"İslamiyet, adil olmamızı emreder. [...] Suç ve cürümün bizatihi münkirdir. Eğer Filistinliler, İsrail'in Gazze halkına reva gördüğü zulümleri Yahudilere karşı işleyecek olsalardı, aynı şiddette onlara da karşı çıkardık. Çünkü kim olursa olsun, Allah zulüm işleyenleri sevmez."
-Ali Bulaç [1]
Meşrebiniz veya aidiyetiniz sebebiyle, Saddam rejiminin Halepçe'de 5,000 kişinin katline mazlum Kürt olduğu için suskun kalıp, Çeçenistan'da zalim Rus olduğu için yeri göğü inletmek de; 40,000 kişinin öldüğü Kürt sorununa, 300,000 kişinin öldüğü Darfur kıyımına veya bir milyon cana mal olan Irak işgaline suskun kalıp -hatta kılıf bulmaya çalışırken- İsrail'i ayırıp kınamak da çifte standarttır. Püf noktası, mazluma da, zalime de kimlik sorulmamasıdır. Bu vahşetlerin hiçbiri için değil, ilk kez ve sadece Gazze saldırısı sonrası 15,000,000 öğrenciye İsrail'i telin için saygı duruşu yaptırılması gibi çifte standartlı uygulamalar da antisemitizm olarak tanımlanmıştır. Devam etmeden, Richard Goldstone'un önemli bir tespitini anımsatalım:
"Uluslararası camianın aşırı sayıda üyesinin diğer ülkelerdeki korkunç insan hakları ihlallerini görmezden gelip, adaletsiz bir biçimde sadece İsrail'i seçerek kınamaları, İsrail'e hukuksal olarak bağlayıcı kabul ettiği standartları çiğneme muafiyeti sağlamaz." [2]
Yani, bir yanlış, başka bir yanlışın gerekçesi olamaz veya onu haklı göstermez.
Bir başka örnek Roni Margulies'in "Irkçılığın Son Kalesi İsrail" başlıklı yazısıdır. İsrailli Yahudilerin yüzde 67'sinin Arap komşu istememesini, yüzde 40'ının İsrailli Arapların İsrail'den göç ettirilmesini istemesini, yüzde 63'ünün de güvenlik tehdidi olarak görmesini "bu vahşi, tüyler ürpertici ırkçılık, dünyanın başka hiçbir ülkesinde böylesi oranlarda, bu kadar rahatlıkla dile getirilemez" [3] sözleriyle eleştiren Margulies; toplumun yüzde 64'ünün Yahudi komşu istemediği, [4] yüzde 70'den fazlasının Yahudilerin ülkeden göç ettirilmesini istediği, [5] yüzde 55'inin ise güvenlik tehdidi olarak gördüğü [6] Türkiye için "Yahudilere karşı yaygın komplo teorileri var. Ama gündelik, saldırgan ve azgın bir ırkçılık değil. Çok nadirdir sokakta azınlıklara taciz"[7] diyerek başka bir standart kullanıyordu.
