İhtiyaç oldukça alıntılanarak kullanılır. İtiraf etmek gerekir ki; kullanışlı bir vurgudur da!
Çinliler derlermiş ki; “Tuhaf zamanlarda yaşayasın”. Sahiden tuhaf zamanlarda yaşadığımızı düşünenlerdenim. Akli melekelerimiz yerinde olmasa, akıl tutulmasına uğramamız işten bile değil.
Kürdün adını dahi anmaktan imtina eden bir tuhaf hâli bilcümle yaşıyorken!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı eski Meclis Başkanı ve eski Başbakan Diyarbakır’a gelip miting yaptı. Ve o mitingde “Kürdistan” dedi, demekle kalmayıp akabinde savundu da telaffuz ettiği coğrafik adı; yani “Kürdistan”ı…
Hal bu ki! Kürdistan diyen hayli sayıda şahsiyet yargılanıyordu, hâla yargılanıyor…
Sonra bu satırları yazarken medyaya bir mesaj düştü. Abdullah Öcalan’ın birbuçuk sayfalık mektubu yayınlandı. Avukatları da 18 Haziran tarihli görüşme notlarına dayanarak mektubu doğruladılar.
Bir ay öncesine kadar yedi sekiz yıldır yasaklı olan İmralı trafiği bir anda jet hızıyla yeniden başlamıştı.
Üstelik bu kez avukatların mesajı medya ile paylaşılmadan bir sivil şahıs, bir sosyolog akademisyen Ali Kemal Özcan paylaştı. Paylaşmakla kalmayıp bir TV kanalına verdiği röportajında “Abdullah Öcalan Kürt isyan lideridir, yerli ve millidir” dedi.
Sahiden tuhaf zamanlarda yaşadığımızın işaretleri bunlar. Misal yukarıdaki yazdıklarımı örneğin “Kürdistan” kavramını, beraberinde Öcalan’ın mektubunu filan sıradan biri dillendirse anında yargılanma sebebi. Ama çok rahat medyada yayınlanabiliyor.
Bunlar kaba haliyle cevapları hayli ağır ve sorunlu sorular olarak orta yerde duruyor.
Adına “Çözüm Süreci” denen Kürt Sorunun demokratik teamüllerle çözümüne dair işleyişin rafa kaldırılmasından bu yana Kürtlerin kendi başlarına kendi kararlarıyla siyaset yapmasına fırsat vermeyen Türkiye muktedir siyasetinin “güç odakları” yeniden sahnede. Kürde, Kürdün kendi kavlince siyaset yasak! Ama ülke siyasetinde bir eklemlenmeye “evet” ya da “hayır” diyorsa onay ya da ret anlamında taraf olabilecekse “neden olmasın”!
Öcalan’ın mektubu tam da buna parmak basıyor(du). Bizzat HDP’yi işaret ederek siyasetinizi gündelik siyasete göre değil “üçüncü yol”a göre endeksleyin diyordu açık açık.
Bu mesaj (mektup) nasıl algılanır? Bunu seçim akşamı sonuçlar açıklanınca göreceğiz. Ama Kürt cenahında hayli tartışma yarattığını / yaratacağını / yaratmaya da devam ederek tartışılıp konuşulacağını aklıselim sahipleri bilir. Sonuç da mektubu yollayan Abdullah Öcalan, sıradan bir siyasetçi, bir başkası değil.
Bunu biliyor bunu söylüyorum. Fazla söze gerek yok… (ŞD/AS)