Çizim: Semih Özkarakaş, Deniz* kişinin gerçek ismi değil.
Üniversiteler, barınma, ekonomi ve sosyal konular başta olmak üzere birçok sorunla açılıyor. Bu sorunları en yoğun olarak hissedenler ise LGBTİ+ öğrenciler.
Özellikle başka bir kente okumaya giden öğrenciler, LGTBTİ+ odaklı barınma alanlarına erişemediği için kampüslerde de kendilerini güvende hissetmiyor.
“LGBTİ+ öğrenci olmak demek diken üstünde yaşamak demek”
O öğrencilerden biri Deniz*. Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyor. “Ailem ile birlikte yaşadığım için ben barınma sorununu çok hissetmedim” diyor “fakat” diye devam ediyor:
“Kayyım yönetiminin LGBTİ+ kulübünü kapatması bizleri başka bir savunma yöntemlerine iletti. Kampüste güvende değiliz. Siyasi iktidarın LGBTİ+ konusundaki nefret söylemleri ve baskısı arttıkça okuldaki iktidar da bunun peşinden gidiyor. Kolay kolay homofobi karşıtı ya da LGBTİ+ içerikli bir etkinlik düzenleyemiyorsunuz."
"Geçen sene okulumuzdaki sinema kulübü BÜSK’ün açık hava gösterimleri engellenmişti, gösterilmesi planlanan Laurence Anyways ve Benim Çocuğum filmleri sebebiyle. Etkinlik duyurularında da “LGBTİ+” ya da “Queer” kelimelerini geçirmeyebiliyoruz sansüre uğramaması için."
"Kayyum yönetim geldiğinde de ilk icraatlarından biri BÜLGBTİA+’yı (Boğaziçi Üniversitesi LGBTİA+ Kulübü) kapatmak olmuştu. Direniş sürecinde de sürekli olarak LGBTİ+’lar hedef gösterildi. Melih Bulu öncesi dönemde de BÜLGBTİA+’nın hedef gösterildiğini hatırlıyorum. Gördüğünüz üzere Boğaziçi gibi kimliğinizi yaşamanın görece rahat olduğu bir okulda bile kendinizi diken üstü hissedebiliyorsunuz.”
Başvuru kaynakları
Aynı zamanda unikuir.org gönüllüsü olan Deniz ve onun gibi çok sayıda öğrencinin siyasi erkin baskısına karşı ayakta durmaya çalışırken, tutunduğu dernekler ve sivil toplum örgütler de çok güçlü. Bu kısma tekrar döneceğim.
Örneğin unikuir. Kuruldukları günden beri akademide güvenli alanlar oluşturmak, LGBTİ+’lar için politika önerileri sunan unikuir, bu yılda da iki kapsamlı yayını paylaştı ve öğrencilerin başları sıkıştığında bir başvuru kaynağı edinmesine yardımcı oluyor.
UniKuir'in hazırladığı iki yayın; rehber ve politika önerileri, başta LGBTİ+ öğrenciler olmak üzere tüm bireyler için eşit ve özgür üniversitenin hayal olmadığını ortaya koyuyor. hazırladığı iki yayın; rehber ve politika önerileri, başta LGBTİ+ öğrenciler olmak üzere tüm bireyler için eşit ve özgür üniversitenin hayal olmadığını ortaya koyuyor.
Çokça haberin, aşırı yoğun ülke gündeminin arasında kaybolmasın diye bu iki yayından detaylıca söz etmek istiyorum.
Bu yayınlardan ilki Haziran 2023’te unikuir’in web sayfasından paylaşıldı. “LGBTİ+'lar İçin Daha Eşit ve Özgür Üniversiteler: LGBTİ+ ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kapsayıcı Akademiye Dair Politika ve Uygulama Öneriler” başlıklı yayında, en dikkat çeken başlıklar şöyle:
“LGBTİ+ Kapsayıcı Müfredat”, “LGBTİ+ Öğrencilerle İletişim ve Derslerde Tutum”, “Akademisyen Odaları ve Derslik Ortamları”
Bu kısımlar sadece öğrenciler için aslına bakarsanız üniversitenin tüm bileşenleri için de oldukça yararlı bilgiler içeriyor. Homofobik veye transfobbik biriyle karşılaşınca genelde “doğrusunu bilmiyorum, nasıl davranacağımı bilmiyorum” benzeri cümleleri duyarız ya işte bu ilk yayın tam da bu soruları hakikaten dert edinen ve davranışını homofobik-transfobik tutumunu değiştirmek isteyenler için de bir ilk başlangıç.
Detaylıca bakmak isteyenler için de buraya bırakıyorum.
İkinci yayın da yine güvenli kampüsler paralelinde ilerliyor. Bu yayında da “Nedir Bu Güvenli Alan?” sorusuna yanıt verilirken, “Mediko-Sosyal Merkezleri veya Sağlık, Spor ve Kültür Daireleri”, “Eşitlik Ofisleri - Cinsel Taciz ve Şiddeti Önleme Birimleri (CTS’ler)”, üniversitenin olmazsa olmazı “Ortak Sosyalleşme Alanları”, “Yurtlar”, “Derslikler, Akademisyen ve Kulüp Odaları” başlıkları da yer alıyor.
Ki bu yayında en önemli kısımlardan biri de “İyi Örnekler- Özne deneyimleri”. LGBTİ+’lar için destekleyici mekanizmaları bulunan Luzern Üniversitesi (İsviçre) ve McGill Üniversitesi’nden (Kanada) öğrencilerin tanıklıklarına yer verilen bölümü okurken, Türkiye’de de benzerleri neden olmasın diye düşündürüyor.
Bu yayına da bakmak isterseniz, burada.
Yazının başında belirttiğim gibi LGBTİ+ dernekleri güçlü ancak biliyoruz ki Ekim’de Meclis açıldığında, hükümetin ilk hedeflerinden biri “aile” hassasiyeti adı altında LGBTİ+’lar ve dernekleri olacak.
Bu noktada tüm hak savunucularının, saldırıya karşı ortak politika ve karşı duruş sergilemesi elzem.
Belli ki sadece üniversiteler, Meclis değil, her dönem direnen emekçileri bir kenara koyarsak, birçok kesim için direniş yılı da açılıyor.
Şiddetsiz yeni bir hafta olsun.
(EMK)