Sevgili Güldünya;
Uluslararası Af Örgütü, "Kadına Yönelik Şiddete Son!" kampanyası çerçevesinde senin adına bir mektup yarışması düzenlediğinde sana yazmak için niyetlenmiş ama hiç bitmeyen dünyevi nedenlerin ardına sığınıp yazamamıştım.
Yıldızların oradan bizi izlediğini, sana gelen mektuplardan ülkemizde töre/namus gerekçeli cinayetlerinin görünür hale gelmesinde rol oynadığını bildiğini düşünüyorum.
Seni kuzeninin kocasının tecavüzünden, hamile kalmaktan, kardeşlerin tarafından öldürülmekten kurtaramadık ama sen başka Güldünya’ların aile içi şiddete -özellikle namus cinayetlerine- kurban gitmemeleri için sembol oldun.
Güldünya... Ne güzel adın var senin.
Senin adını taşıyan bir dizi film çekileceğini öğrendiğimde çok sevinmiştim. Şimdi ise çok üzgünüm.
Yine son söyleyeceğimi en baştan söyleyince bir şey anlamadın tabii. Dur, en iyisi baştan anlatayım.
TMC Şirketinin yapımcılığında, Taç Perde sponsorluğunda Ömür Atay’ın yönetmenliğinde, Yıldız Tunç- Murat Lütfü- Ethem Yekta’nın senaryo yazarlığında, Sanem Çelik, Onur Bayraktar, Erhan Emre, Nihal Yalçın, Ayça Damgacı ve diğer sanatçıların oyunculuğunda, senin adını taşıyan “Güldünya” adlı dizi ‘Star tv’ de yayımlanmağa başlayacağını öğrendiğimde nasıl sevinmişti(m-k)
Dizinin konusu mu? Kadına yönelik aile içi –çok yönlü- şiddet!
Gizem tek başına yaşayan, bir araştırma şirketinde yönetici olarak çalışan, genç bir kadındır. Kız kardeşi Funda’nın ani ölümü karşısında hiç beklemediği bir gerçekle karşı karşıya kalır. Funda, üvey kardeşleri Cengiz’in tecavüz etmesine dayanamayıp, intihar etmiştir. Kardeşinin ölümünden sorumlu tuttuğu Cengiz’i polise şikâyet edeceğini söyleyen Gizem’i, Cengiz ölümle tehdit eder.
Kendi hayatını kurtarmak için yakın arkadaşı Canan’ın evine sığınan Gizem burada Canan’ın dünyaca ünlü çeşitli ajanslarda kendi adına serbest gazetecilik yapan kardeşi Murat’la tanışır. İki kardeşin geçmişinde eğitimli ve zengin bir adam olan babaları kaynaklı aile içi şiddet vardır. Şiddete maruz kalan annelerini genç yaşta kaybeden Murat geçmişi unutmayı, uzaklaşmayı, -bir anlamda- kaçmayı, ablası Canan, kurduğu sığınma evinde çalışarak bir anlamda annesine olan borcunu ödemeye kendini adamayı tercih etmiştir.
Canan, Gizem’in Cengiz tarafından bulunmasını engellemek ve daha güvende olması için sahibi olduğu vakıf tarafından yönetilen kadın sığınma evine yerleştirir. Gizem, aile içi şiddetten ve töre gereği öldürülmekten kaçan kadınların geçici (bazısı kalıcı) olarak yaşadığı Sığınma Evinde sadece gazetelerde okuduğu ve bugüne kadar kendisinden çok uzak olduğunu düşündüğü hayatları yaşayan çeşitli yaş, sınıf ve kültürdeki kadınlarla bir arada kalmaya başlar.
Sığınma evine yerleştikten sonra annesi Safiye’yi tutsak alan üvey kardeşinden hem intikam almak hem de annesine kavuşmak isteyen Gizem’in hayatı, bir cinayetle altüst olur. Gizem’i tutkulu bir aşk ve sığınma evinde kalan ve bambaşka hayatı olanlara tanıklık ve bir yol ayrımı beklemektedir.
Dizinin reklamları çok önceden başladı. Kulaktan kulağa yaydık: ‘böyle bir dizi başlıyor’ diye yaydık. Çevremizdekilere “bazı güçler engel olur: aman ha izley(in-elim) dedik.
Dizinin reklamları sürerken “Güldünya Şarkıları” albümü yayımlandığını, o güzelim şarkıların senin oralara, yıldızlara yükseldiğimde öğrenmişsindir.
Dizinin ilk bölümü yayınlandığında ben en çok müziğini sevdim.
