gerekmiyor, elektrik, doğalgaz bilmem ne faturasını dert etmenize hiç gerek yok (bu dünyada ha'bire faturalarına zam gelenler düşünsün).
Hiçbir ücret ödemeden sahip olduğunuz bir arabanız var ve arabanızı ihtiyaç duyduğunuz her an full'leyebiliyorsunuz (bu dünyada her gece akaryakıta zam gelmesi hiç umurunuzda değil).
Yaptığınız seyahatler, uçak biletleriniz, kaldığınız oteller hepsi ama hepsi ücretsiz. Mağaza gezerken kıyafetten önce etiketine bakma derdi yok, ne alırsanız alın ücretsiz. Market alışverişleriniz ve başka her neyin alışını verişini yapıyorsanız hepsi ama hepsi beleş!
Bir işiniz var -e tabi iş var, bunca konforun içinde bir zahmet az çalışın- işyerinize istediğiniz saatte gidiyorsunuz, gitmek istemezseniz de gitmiyorsunuz. Zaten istediğiniz işi yapıyorsunuz da - ola ki zamanla sıkıldınız, hemen istediğiniz işe geçiş yapabiliyorsunuz. İş yerinizde patron yok, hiyerarşi yok, deneyim-tecrübe vs. vs. ayrımı yok! Herkes eşit şartlarda, eşit koşullarda çalışıyor. (İnanır mısınız kadınlar bile :) ) Pozisyonlar yok, statüler yok, iş bölümü var. Herkes işin anladığı kısmını yapıyor.
E tabi maaşın da olmadığını anlamışsınızdır. Nasılsa paranız burada geçmiyor ya... Ama işinizin bir karşılığı var tabi. Çalışarak öteki evrende kalma sürenizi uzatabiliyorsunuz. Vizenizi uzatmak gibi düşünün...
Kısacası, bu dünyadaki parayla ilgili tüm sistemin çöktüğünü ve paranın tedavülden kalktığını düşünün...
Oh be, hepimiz bir rahatladık mı?
***
Bu dünyanın içinden geçen, altını üstüne getiren, iliğimizi kurutan diğer bir unsur olan güç de öteki evrende yok! Kesin bilgi mi? Kesin bilgi arkadaşlar, güç ve güçle ilişkili hiçbir şeye öteki evrende yer yok!
Yönetenler yok, bakanlar yok, siyasi partiler yok, yasama-yürütme-yargı sistemi yok (bir dakika ya, o zaten bu dünyada da yok, yani var da yok).
Öyle ben şunun oğluyum, bunun yeğeniyim, benim dayım bilmem kim, beni de şuraya bakan yapın, ben de bilmem nerenin sahibi olayım vs. vs. yok. Kimsenin umurunda değil kardeşim sizin bu dünyada kimin neyi olduğunuz. Bu dünyada olan, bu dünyada kalır...
Güce denk gelen mülk sahipliği yok, makamlar, mevkiler yok.
Aşiretmiş, köklü bir aileymiş, bilmem şehzade torunuymuş yok kardeşim etiketleriniz okunmuyor burada. Hiyerarşinin en küçük yapı taşı olan aile kurumu yok (Bu dünyada her şeyi 'aile ve toplum yapısı bozuluyor' diye yasaklayanlar düşünsün).
E tabi bununla bağlantılı olarak evlilik diye bir şey de yok. Siz dünyalılar, istediğiniz kadar evlilik için yanıp tutuşun, düğünde takılacak altınları düşünün, öteki dünyada böyle çağdışı bir etkinliğe yer yok.
Gücün olmadığı yerde sömürü-eşitsizlik-adaletsizlik de olmaz değil mi?
Güç kaybetme korkusuyla yalana, dolana, sahtekârlığa da batmaz kimse herhalde...
E daha ne olsun, hepimizin hayalindeki düzen, değil mi?
Düşünün ki sosyalistler de buna benzer bir düzen vaat ettiler, başaramadılar. Komünistler "durun siz, bizde o iş, biz hallederiz" dediler onlar da ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Kapitalizmin yanılgısından bahsetmiyorum bile...
Neden mi başaramadılar çünkü hepsinin merkezinde -adı değişse de- bir güç vardı. Birinde devlet, birinde toplum, birinde birey...
Ama rahat olun beyler, bu evrende güç yok!
Nasıl güzel değil mi? Sizin de canınız çekti mi?
Çekmez mi? Valla ölülerinize basa basa koşarsınız böyle bir evrene...
Ama tabi herkesin yaşamayı hak ettiği bir evren değil orası. Belli şartlar ve koşullar var. Bu koşulları sağlayabilirseniz, evrene giriş vizeniz elinizde!
Hemen surat ekşitmeyin yahu! Öyle atla deve değil...
Mesela şiddete eğilimli kişiler öteki evrende yaşama hakkını sittin sene elde edemezler... Öyle kırıp dökenler, sağa sola savuranlar, asarımlar keserimler, bağır çağır konuşanlar yok kardeşim; kusura bakmayın, size vize falan yok. İsterseniz öteki evrenden biriyle evlilik yapın yine de çıkmaz o vize. Gerçi zaten öteki evrende evlilik de yok :)
Tahammülsüz, hoşgörüsüz, dengesiz, saygısız, sevgisiz kimseye vize yok!
Çok yiyenler, çok içenler, çok uyuyanlar, her şeyi çok yaparak suyunu çıkaranlar, size de vize yok!
Kendisini bir şey sanarak dünyanın bir tek kendisi için döndüğüne inananlar, insana, hayvana, doğaya her türlü canlıya zarar verenler, insanı bu dünyanın merkezinde ve her şeyin üstünde sananlar; size de giriş izni yok!
Bir yerlerinden uydurma ideolojileri-düşünceleri insanlara pompalayanlar, her gücü elde edenin kendisine göre revize ettiği yaşam biçimini dayatanlar, sistemi kendi keyfine göre evirip çevirip düzen diye yutturanlar; siz bu dünyada kalmaya devam kardeşim!
İtlik-serserilik-hergelelik peşinde koşanlar -bazen çok güzel oluyor biliyorum ama- kusura bakmayın kardeşler sizi de almıyorlar. Bakın bu kısmına ben de şaşırdım. :)
Tembel, elinden bir halt gelmez, ne kendine ne başkasına bir faydası dokunmaz, işe yaramazlar sizi de almazlar bence (E ama siz de bir silkelenin be kardeşim).
Hasetlik, kıskançlık, hinlik, fitne-fücur peşinde koşanların hiç şansı yok!
Neyse işte yoruldum, bu böyle devam eder.
...
Kalan boşlukları yukarıdakilere uygun şekilde siz doldurursunuz artık...
Her yere sigara izmariti atanlar sizi de unutmadım.
Gerçi sizin bu dünyada bile yeriniz yok... (YÖ/SD)