İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi[1] küratör kolektifi kurucu üyesi Meral Akkent’e, toplumsal cinsiyet eşitliği, kültürlerarası diyalog, kadın müzeciliği ve uluslararası düzeydeki katkıları için Nürnberg Belediyesi tarafından Bürgermedaille (Nürnberg Kent Madalyası)[2] verildi. Meral Akkent’e Bürgermedaille verilmesinde, 1973 yılından beri Almanya, Türkiye, Kazakistan ve Ukrayna’da hâlen faaliyetlerini sürdüren, kapsayıcı, katılımcı, güçlendirici kurumların fikir annesi olması; farklı coğrafyalar arasında köprüler kurarak, toplumsal ve kültürel sınırları aşan çalışmalar yapması belirleyici oldu. Bu kurumlar arasında toplumsal cinsiyet odaklı kültürlerarası araştırma merkezleri, kadın ve gençler için danışma ve eğitim merkezleri ve toplumsal cinsiyet müzeleri gibi oluşumlar bulunuyor.
Nürnberg Kent Madalyası, 1960 yılından beri geleneksel olarak kentin kuruluş günü olan 16 Temmuz’da, Belediye Meclisi’nin özel tören toplantısında takdim ediliyor. Kentin 975’inci kuruluş yılı olan 16 Temmuz 2025 tarihinde Nürnberg Belediye Binası[3] salonunda gerçekleşen törende Belediye Başkanı Marcus König, Belediye Başkanı ve SPD (Sosyal Demokrat Parti) meclis grubunun önerisi ve tüm diger fraksiyonlarin kabulü ile Meral Akkent ile birlikte beş Nürnbergli aktiviste (Peter Brandmann, Dr. Peter Küfner, Nanette Lehner ve Dr. Helmut Sörgel) kente yaptıkları hizmetlerin taktiri olarak madalyalarını takdim etti.[4]

Meral Akkent, İstanbul Üniversitesi’nde sosyoloji, sosyal antropoloji, etnoloji ve kütüphanecilik eğitimi aldıktan sonra 1973 yılında bir yıllık iş sözleşmesiyle işçi olarak Nürnberg’e gelir. Belediye Başkanı Marcus König, Meral Akkent’e madalyasını sunarken Nürnberg’de başlayan bu yolculuğunu “toplumsal katılım ve toplumsal cinsiyet eşitliği için ömür boyu sürecek bir mücadenin başlangıç noktası” olarak tanımladı. Meral Akkent’in Nürnberg’i “bir diyalog, açıklık ve karşılıklı dayanışma kenti” haline getirdiğini ve kendini “insan hakları şehri” olarak tanımlayan bir kentin “yorulmak bilmeyen, birleştirici ve cesur sesi” olduğunu söyledi:
“Meral Akkent, elli yılı aşkın süredir, sesleri çoğu zaman duyulmayanlar – özellikle göç geçmişi olan kadınlar – için yorulmak bilmeyen bir kararlılıkla mücadele ediyor. Onun işçiden öncü bir araştırmacıya, ağ kurucusuna, yazar ve müze kurucusuna uzanan yolu sadece etkileyici değil – ilham vericidir. Yabancı bir ülkede genç bir kadın olarak edindiği deneyimlerden yola çıkarak, yeni bir toplumda kendine yer bulmanın ne kadar cesaret, yönlendirme ve destek gerektirdiğini çok iyi biliyordu. Bu deneyimle özellikle göç deneyimi olan kadınları – onlar adına değil, onlarla birlikte – güçlendirmeye başladı”

Nürnberg’in Almanya tarihinde dönemsel olarak değişen, tartışmalı ama bir o kadar da önemli bir yeri vardır. 11. yüzyılda kurulmuş, 16. yüzyıllarda Albrecht Dürer, Hans Sachs gibi sanatçı ve düşünürlerin yaşadığı, Alman Rönesansı’nın kültürel merkezlerinden birisi olarak görülen bir kent olmuştur. II. Dünya savaşı sırasında Naziler için sembolik bir mekân haline gelir. Hitler yönetimindeki NSDAP (Nazi Partisi) büyük parti mitinglerini (Reichsparteitage) burada düzenlemiş; Yahudi vatandaşların temel haklarının elinden alındığı 1935 Nürnberg Yasaları burada çıkarılmıştır.