“güldünya güldünya / ağlattın ya güldünya
ömrünün baharında / dünya için öldün ya
ömrünün baharında / dünya için söndün ya…
güldünya bu güzel dilek / güldünya yerine biz ölek
yaşamanın kara yüzü / töreyi yerine gömmek”
İkinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci bölümde Gizem ve Murat aşkını sığınma evindeki kadınların Kadife, Hayriye, Hamiyet, Aynur, Esma, Asiye, Bahar, Sultan, Leyla, Hamiyet’in ve diğerlerinin öykülerinin sürecini izliyorduk ki... Tam da ve Sibel kocasına –nihayet- karşı çıkma cesareti gösterdiğinde... Bahar –akılsızlık edip- kocasına geri döndüğünde olacakları merakla –yani 6. bölümü, yani bir hafta sonrasını- beklerken...
Öğrendik ki dizi yayımdan kalkmış...
Sevgili Güldünya; televizyonda diziyi, sanal alemde de dizinin izdüşümlerini izlemeyi ihmal etmedim.
Mesela... Dizinin senin gerçek –bu tür bir iddia ile yola çıkan ya da bunu bekleyen yoktu ki- yaşam öykünü yansıtmadığı, Kadın Sığınma Evleri’nde yaşayan, şiddet ve töre mağduru kadınların öykülerini ele alarak erkek şiddetinden kaçan kadınların yaşama nasıl tutunmaya çalıştıklarını anlatması açısından önem taşıdığının söylendiğini okudum.
Mesela... Senin memleketin Bitlis’te kurulan ve 30 dolayında kadın ve genç kızın üyesi olduğu Güldünya Derneği’nin senin yaşamını yansıtma beklentilerinin karşılanmadığını, ancak sığınma evlerinin işleyişini, “alo şiddet hattı” gibi güzel mesajlar verilmesini önemsediklerini, dizinin sponsorluğunu yapan firmanın bir reklamının kadın örgütlerinin tepkisine yol açan firma olmasını hayretle karşıladıklarını, senden herkesin bir şekilde yararlandığını söylediğini okudum.
Bak işte; bu yararlanma lafını hiç sevmedim. Senin de sevmediğinden eminim. Sen bir sembol oldun ve inanıyorum ki bu nedenle yıldızlar seni oralarda gönendiriyor olmalı.
Erkeklerden şiddet görerek kaçan kadınların hayata nasıl tutunmaya çalıştıklarını anlatan bu dizinin şiddet mağduru kadınlara bir çıkış yolu gösterdiğine –kesinlikle- inanıyorum.
Dizi ekibi ne denli hassas bir konuyu işlediğinin bilincindeydi. Mesela; sığınma evi adreslerinin gizli tutulması ve karakola başvuru sırasında yapılacak işlemleri vurgulamak gibi.
Üstelik dizinin ailece televizyon başında olunan “prime time” saatlerde yayımlanması da ayrıca önemliydi.
N’oldu? Reytingi düşük diye yayımdan kaldırıldı.
Yazık o denli emeğe...
İçi boş, hiçbir yararı olmayan bir sürü film ve dizinin yayımlandığı televizyonlarımızda “Güldünya”mıza biçilen ömür, sana biçilen ömür kadar kısa oldu.
Dizinin yayımdan kaldırılması nedeniyle StarTV’ ye yoğun tepki verildiğini duyuyorum.
[email protected]’ye “Hayattan imtina edilen/ettirilen Güldünya’nın dizi filminin de benim hayatımdan imtina ettirilmesini kınıyorum. Ben “Güldünya”ların yaşamasını istiyorum. “Güldünya”ların yaşamasına katkı sağlayacağına inandığım bu dizinin yeniden yayımlanmasını istiyorum” diye yazdığım e-postaya verilen yanıt kısaydı:
“Yapım şirketi ve Star Tv Yönetim Kurulu'nun almış olduğu karar gereği yayından kaldırılmıştır.”
Reyting kaygısıyla değil, toplumsal sorumluluk kaygısıyla hareket eden bir kanalın ve bir yapımcının eli değse...
“Güldünya” sorunu, sorunun çözümleri üzerine yaratılan farkındalık sürebilse...
Sana yazacağım öteki mektuplarımda güzel haberler verebilsem.
"güldünya güldünya / ağlattın ya güldünya
ömrünün baharında / dünya için öldün ya
ömrünün baharında / dünya için söndün ya
güldünya sanki taze / yakılsa tükenecek
güldünya küllerinden / yeniden yeşerecek”
İnanıyorum ki sevgili Güldünya; Aile içi şiddetle mücadelenin ivmesi yükseldikçe sen de yeşermeğe devam edeceksin...
Öpüyorum seni. (ŞD/EZÖ)
*Şadiye Dönümcü. “Aile İçi Şiddetle Son Kampanyası” Gönüllüsü ve Eğiticisi.