Şeftaliyi, portakalı ve çilek gibi birçok meyveyi Bursa'da tanımıştım. Ama tezgahları süsleyen "o sarı şeyler"in ne olduğunu bilmiyordum. Annem, "o sarı şeyler"in oyuncak olduğunu söyler ve "o sarı şeyler" oynamak adına hiçbir şey ifade etmezdi bende. Ta ki, çocuğun birinin "oyuncağını yediğini" gördüğüm ana dek. Annemin "oyuncak" deyip geçiştirdiği şeyin muz olduğunu öğrendiğimde henüz beş yaşındaydım. Adını öğrendiğim muzun tadını öğrendiğimde ise sanırım 10 yaşındaydım.
Tahıldan başka tadı tanımadan...
Tüm karşı seslere rağmen dünya, kirli globalizme doğru "gerilerken", tahıldan başka tadı tanımadan ölüyor çocuklar. Birçok yaşam yaşanmadan son buluyor. Dün Irak-Bosna-Afganistan, bugün belki yine Irak.
Ekonomimizin bozukluğunu da fırsat bilen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bize adeta "kiralık katil, tetikçi" muamelesi yapıyor. Hükmetmekten bitap hükümetimiz ise savaşı haklı gösterecek gerekçeleri cımbızla ayıklamaktan öteye, kar-zarar eksenli savaşı tartışıyor.
Bir çocuğun ölümü kaç varil petrole denktir?
Bir insanın yaşamı kaç "dolar"a eşdeğerdir ve bir çocuğun ölümü kaç varil petrole denktir? İleri gelen büyüklerimiz, evlatları savaştan geri gelmeyen analara hangi "kahramanlık" nutuklarını atacaklardır? Yüreğinden hançerlenen annenin "başı sağ" olması mümkün müdür? Mevcut "savaş politikalarımız", "Yurtta barış, dünyada barış" şiarıyla ne kadar örtüşmektedir? İş, aş, sağlık, eğitim, demokrasi garibanı bir ülkenin evlatları ABD çıkarlarına kurban edilirse, "vatan sağ olsun" mudur?
"Usame Bin Ladin - Saddam bahane, dolar-petrol-kirli globalizm şahane" anlayışsızlığı sonucu, yarının "zengin ülkeler ve diğerleri" anlayışının da temelleri atılıyor. Dini bütün vicdanı çeyrek ağaların gözleri önünde, bir bir sönüyor ocaklar.
Birileri bombalarla terbiye edilirken...
Bu akşam yine sıcak bir tas çorbanın ardından, bilmem hangi gazetenin verdiği yemek tarifi kitabından aşırdığınız, bilmem hangi lezzeti tadacaksınız. Tatlı ve meyve de gelecek sofranıza belki de muz. Iraklı çocukların adını bile bilmediği "o sarı şeyler"... Belki "Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin" diyeceksiniz, birileri üzerine yağan bombalarla terbiye ediliyorken.
Hadi şimdi söyleyin, kimseye söylemeseniz de kendinize söyleyin; "çocuklar öldürülmesin, o sarı şeylerden de yiyebilsinler"...(BB)