Savaş sonrası Nürnberg, uluslararası hukukun gelişimi açısından kritik öneme sahip olur. Nazilerin üst düzey yöneticileri Nürnberg Uluslararası Askerî Mahkemesi’nde yargılanır ve bu mahkemelerle soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar kavramları uluslararası hukukta tanımlanır. II. Dünya Savaşı sırasında Nürnberg ağır bombardımanla büyük ölçüde yıkılır. Nazi geçmişine bir yanıt niteliğinde barış, uzlaşma ve insan haklarına saygı mesajını yaymak amacıyla 1995’den itibaren “Nürnberg İnsan Hakları Ödülü” verilmeye başlanır.
Nürnberg aynı zamanda göçmen nüfusun yoğun olduğu bir kenttir. Meral Akkent’in kişisel tarihini, Belediye Başkanı Marcus König’ın Nürnberg için yapyığı “insan hakları şehri” vurgusunu ve Nürngberg Kent Madalyasını bu tarihsel bağlamla birlikte düşünerek değerlendirmek önem taşıyor diye düşünüyorum.

Dr. Helmut Sörgel, Nanette Lehner, Marcus König, Meral Akkent, Dr. Peter Küfner, Peter Brandmann
Ben Meral Akkent ile 2016 yılında organizasyonunu üstlendiği Kadın Müzesi: Toplumsal Bellek ve Kapsayıcı Mekân konferansı öncesinde tanıştım. O zamandan beri birlikte çalışmaya, kendisinden kapsayıcı ve kesişimsel bir alan olarak müzeler, feminist pedagoji, bellek, birlikte üretmek, paylaşmak ve dayanışmaya dair öğrenmeye devam ediyorum.
Nürnberg Kent Madalyası töreninde bulunma ve Meral’in heyecanına ortak olma şansım oldu. Meral Akkent’in aldığı Bürgermedaille, yalnızca yerel düzeyde katkı sunmanın ve toplumsal dönüşüm yaratmanın kurumsal yapılar tarafından tanınması değil; aynı zamanda göçmen ve kadın olarak deneyiminin feminist politik bir eyleme, kurumsallaşma çabalarına ve müzeler aracılığıyla kolektif hafızaya dönüşmesinin sembolik görünürlüğüdür. Bu yazıyı, bir başarı hikâyesinin haber metni olarak değil; Meral Akkent’in mekânlar arasında köprüler kuran feminist duruşunu, toplumsal cinsiyet odaklı kapsayıcı ve kesişimsel kolektif hafızayı yerelde ve uluslararası düzeyde büyüten yolculuğunu görünür kılmak için kaleme almak istedim.
Bürgermedaille, dönemin belediye başkanı Dr. Andreas Urschlechter’in girişimiyle1960 yılında başlatılır ve bu zamana kadar 227 kişiye verilir. Bunların 182’si erkek, 56’sı kadindır.[5] Meral Akkent’in belirttiğine göre göçmen topluluklardan kendisi de dahil olmak üzere bugüne kadar sadece 7 kişi (4 erkek, 3 kadın) Bürgermedaille almıştır ve bunların hepsinin doğum yeri Türkiye’dir.[6]
Meral Akkent, Bürgermedaille takdim töreninde yaptığı teşekkür konuşmasında iki noktanın altını çizdi. Akkent’in kurdugu ve acilisindaki adi Mutter-Kind Stube olan ve Türkiyeli kadınlara hizmet veren bir danışmanlık ve eğitim merkezinden yararlanan kadınlarla birlikte Nürnberg Kent Madalyası geleneğini başlatan Dr. Andreas Urschlechter ile 1981 yılında görüşerek merkeze yapılan belediyenin finansal desteğinin devam etmesini talep ederler. Meral Akkent, 1996 yılından bu yana Uluslararası Kadın ve Kız Çocukları Merkezi adı altında faaliyetlerine devam eden bu derneğin finansal endişeleri her yıl yaşamaya devam ettiğine dikkat çekerek bu merkezlerin önemine vurgu yaptı:
“Özellikle içinde bulunduğumuz siyasal şartlarda, Uluslararası Kadın ve Kız Çocukları Merkezi gibi projelerin her zamankinden daha güvenli ve sürdürülebilir olmaya ihtiyacı var. Çünkü bu merkezler, çalışmalarıyla göçmen geçmişi olsun ya da olmasın kadınları ve kız çocuklarını güçlendirerek, barışçıl ve kapsayıcı bir toplumun oluşmasını destekliyor.”
Meral Akkent’in teşekkür konuşmasının devamında verdiği örnek ise süregiden, zaman zaman gizlenmiş ama çoğu zaman normalleşmiş olan ayrımcılık ve önyargılara dairdi.