İbrahim Karagül'ün Gazze ve Darfur'la ilgili yazılarına bakalım: BM İnsan Hakları Konseyi, 1,500'den fazla sivilin hayatını kaybettiği Gazze saldırılarında, İsrail'in bazıları "insanlığa karşı suç" kapsamına da girebilecek savaş suçları işlediğini tespit etti. [8] Karagül, İsrail'i antisemit bir dille eleştirdi:
"İnsan ırkına duyulan nefretten başka bir şeyle açıklanamayacak hınç, dünya ile alay edercesine bir azgınlık, Hitler zulmünün hesabını sorarcasına bir ahlaksızlık, kendi mutsuzluğunu şiddet olarak ihraç eden bir ülke." [9]
Katliamı "insan ırkına duyduğu nefret" ile açıklayan Karagül için, zalimin kimliği önemliydi. Darfur'da 300,000 kişiyi katledip, çocukların ırzına geçerek insanlığa karşı suç işleyen İslamcı Sudan hükümetine bağlı askerler ve Cancavit milisleri de Müslüman'dılar ve o sebeple Karagül'e mazlum bile sayılırlardı:
"Anglo-Amerikan-İsrail cephesinin küresel düzen inşasına yönelik planlarıyla karşıt güçler arasındaki çatışmanın ana cepheleri ortaya çıkıyor. [...] Mesela Darfur ilk bakışta bir insanlık sorunu. Ancak daha dikkatli bakıldığında yeni küresel sistem inşasına ilişkin planların kesiştiği nokta ya da kırılma noktası olduğu görülüyor." [10]
Ahmet Altan zalime de mazluma da kimlik sorulmasını Taraf'ta eleştiriyordu:
"Bütün AKP'lilere ve dindar kardeşlerimize net bir şekilde soralım: Gazze'de Müslüman çocukların öldürülmesi mi sizi o kadar öfkelendirdi yoksa o çocukları öldürenlerin Yahudi olması mı? Ya da, "Müslüman, Hıristiyan, [...] hiç fark etmez ben çocukların öldürülmesine karşıyım" mı diyorsunuz? [...] Ne dediğiniz pek anlaşılmıyor çünkü. [...] Darfur'da üç yüz bin insan öldü. Binlerce çocuk var ölenlerin arasında. Üstelik [...] ırzına geçmişler çocukların. Nerde peki sizin o gökgürültüsü gibi patlayan vicdanınız? Darfur'da Müslüman çocukların ırzına geçip öldürenlerin de Müslüman olması mı sizi böylesine suskun kılıyor? [...] Eğer Darfur'da o çocukların ırzına geçip öldürenler Müslüman değil de Yahudi olsaydı böyle sessiz mi kalacaktınız gene? [...] Gazze'de mazlumu tutanlar neden Darfur'da zalimi tutuyor? [...] Vicdanımızın verdiği hüküm, zalimin dinine göre değişiyor mu?" [11]
Her komplo kuramcısı gibi Karagül de, ABD ve Birleşik Krallık'ın küresel düzen inşasını neden Yaalon ve Arad ile uğraşarak riske attığını açıklayamıyordu ama, İsrail yönetimini uluslararası hukuk temelinde eleştiriyordu:
"Katillerden, savaş suçlularından oluşan bir hükümet. Mesela, eski Genelkurmay Başkanı Moşe Yaalon. Bu kişinin savaş suçu işlemekle suçlandığını, tutuklanma korkusuyla iki yıl önce Londra'ya gidemediğini hatırlayalım. Başbakan Benjamin Netanyahu'ya Güvenlik danışmanı olarak atanan Uzu Arad iki yıl önce ABD'ye giremedi." [12]
Karagül, İsrailliler için uluslararası hukuka olan inancını, konu Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (ICC) Ömer el Beşir'i tutuklama kararı [13] olduğunda esirgiyordu.
