Komşu Komşu Huu!
Önce eziyet, sonra adalet.
Neden?
Sonra gelse de adalet; yeniden neden eziyettir?
Cezaevinde alınan en sevinçli haber; “tahliyeniz geldi” cümlesidir. Eziyeti hatırlatır!
Haklılığınızın yargı kararıyla kanıtlanmış olması… Ne sevinç ama!
Ne acıdır… Mahkemelerden birisi nihayet baştan belli olan haklılığınıza karar verdiğinde neyin sevinci, neyin hüznüdür acaba yaşadıklarınız!
Anayasa Mahkemesi kararı dahil yargı kararları ortada durup duruyor.
Milletvekili Sincan Cezaevinde mahpus iken; önce eziyet sonra adalet.
Eziyetsiz adalet var mı? Olmaz mı? Bal gibi olur ama varsa….
Dava dosyasının tam ortasında olan ve yargılanan bir “kişi” olduğunuzu düşünün.
Adil yargılanmak istiyorsunuz. Hakkınızda adaletli bir karar verilmesini bekliyorsunuz. Acaba kaç yargıç dosyaya baktı? Say sayabilirsen… Kaç yargıç vicdani kanaat getirmek için vicdanına başvurdu acaba? Kaçı mahkûmiyet, kaçı beraat dedi?
Eziyet suçtur, çektirenler suçludur. Eziyet çektirenlerin bir cezası olmalı mıdır? Bu ceza kamuoyu vicdanında mahkûm olmak değildir.
Hangi vicdan? Hangi hukuk?
Hangi hukukun uydurduğu vicdandır ki; sürekli kanayan yaradan beter…
Olmayan hukukun vicdanı var mı? Hukukun üstünlüğünün bilerek ve isteyerek kaldırıldığı bir düzen içinde bir dirhem adalet, çekilmiş bütün acıları dindirebilir mi?
Önce eziyet sonra adalet.
Önce eziyet şarttır bu düzende ve sonra bir gün adaletin sırası gelir elbet…
Birbirinden kötü örnekler, birbiriyle yarışan eziyetler ve sonra gelsin adalet…
HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, 2016 yılında sosyal medya paylaşımı nedeniyle Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 21 Şubat 2018'de "örgüt propagandası” yapmak suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edilmiş ve cezası Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanmıştı. 2 Nisan 2021 tarihinden beri Sincan Cezaevinde…
Milletvekilinin Anayasa Mahkemesine yaptığı Bireysel Başvurusu kabul edilebilir bulundu. Mahkeme başvurucunun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle "terör örgütünün propagandasını yapma" suçundan cezalandırılmasını Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan "ifade özgürlüğünün ihlali" olduğuna karar verdi.
Diğer yandan dokunulmazlık hakkını kazanmış bir milletvekili olmasına rağmen yargılamaya devam edilmesinin Anayasa'nın 67. maddesinde "güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkının ihlali olduğuna hükmetti.
Önce eziyet, sonra adalet…
Sadece yargıda mı önce eziyet sonra adalet?
Yargıtay MİT TIR'ları davasında Enis Berberoğlu'nun aldığı 5 yıl 10 aylık hapis cezasını onamıştı. TBMM’de 4 Haziran 2020’de CHP’li Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine karar vermişti.
Berberoğlu sadece seçilme hakkı ve ifade özgürlüğü nedeniyle Anayasa Mahkemesine iki kez bireysel başvuruda bulundu. AYM hak ihlali kararı verdi, Mahkeme karara uymadı.
Yeniden AYM’ye başvuru yapan E. Berberoğlu hakkındaki ikinci AYM kararından sonra İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi “yeniden yargılama ve infazın durdurulması’ kararı verdi ve 11.02.2021’de Berberoğlu yeniden milletvekili olmaya hak kazandı.
AYM, Enis Berberoğlu hakkındaki ikinci hak ihlali kararında “Anayasa Mahkemesi’nin Kadri Enis Berberoğlu kararı ve kararda tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve bahsi geçen ihlal kararının gereğinin yerine getirilmesi yalnızca ilgili derece mahkemelerinin değil, ilgileri olduğu ölçüde başta TBMM olmak üzere kamu gücünü kullanan diğer organların da görevidir” cümlesi yer alıyordu.
Onca eziyete rağmen hak ihlallerini gerçekleştiren kamu gücünü kullanan kim varsa hak ihlalini ortadan kaldırmakla görevlidir. Anayasa Mahkemesi, Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki kararını bilgi için TBMM’ye, Adalet Bakanlığına, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na ayrıca göndermişti.
Hatta bunun üzerine kararın TBMM’ye gönderilmesi nedeniyle hangi somut neticenin elde edilmek istendiği ve TBMM’den ne beklediğine açıklık getirmesini ve kararın düzeltilmesini isteyen TBMM Başkanı Anayasa Mahkemesine gönderdiği bir yazıyla kararın hüküm kısmında yer alan ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ ibaresinin çıkarılarak maddi hatanın düzeltilmesini bile talep etmişti.
Bu yazı Yasama organının yargı kararına olan tahammülsüzlüğüdür.
Bir dirhem hukuk, azıcık adalet kime emanet?
Önce eziyet diyenlere mi?
Yargıya mı, yargıçlara mı, yasama organına mı? Yoksa Yürütme'ye mi?
Hukuk ve vicdanın bekçisi adalete ne oldu?
Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar ve hatta tarafsızdırlar. Anayasaya, kanunlara ve vicdani kanaatlerine ve hukuka uygun olarak hüküm verirler.
Hiçbir organ, mercii ve kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Yasama ve yürütme organları mahkeme kararlarına uymak ve derhal yerine getirmek zorundadır.
Hüküm vermek demek; önce eziyet ve sonra adalet demek değildir…
Eziyet çok, adalet neden yok? Vicdan ve hukuk nerede?
Laf yerine tekerlemenin tam zamanıdır.
Hukuka ve vicdana yakışır…
Nasıl oldu da hukuk ve vicdan yok oldu?
Herkesin bildiği “Komşu Komşu” misal olmaz adalete; tekerlemedir.
- Komşu komşu!
- Hu hu!
- Oğlun geldi mi?
- Geldi
- Ne getirdi?
- İncik, boncuk.
- Kime, kime?
- Sana, bana.
-Başka kime?
- Kara kediye
- Kara kedi nerede?
- Ağaca çıktı
- Ağaç nerede?
- Balta kesti
- Balta nerede?
- Suya düştü.
- Su nerede?
- İnek içti.
- İnek nerede?
- Dağa kaçtı.
- Dağ nerede?
- Yandı, bitti kül oldu.
(Fİ/RT)