“Protokol Dairesinden, törene beş altı misafir davet edebileceğim bildirilmişti. Bense, Protokol Dairesine 13 isimden oluşan bir liste sundum. Kısa bir süre sonra arandım ve pek nazik bir şekilde “Bu kişilerin hepsi akrabanız mı?” diye soruldu. ““Hayır” dedim. “Almanya'da akrabam yok. Listemdeki kişilerin hepsi Wahlverwandte’m. Wahlverwandtschaft, yani seçilmiş akrabalıklar, siyasi veya gönüllü bağlamlardaki birlikte çalışmalar sırasında oluşur. Seçilmiş akrabalar, kendi oluşturduğumuz ağlardır ve güven, işbirliği, karşılıklı saygı ve destekle yaşamımızı şekillendirir. İşte bugün burada, kocam dışında, Almanya'dan, Türkiye'den, Ukrayna'dan 13 Wahlverwandte’m ile birlikteyim. Yıllar boyunca birlikte yoğun bir şekilde birlikte çalıştığım ve hâlâ çalışmaya devam ettiğim insanlar…. Bu ödül, aynı zamanda bu ortak çabanın da bir takdiridir.”

Yazının bundan sonraki kısmında Meral Akkent’in Nürnberg Belediye Meclisi’nin talebi üzerine paylaştığı kişisel yolculuğunun göçmen ve kadın kimliği, kent, bellek ve dayanışma üzerine düşündürdüklerini kendisinden alıntılarla paylaşmak isterim.
Göçmen emeği, ayrımcılık ve ötekileştirme:
Meral Akkent, 1973 yılında bir yıllık iş sözleşmesiyle işçi olarak Nürnberg’e geldiğinde Fürth’teki bir Alman kimya ve silah sanayi şirketi olan Dynamit Nobel’de çalışmaya başlar. Sözleşmesi sonra erince işten çıkarılır. Akşam kurslarına katılarak Almanca öğrenmeye ve Grundig firmasında çalışmaya başlar:
“Almanca öğrendikçe, içinde bulunduğum üretim sürecini daha iyi anlamaya başladım. Milyarlarca hava tüfeği ve saçma kurşunu üretiyorduk. Sözleşmem sona erdiğinde işten çıkarıldım. Şirketler yalnızca Almanya’ya yeni gelen işçilerle ilgileniyordu, çünkü bu kişiler toplu sözleşme haklarından daha düşük ücretlerle çalıştırılıyordu.”
Meral Akkent’in ilk yıllardaki tecrübeleri “misafir işçilerin,” vatandaş olmadan sisteme dahil olma mücadelelerinin ve maruz kaldıkları ayrımcılık hikayelerinin bir yansımasıdır.
“Almanya’daki ilk altı yılım benim için çok öğretici geçti. İşçi olmanın, yabancı olmanın, ayrımcılığa uğramanın ne demek olduğunu hem anlayarak hem de fiziksel olarak yaşayarak öğrendim. Aynı zamanda ev sahibi toplumun da yeni vatandaşlarla birlikte yaşamak ve öğrenmek konusunda ne gibi zorluklarla karşılaştığını gördüm.”
İlerleyen zamanlarda Fürth Belediyesi Kültür Dairesi ve Fürth’teki Lebenshilfe e.V. adlı özel engelli çocuklar okulunda Türkiye kökenli gençlere yönelik boş zaman faaliyetleri ve Türkiye kökenli engelli çocukların ailelerine danışmanlık ve destek hizmetleri sunan programlar geliştirir.
Dönüştüren deneyim ve dayanışma
1979’dan itibaren esas yetkinlik alanları olan kültürlerarası araştırma ve kadınların desteklenmesi alanında çalışmaya başlar. Bir sosyolog, akademisyen ve feminist olarak, kişisel deneyimlerine dayanarak kadın ve toplumsal cinsiyet araştırmalarıyla yoğun bir şekilde ilgilenmeye başlar. Göçmen kadın olarak yaşadığı çelişkili konum deneyimden güç üreten politik bir zemine dönüşür:
“Burada Denisstraße 25 numarada bulunan Uluslararası Kadınlar ve Kız Çocukları Danışma Merkezi’ni mutlaka anmam gerekiyor, çünkü bu harika danışma merkezinin doğuşuna önemli katkılarda bulundum. 1979 ile 1984 yılları arasında, yabancı uyruklu küçük çocukların sosyalleşme koşullarının araştırılması ve ebeveynler için danışmanlık biçimlerinin geliştirilmesine yönelik üç yıllık bir pilot proje kapsamında bu merkezi birlikte kurduk.”