"[ICC'nin] beklenen kararı dün açıklandı. Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir hakkında tutuklama kararı çıktı. [...] Sudanlılar kararı ülkeyi parçalamak için hazırlanan uluslararası komplonun bir parçası olarak görüyor. [...] Irak'taki işkenceler [ve] Afganistan'da binlerce esirin öldürülmesi soruşturulamadı. ABD-İngiliz askerleriyle İsrail istihbaratının toplu katliamları hakkında hiçbir işlem yapılamadı. [ICC] bunlar için hiçbir şey yapmadı." [14]
Bu çifte standart, Taraf yazarı Yıldıray Oğur'u da rahatsız etmişti:
"Bugün de El Beşir'i savunanlar yine "uluslararası bir komplodan", "Sudan'ın zengin petrol yataklarına konmak isteyen emperyalistlerin oyunlarından", "Sudan'ın parçalanmaya çalışıldığından" bahsetmekteler. [...] Bugün bunu söyleyenler dün, Balkan Kasabı Miloseviç [ICC] karşısına çıktığında "Katil hesap verecek" diyenlerdi." [15]
Başka bir örneği, Cengiz Çandar'ın Yeni Şafak'taki bir yazısında bulmak mümkündür:
"Nazilerin İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudilere uyguladığı muamelenin bir benzeri, İsrail tarafından bugün tam 35 yıldır işgal altında yaşatılan Filistinlilere uygulanıyor. [...] Peki, daha sonra İsrail'in kurucu kadroları olacak unsurların, Filistin'de İngiliz ordularının "'içinde" Türklere karşı savaştığını biliyor musunuz?" [16]
Çandar'ın, Cevat Rıfat Atilhan'ın Millî İnkılâp dergisinde [17] yaptığı biçimde, Birleşik Krallık (BK) ordusunun yapısından hiç bahsetmeden Türklere karşı çarpışan Yahudileri cımbızla çekip çıkarması, düpedüz hedef göstermeydi. Benzer yazılar, Ortadoğu ve Millî Gazete'de de yer almaktaydı.
"Çanakkale Boğazı'ndaki düşman ordularına katılmak ve Türklere karşı savaşmak üzere karar aldılar. [...] İşte şimdi Yahudiler, [...] genlerinin emrine girip Türk milletini arkadan vuracaktı. Yahudi'nin vefa borcu ödeme usulü böyleydi tabi..." [18]
"Efendim, "en azından Yahudiler biz Türklere karşı savaşmadılar." Yalan. Çanakkale'de Sion Katır Alayı ile İngiliz ve Fransızlara destek verdiler." [19]
"Ey Yahudi! Unuttun mu? [...] 1915 yılını!.. Hani Çanakkale'de istila ordusuna gönüllü yazılıp bize karşı savaştığınızı. Hatırla Siyon Katır Birliği olayını! Çanakkale sırtlarında Mehmetçiğin oluk gibi kanını akıtan ve sizin taşıdığınız cephaneleri." [20]
Gerçekten de 1915'de 650 Yişuv [Filistin'de yerleşik Yahudi Cemaati] üyesi, BK ordusuna katıldı ve Zion Mule Corps (Ester Bölüğü) olarak da bilinen 38. Tabur (38th Battalion of the Royal Fusiliers) kuruldu. [21] Ester (Katır) Bölüğü'nün bel kemiğini, Cemal ve Enver Paşa'ların "Siyonistler dikkatli olun! Bize karşı çıkarsanız size Ermenilere yaptığımızı yaparız" tehdidi ile karşılaşan ve Cemal Paşa'nın 30 Mart 1917 tarihli emriyle çöle sürülen Yahudilerden, İskenderiye'ye ulaşabilenler oluşturuyordu. [22] Sir Mark Sykes, techiri Dışişleri Bakanlığı'na "Tel Aviv yağmalandı. Filistin'de 10,000 Yahudi şimdi evsiz ve aşsız. Bütün Yişuv yok olmayla karşı karşıya. Cemal Ermeni politikalarının Yahudilere de uygulanacağını çok açık ilan etti." diye bildirmişti. [22] Taburun 562 askeri Çanakkale'de 410,000 kişilik BK ordusu içinde savaştı. Ancak Gelibolu'daki BK ordusunda 2 alay Hintli Müslüman (89th Punjabi Regiment's Indian Expeditionary Force G; 2nd Punjab Regiment's 69th Punjabis & 72nd Punjabis) [23] ile Araplar da vardı. [24] Gelibolu'ya çıkan 79,000 kişilik Fransız Doğu Sefer Ordusunda da (Corps Expéditionnaire d'Orient), 4 tabur Müslüman Senegalli (123e, 130e et 20e Bataillons des Tirailleurs Sénégalais, 20e Bataillon Tirailleurs Sénégalais du Maroc), 4 alay Cezayir ve Tunuslu Bedevi (1er, 2e, 3e et 4e Régiments des Zouaves) dönüşümlü olarak savaştı. [24] Yani Çanakkale'de, Osmanlı'ya karşı savaşan çok daha fazla Müslüman asker mevcuttu. Üstelik Çandar, yazısında illa aidiyetleri mevzubahis edecekse, "Çanakkale zaferini bir Yahudi başkomutana borçluyuz." demeliydi. Ortadoğu uzmanı olan Çandar'ın "Gelibolu Aslanı" olarak anılan Mareşal Otto Liman von Sanders'in baba tarafının Yahudi olduğunu bilmemesi mümkün değildi. [25]
1918'de de 1,192 Osmanlı Yahudisi'nden mürekkep 40. Tabur kuruldu. 38. ve 40. taburlar, Filistin'de Osmanlı ordusuna karşı savaştı. [21] Ancak o dönemde de, sadece BK Mısır Sefer Birliği (Egyptian Expeditionary Force) komutanı Mareşal Edmund Allenby'nin emrindeki 67,000 kişilik düzenli orduda, 5,000'den fazla Osmanlı tebaası Müslüman asker vardı; Mekke Şerifi Hüseyin bin Ali'nin emrinde de 30,000 Bedevi ve Arap mevcuttu. [26] Yani BK tarafında, Hıristiyan'ı da (61,000), Osmanlı tebaası Müslüman'ı da (35,000), Osmanlı tebaası Yahudi'si de (1,800) vardı. [26]
O zaman, Çandar'ın yazısında geçen "Filistin'de İngiliz ordularının içinde Türklere karşı savaştılar" cümlesinin amacı ne? 107,000 kişilik İngiliz-Arap ordusunda, 35,000 Müslüman Arap'tan bahsetmeyip, Yahudi askerleri konu etmek de, Çanakkale savaşına katılan neredeyse yarım milyon kişilik müttefik orduları içinden, 562 kişilik Ester Bölüğü'nü bulup çıkarmak da, Yahudileri şeytanlaştırmak amaçlı söylemlerdir. (YEK/TK)
Kaynakça
[1] Bulaç, Ali. Yahudi düşmanlığı. Zaman. 19 Ocak 2009. http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=805289
[2] Goldstone, Richard. My mission -and motivation. The Jerusalem Post. 18 Ekim 2009. http://www.jpost.com/servlet/Satellite?cid=1255694838474&pagename=JPost/JPArticle/ShowFull
[3] McGreal, Chris. 41yüzde of Israel's Jews Favour Segregation. The Guardian. 24 Mart 2006. http://www.guardian.co.uk/world/2006/mar/24/israel
[4] yüzde 64: Yahudi komşu istemiyoruz. Şalom. 3 Haziran 2009. http://www.salom.com.tr/news/detail.aspx?id=12023
[5] Gümüş, Adnan. Yahudi ve Ermeni düşmanlığı. Radikal İki. 30 Kasım 2003.
