Diyarbakır'da, şehir merkezi sayılabilecek Dağkapı Dörtyol'da yollardan biri Saraykapı'ya gider. Kuşbakışı bakıldığında bir kalkan balığını andıran Tarihi Diyarbakır surlarının içinde, balığın baş kısmı gibi görünen İçkale'ye açılan kapıdır Saraykapı. Diyarbakırlılar için Saraykapı civarında önemli birkaç yer bulunur: bir zamanlar dedemin de yattığı eski cezaevi, eski adliye sarayı, Hazreti Süleyman camisi ordadır.
Biz çocukken birkaç pavyon ve genelev o taraflarda olduğu için hiç bilmezdik Saraykapı tarafını. Çok sonra öğrendik, Saraykapı'dan girilen İçkale, içdevletin Diyarbakır'daki karargâhıymış meğer.
İçkale'deki tarihi binalar, olağanüstü hal valiliği döneminde jandarma istihbaratın kullanımına tahsis edilmiş ve İçkale Diyarbakır'da kontrgerilla faaliyetlerinin merkezine dönüştürülmüş. İnsanların sokak ortasında vurulduğu, işkencelerden geçirildiği, gözaltına alındıktan sonra kaybedildiği yıllarda katledilen insanların mezarları dahi bilinmiyordu. Devlet tarafından katledilen insanların birçoğunun topluca gömüldüğü son yıllarda insan hakları derneklerinin çalışmalarıyla ortaya çıkarıldı. Koca bir coğrafya "toplu mezara" dönüştürülmüştü. Toprağı sıksan fışkıracak...
Diyarbakır İçkale'de yapılmakta olan restorasyon çalışmaları başka bir gerçeği ortaya çıkardı; kazılan yer aslında bir toplu mezardı. Devletin katilleri, öldürdükleri insanları gömerken uzağa gitmek istememişti. Katlettikleri insanları her gün işe gidip geldikleri, mesai yaptıkları binanın yanındaki yapının etrafına gömmüşlerdi. Yaşadıkları yeri cehenneme çeviren bu katiller, işyerlerini mezarlığa dönüştürmüştü. Kontrgerilla elemanları aynı zamanda mezarlık görevlisi olarak çalışıyordu. Yakın tarihte Hizbullah'a ait bir örgüt evinin bodrum katından da kemikler çıkarılmıştı. Hizbullah ve devlet katlettiği insanları gömmekte aynı yöntemi kullanmıştı.
İşçilerin kazı yaptığı alanı, Diyarbakır'da faili meçhul cinayetleri soruşturmakla görevli özel yetkili savcılar incelemeye başladılar. Savcılığın gizlilik kararı aldığı 20 metrelik kazı alanında 15 insana ait kafatası ve kemiklere rastlandı. Savcılar çıkan kemiklerin fazlalığı sebebiyle, İçkale bölgesinin tamamını kazma kararı aldılar. Savcıların yaptığı bu çalışma Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) yakın medya tarafından büyük puntolarla verildi. AKP, kendisinden önceki hükümetlerin karanlık tarihiyle yüzleşiyor algısı yaratılmaya çalışıldı.
AKP, şehir merkezinde kimseden saklayamadığı ve işçilerin bulduğu bu toplu mezarı açmakla uğraşıyordu. Ancak başka yerlerdeki toplu mezarları kepçeyle açıp yok etmeye çalışıyordu.
Askeri operasyonlar sonucu 15 Aralık'ta Bingöl'ün Yayladere İlçesi'nde yaşamını yitiren sekiz PKK'li gerillanın cenazesi, 17 Aralık 2011 tarihinde İstanbul Adli Tıp Kurumu'na getirilmişti. Cenazeler tanınmayacak hale getirildikleri için kimlikleri haftalardır tespit edilememişti.
Ailelerin vermiş oldukları DNA örneklerinin sonuçları beklenirken, cenazeler, gizlice kimsesizler mezarlığına gömüldü. Defin işleminin geçtiğimiz Cumartesi günü gerçekleştirildiğini, İnsan Hakları Derneği (İHD), Mezarlıklar Müdürlüğü'nden öğrendik.
Bir yandan özel yetkili savcılarca açılan toplu mezarlara rastlanırken, diğer yandan yaşamını yitiren başkaca insanların topluca gömüldüğüne şahit oluyoruz. AKP, bir yandan mezar açarken, diğer yandan yeni mezarları kazıyor.
PKK'ye karşı, politik olarak bir adım daha öne geçmek için, uluslararası anlaşmaları hiçe sayıp kimyasal silah kullandığı iddia edilen AKP, Gerillaların halka tarafından sahiplenildiği cenaze törenleri yapılmasına, taziye çadırları açılmasına, engel olmak için insani normlardan uzaklaşıyor. Ailelere çocuklarının naaşını bile teslim ve insanların evlatlarına karşı son görevlerini yapmasına sadece politik çıkarları için engel oluyor.
Bugün gözlerimizin önünde gömülenlere ses çıkarmadıktan sonra, eski acıları dindirmeye çalışmak kimi zaman anlamsızlaşıyor. Esas olan bugünün zalimine karşı durmak ve yeni acıları yaşanmasına mani olmak... Durum böyle olunca adli tıp kurumları adalet nöbeti tutulması gereken yerlere dönüşüyor!
Sokak ortasında öldürülen, öldükten sonra değeri anlaşılan anısı için on binlerin sokağa Hrant'ın bile adliye koridorlarında yalnızlaştırıldığı düşünüldüğünde, mazlumdan yana, mezar kazıcılara karşı safları sıklaştırmak daha bir önem kazanıyor... (AS)
* Fotoğraf: Sadık Kököz