1989 yılında, Nürnberg bölgesinde yaşayan ve çalışan farklı ana dillere sahip bir grup kadın meslektaşıyla birlikte "Tek Dünyada Kadınlar – Kültürlerarası Kadın Gündelik Yaşam Araştırmaları Merkezi"ni kurdular.
“Bu merkezi kurmak benim için çok önemli bir konuydu, çünkü kadın araştırmalarını hem pratik (ağ kurma) hem teorik (karşılıklı entelektüel zenginleşme) düzeyde dayanışmacı eylemle (cesaretlendirme) ilişkili görüyordum. Kadınların gündelik yaşam deneyimlerine dayanan kültürlerarası anlayışı, etnik ve kültürel merkezcilipe karşı etkili bir yaklaşım olarak tanımladım ve bu türden alışverişi çokkültürlü ortamlarda toplumsal barış ve bir arada yaşamaya yönelik önemli bir katkı olarak gördüm.”
Toplumsal cinsiyet, müzecilik ve kapsayıcı yaklaşım
Meral Akkent, 2003 yılında Fürth kentinde Bavyera’daki ilk, Almanya genelindeki ise altıncı kadın müzesi olan “Kadın Kültürü Müzesi – Bölgesel ve Uluslararası”nın kuruluşunda rol oynar. Müze, kadının gündelik yaşamına dair araştırmaları görünür kılmayı ve yeni bir çerçevede karşılaşma ve etkileşimi için alan açmayı hedefledi:
“Kadın Kültürü Müzesi – Bölgesel ve Uluslararası’daki (gönüllü) çalışmalarım, hayatımda değerli bir dönüm noktasına vesile oldu. Toplumsal kapsayıcılığa dayanan bir kadın müzesi anlatısına dayanarak 2012 yılında, Türkiye’nin ilk kadın müzesi olan İstanbul Kadın Müzesi’ni konseptini gelistirdim ve Istanbul Kadin Kültür Vakfi taşıyıcılığında kurdum ve gönüllü küratörlüğünü üstlendim.”
İstanbul Kadın Müzesi, İstanbul’un tarihinde şehri oluşturan tüm kültürleri anlatıya dâhil eden ve kadınların katkısını görünür kılan çokkültürlü bir yaklaşımı benimsedi. Böylece müze, Türkiye’de kültürler ve kuşaklar arasında kapsayıcı bir diyalog alanı açtı.
Meral Akkent kültürlerarası diyalog ve kapsayıcılık ilkelerini 2021 yılında kurulan İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi’ndeki gönüllü çalışmalarıyla da sürdürmeye devam etti. Müzenin küratör kolektifi kurucu üyesi olarak burada da toplumsal cinsiyet eşitliği, kapsayıcılık ve kesişimsel yaklaşım benimsemeye devam etmektedir. İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi, yalnızca bir sergi mekânı değil, aynı zamanda farklı kimlik ve deneyimlere sahip bireyler arasında karşılaşmaların mümkün olduğu bir düşünme, tartışma ve dönüştürme alanıdır.
Kesişimsellik ve kültürlerarası diyalog
Meral Akkent, sadece Almanya ve Türkiye’de değil, Kazakistan (1992-2000) ve Ukrayna (2003-2010) gibi ülkelerde de kültürlerarası anlayış, kültürel çeşitlilik, değişim ve buluşma temalı projeler gerçekleştirerek kesişimsellik bağlamında çok katmanlı bir feminist pratik geliştirir. Bu ülkelerde feminist temalar, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet çalışmaları üzerine uluslararası sempozyumlar ve sergiler düzenler ve kadınlar ile kadın örgütleri arasında iletişim kanallarının güçlendirilmesine ve ağ kurulmasına katkı sağlar. Kazakistan’da kadın hakları üzerine eğitim programları düzenler, Ukrayna’da ise sivil toplum kuruluşları arasında diyalog kurulmasına katkıda bulunur. Farklı coğrafyalarda, farklı politik rejim geçmişlerine sahip kadınlarla yürüttüğü çalışmalar, yalnızca toplumsal cinsiyet eşitliği değil, aynı zamanda etnisite, kültür, sınıf ve tarihsel deneyimlerin de dikkate alındığı çok boyutlu bir dayanışma zemini oluşturur. Feminist bilgi üretimi ile kültürel pratikler arasında kurduğu köprü, hem kadın örgütlerinin hem de bağımsız kadınların güçlenmesini destekler.