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=2795
[6] Farklılıklar zenginliğimiz değil korkumuz olmuş. Radikal. 30 Eylül 2009. http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=956892&Date=30.09.2009&CategoryID=97
[7] Kılıç, Ecevit. Margulies: Türkiye'de Yahudilere karşı pasif ırkçılık var. Sabah. 9 Şubat 2009. http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ecevit_kilic/2009/02/09/Turkiye_de_Yahudilere_karsi_pasif_irkcilik_var
[8] Human Rights in Palestine and other Occupied Arab Territories: Report of the United Nations Fact Finding Mission on the Gaza Conflict. United Nations Human Rights Council. 25 Eylül 2009. http://www2.ohchr.org/english/bodies/hrcouncil/docs/12session/A-HRC-12-48.pdf
[9] İbrahim Karagül. Kurban aynı, ihanet aynı, alçaklık aynı... Yeni Şafak. 30 Aralık 2008. http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=30.12.2008&y=IbrahimKaragul
[10] Karagül, İbrahim. Pentagon'un gizli dünya haritası: Nerelerde etnik çatışma çıkacak? Yeni Şafak. 30 Eylül 2004. http://yenisafak.com.tr/arsiv/2004/eylul/30/ikaragul.html
[11] Altan, Ahmet. Gazze'den Darfur'a yol gider... Taraf. 7 Mart 2009. http://www.taraf.com.tr/makale/4363.htm
[12] Karagül, İbrahim. Bu sözleri söyleyen adam o değil miydi? Yeni Şafak. 27 Ekim 2009. http://yenisafak.com.tr/yazarlar/Default.aspx?i=19243&y=IbrahimKaragul
[13] ICC issues a warrant of arrest for Omar Al Bashir, President of Sudan. International Criminal Court. 4 Mart 2009. http://www.icc-cpi.int/NR/exeres/0EF62173-05ED-403A-80C8-F15EE1D25BB3.htm
[14] Karagül, İbrahim. Türkiye'nin Afrika açılımı, Darfur ve UCM'nin kararı. Yeni Şafak. 5 Mart 2009. http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/Default.aspx?i=15623&y=IbrahimKaragul
[15] Oğur, Yıldıray. Sayın Erdoğan, bizden yaşlısın. Taraf. 9 Mart 2009. http://www.taraf.com.tr/makale/4399.htm
[16] Çandar, Cengiz. Sharon'cu vicdansızlar-Filistin yalanları... Yeni Şafak. 5 Nisan 2002 http://yenisafak.com.tr/arsiv/2002/nisan/05/ccandar.html
[17] Atilhan, Cevad Rıfat. Türkoğlu Düşmanını Tanı. Bütün Eserleri 3. [5. Basım] İstanbul: Sinan Yayınevi, 303 sayfa, 1996. ISBN : 975-8005-11.
[18] Tavadoğlu, Tarık. Yahudiler, Osmanlı'yı arkadan vurdu. Ortadoğu. 12 Mayıs 2006. http://www.tumgazeteler.com/?a=1834647
[19] Özşahin, Lütfü. Tevrat'ın Türk Evlatları ve Yahudi ırkçılığı. Millî Gazete. 18 Haziran 2008. http://www.milligazete.com.tr/makale/tevratin-turk-evlatlari-ve-yahudi-irkciligi-102932.htm
[20] Şama, Ekrem. Ey Yahudi! Unuttun mu?!. Millî Gazete. 6 Ocak 2009
http://www.milligazete.com.tr/makale/ey-yahudi-unuttun-mu-109819.htm
[21] Zion Mule Corps. Jewish Virtual Library. Erişim: 5 Kasım 2009.
http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/History/mulecorp.html
[22] Auron, Yair. The Banality of Indifference: Zionism and the Armenian Genocide, New Brunswick: Transaction Publishers. 405 sayfa, 2000. ISBN-13: 978-0765808813
[23] Sumner, Ian. The Indian Army 1914-1947. Oxford: Osprey Publishing. 64 sayfa, Ağustos 2001. ISBN-13: 978-1841761961
[24] Haythornthwaite, Philip J. Gallipoli 1915: Frontal Assault on Turkey. Londra: Praeger Publishers. 96 sayfa, Şubat 2004. ISBN-13: 978-0275982881
[25] Landman, Isaac [Ed]. The Universal Jewish Encyclopedia. New York: Universal Jewish Encyclopedia Co., Inc. Cilt 7, Sayfa 63: LIMAN VON SANDERS, OTTO. 1944. http://www.publishersrow.com/Preview/PreviewPage.asp?shid=1&pid=1&bid=2868&fid=undefined&pg=75&o=1254274730833&bmnta=LIMAN+VON+SANDERSyüzde 2C+OTTO
[26] Wilson, Jeremy. Lawrence of Arabia: The Authorized Biography of T.E. Lawrence. Atheneum Books. 1,188 sayfa, Mayıs 1990. ISBN-13: 978-0689119347