Askerliğini yapan herkes bilir, nizamiyeden içeri girdikten sonra hiçbir yerde yazmayan bir kural vardır; KKK.
Bu daha çok fısıltı gazetesiyle, dedikodularla, eski tertipler vasıtasıyla dilden dile dolaştırılan bir kuraldır. Ve dönem dönem komutanların el altında piyasaya sürdükleri üstü kapalı bir tehdit kuralıdır. Karışma, Kaytarma, Konuşma!
Salazar’ın 3F’sinin* günümüze ve coğrafyamıza uygulanmasında elbette ki ufak tefek değişiklikler ve yerellikler olacaktır. Ne futbol eskisi kadar kitleleri yönlendirmede etkili ne de arabesk müzik eskisi kadar insanları kendinden geçirip uyuşturabiliyor. Fakat diğer F olan dinin eskisi kadar etkili olmadığı konusunda şüpheliyim.
2002 yılında AKP hükümeti iş başına geldikten sonra ilerleyen dönemlerde vaatlerinden biri de “Beyin göçünü geri çevireceğiz” şeklindeydi. Bu oldu mu? Dönenler oldu, fakat bunun beyin göçü olduğunu söyleyemeyiz. Daha çok ranttan nasıl nemalanırım düşüncesinde olanlardı gelenler. Tersine bir beyin göçü yaşanmadı ama beyinlerin yavaş yavaş geriye evrildiğini, ülkenin kilit noktalarına bir geriliğin yerleştiğini görüyoruz.
Tersine bir beyin göçü yaşatacağız diyen aynı hükümetin bugün akademisyenlere, sanatçılara, edebiyatçılara yaptıklarına, söylediklerine, yaşattıklarına bakın. Neredeyse kendileri gibi düşünmeyen herkes vatan haini. Bugün yaşanılanları gördükçe acaba bunlar “geri gelin” çağrısını, azarlayıp geri göndermek için mi yaptı diye düşünmeden edemiyorum. Bunca akademisyenin “alçaklık, korkaklık ve vatan hainliğiyle” suçlandığını görünce, bilmeyenler üniversitelerin “Vatan hainliği bölümü” var sanacak.
Salazar’ın 3F’si bu ülkeye 1980 darbesiyle geldi ve bu hükümet vasıtasıyla da kökleşti. Kışlada yaşanan, yaşatılan 3K’dan bahsetmiyorum. Daha sistemli, daha organize, daha geniş çerçeveli bir saldırıdan oluşan 3K’dan bahsediyorum.
Korkutma
Karalama
Kovuşturma
Kışlaya çevrilen ülkede herkese gözdağı vererek, korkutarak hizaya sokmaya çalışıyorlar. Fütursuzca itaat bekliyorlar, bunu görmedikçe şiddetin dozunu daha da arttırarak tam bir kısır döngüye saplanıp kalıyorlar.
Bu üç adımın ikinci ayağını oluşturan karalama, birçok KCK tutuklamalarında gördüğümüz üzere çamur at tutmazsa izi kalır örnekleri çok yakın tarihimizde kara bir leke gibi dururken en güncel örneğini akademisyenler oluşturuyor.
Kovuşturma zincirin son halkasıdır. Görevlerinden uzaklaştırılarak yeni işsiz, mağdur ordusu yarattılar. Bunlara ister “paralelci” deyin isterse hükümete muhalif herhangi birisi deyin. Bu bazen bir öğretmen, bazen bir profesör, bazen öğrenci, bazen gazeteci, bazen de halkın oylarıyla seçilmiş bir belediye başkanı bile olabilir.
Bütün bu patırtı gürültünün sebebi çocuklar ölmesin diyen vicdanını hala pazara çıkarmamış sadece onlarca aydının yakarışı yüzünden değil mi?
Çocukları öldürmeyin efendiler.
Çocuklar masumdur.
Vatansa tek derdiniz
Tek vatanınız çocukluğunuz değil mi? (HB/ HK)
* Portekiz’i 1932 -1968 yılları arasında yöneten faşist lider António de Oliveira Salazar’ın 3 F’si: Fado, Portekizlilerin ulusal müziği, Fatima, Portekiz’de Katolikler için kutsal kabul edilen bir yer ve futbolu baş harflerinden oluşur.