Meral Akkent’in, kendisine Nürnberg Kent Madalyası verileceğini duyduğunda paylaştıkları yıllardır gerçekleştirmeye çalıştıklarının bir özetidir:
“Bugün, Nürnberg’e gelişimin üzerinden 52 yıl geçmişken, kentin ne kadar değiştiğini ve değişmeye devam ettiğini görüyorum. Son seçimler, toplumda hem umutlar hem de korkular olduğunu gösterdi. Diyaloğu sürdürmek, önyargıları yıkmak ve herkesin – kökeni ya da cinsiyeti ne olursa olsun – kendisine onurlu bir yer bulabildiği kapsayıcı bir toplum inşa etmek hepimizin ortak görevidir. Bu nedenle, nerede olursam olayım, konuşmayı, birbirinden öğrenmeyi ve birlikte saygı, eşitlik ve dayanışma temelli bir gelecek inşa etmeyi destekleyen projeleri hayata geçirmeye devam ediyorum.”
[1] İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi ile ilgili detaylı bilgi: https://www.istanbulgendermuseum.org/
[2] Her ne kadar Bürgermedaille, çoğu zaman Türkçe’ye Onursal Vatandaşlık Madalyası olarak çevrilse de Meral Akkent “Bürger“ sözcüğünün vatandaş degil, bir bireyin kent ile olan ilişkisine işaret ettiğini belirterek “Nürnberg Kent Madalyası” olarak adlandırmayı tercih ediyor. Bürgermedaille kent adına üstün hizmetleri için seçilmiş Nürnberg yurttaşlarına altın madalya ve sertifika ile veriliyor. Para şeklindeki bu altin madalyanın ön yüzünde büyük Nürnberg kent arması ve "Nürnberg Kenti" yazısı, arka yüzünde ise ödül verilen kişinin adı ve "Üstün Hizmetlerinden Dolayı" ifadesi bulunur. Ödülün verilme ölçütleri ayrı bir tüzükte belirlenmiş olup madalya verilecek adayların seçimi “Ältestenrat” (Türkçe karşılığı "yaşlılar kurulu" anlamına gelen ama aslında belediye meclisinin "deneyimli üyelerden oluşan danışma kurulu) tarafından yapılıp Belediye Meclisi tarafından onaylanır. Detaylı bilgi için: https://www.nuernberg.de/internet/stadtportal/buergermedaillen_und_ehrenbuerger.html
[3] Tarihi Nürnberg Belediye Binası salonu (1332-1340), Nürnberg'in ilk belediye binasının en önemli bölümüdür. Tarihi belediye binası, şehir meclisi ve şehir mahkemesi için toplantı odası olarak da kullanılmış ve imparatorun, Nürnberg’i ziyaretinde kent soylularının kendisini karşıladığı bir salon olarak da kullanılmış. Otuz Yıl Savaşları'ndan sonra barış görüşmeleri Nürnberg’de yapılmış ve görüşmelerin ilk sonuçlarını kutlamak amacıyla 1649 yılında bu salonda Barış Yemeği düzenlenmiştir. 1995’den beri verilen Nürnberg İnsan Hakları Ödül töreni de bu salonda yapılmaktadır.
[4] Belediye Başkanı Marcus König’in konuşma metine ve madalya verilen Peter Brandmann, Dr. Peter Küfner, Meral Akkent, Nanette Lehner ve Dr. Helmut Sörgel’e dair sunulan gerçeklerin özetleri için: https://www.nuernberg.de/presse/mitteilungen/pm_25805.html
[5] 1960’dan itibaren Bürgermedaille alanların listesi: https://www.nuernberg.de/imperia/md/stadtportal/dokumente/liste_traeger_buergermedaillen.pdf
[6] Bürgermedaille alan diğer Türkiye doğumlu göçmenler, madalya aldıkları yıllar ve katkı verdikleri alanlar: Alpay Sakar, 1999, Arbeiterwohlfahrt (İşçi RefahjDerneği); Mehmet Ali Bencibara, 2001, göçmen haklarının savunulması, toplumsal katılımlarının desteklenmesi; Kamile Erdemir, 2009, engelli çocuklar ve sosyal hizmetler; Adil Kaya, 2010, Nürnberg’de Türkiye film günlerinin organizasyonu; Gülseren Suzan‑Menzel, 2015, kadın hakları ve kültürlerarası diyalog; İsmail Baloglu, 2023, Ortopedi ve spor hekimi.
(HA)






