Düğün salonlarının, taziye evlerinin yaygın olmadığı vakitlerde bu ritüeller evlerin avlusunda ya da bahçesinde yapılırdı. Evi bu tür ağırlamayı kaldıramayacak kadar küçük olanlara ise komşudan destek atılırdı. Hiç gocunmadan bu misafirler için evlerini, sofralarını, yatağını açar, dayanışma ruhuyla yardımda bulunurlardı.
Dün Diyarbakır, kitlesinin karışıklığı, sloganları ve verdiği politik mesajlarıyla oldukça ilginç bir mitinge ev sahipliği yaptı. Tıpkı komşunun misafirine kapısını açıp, destek vermek gibiydi desek sanırım yanlış olmaz.
Devlet erkanından birileri geleceği vakit o gün özellikle evden çıkmamaya gayret sarf ediyorum. Çünkü çıktığınıza çıkacağınıza pişman ediyorlar. Adım başı polis noktası, aramalar, kapatılmış yollar ve sıkışan trafikte yolunuzu bulmaya çalışıyorsunuz. Bizi mi onlardan onları mı bizden koruyorlar bilemiyorum. Ama bugün yollardaki o keşmekeş yoktu.
Muharrem İnce’nin mitinginin yapılacağı İstasyon Meydanı’na giderken sadece Ofis semtinden itibaren trafik kapatılmıştı. Diğer mitinglerde olduğu gibi başka ilçelerden gelen ya da farklı plakalardan araçlara da rastlamadım.
Alana doğru ilerlerken her şeyin mayası bozulduğu gibi Diyarbakır’ın havasının da bozulduğunu görüyoruz. Öğle saatlerindeki boğucu sıcaklığın yerini rüzgar eşliğinde yağmur bulutları almıştı ve insanlar yavaş yavaş alanı terk ediyordu. Karşılaştığım insanların hiçbiri yabancı değildi. Daha önce HDP mitinglerinden aşina olduğum yüzlere rastlıyorum.
Alana girişteki arama noktalarında daha önce yaşadığımız tacizden eser yok. Polisler gayet kibar ve üstünkörü çantamı karıştırıp geçmeme izin veriyor. Bu kez kalemlerimiz, çakmaklarımız, makyaj malzemelerimiz umurlarında değil.
Muharrem İnce’nin sesi geliyor. Erdoğan’a sesleniyor: “Ben bu halkın çocuğuyum. Senin gibi saraylı değilim” diyor. Kürt sorunu diye bir sorunun olduğunu ve bunun parlamentoda çözüleceğinin sözünü veriyor.
Alan epeyce kalabalık. Ellerde CHP’nin altı oklu bayrakları. 13 yıldır ilk kez karşılaştığım bir manzara. Arada az da olsa HDP bayrakları var. Ve CHP mitinginde HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’a yönelik sloganlar yankılanıyor: “Selo başkana özgürlük!”
İnce konuşmasını tamamladıktan sonra kitleyle birlikte selfie çekip, güvercin uçurarak sahneden iniyor.
TIKLAYIN - “Diyarbakır İnce’ye ‘Diyaloga Açık Olana Bizim de Kapımız Açık’ Dedi”
“Çok aldatıldık artık güvenmek istiyoruz”
Alandan ayrılanlarla konuşmaya çalışıyorum. “Selo’ya Özgürlük!” sloganı atan gençlerin yanına gidiyorum. “Siz CHP’li değil misiniz?” diye soruyorum. “Değiliz” diyor isminin Arjin olduğunu söyleyen gençlerden biri ve devam ediyor:
“Biz öğrenciyiz. Aslında HDP’liyiz, CHP ile çok ters düştüğümüz zamanlar oldu. Fakat Muharrem İnce konusunda sevinçliyiz açıkçası. Çünkü Muharrem İnce, Erdoğan’ın karşısında durabilecek, diktatörlüğe karşı çıkabilecek Selahattin Demirtaş gibi bir lider. Birinci turda oyumuz Demirtaş’a olacak. İkinci tura kalacağını düşündüğümüz için Demirtaş kadar olmasa da yine yakın görüşte olduğu için İnce’ye vereceğiz. Kendisinin Kürt sorununa sahip çıkacağını düşünüyoruz. Ona güvenmek istiyoruz. Biz çok defa aldatıldık ve yanlış anlaşıldık. Halen yanlış anlaşılmaya devam ediyoruz. İnce’nin bunun üstesinden gelmesini arzu ediyoruz. Umutlarımız bu yönde.”
“İkinci tura Akşener kalırsa?” diye soruyorum. “Akşener kalırsa bakarız. Ama Erdoğan’a oy vermek istemiyoruz” diye cevaplıyor. O sırada yanındaki arkadaşı atılıyor: “Akşener kalırsa boykot edeceğim” diyor.
Sessizce arkadaşlarını dinleyen bir başka genç ise: “İkinci tura kalırsa ben oy kullanamayacağım çünkü o sıra yaz okulundayım. 2 Temmuz’da okulum açılıyor ve İzmir’de olacağım. Dolayısıyla oy kullanamayacağım. Yaz okuluna kalanların çoğu öyle olacak. 750 kişiden 400’ü yaz okuluna kaldı. Bilerek yapıyorlar bence. Herkes her şeyin farkında ama bu durum hiç gündeme getirilmedi” şeklinde yakınıyor.
“Artık bir şeyler değişsin istiyoruz”
Ardından evine doğru gitmekten olan bir kadına yaklaşıyorum:
“Ben taraf tutmuyorum. CHP’li değilim ama mitinge katılmak istedim. İnce’nin konuşmalarını, kişiliğini, karakterini beğeniyorum. Hayırlısı olsun diyorum. Herkesin oyu gizlidir, kendinedir. Allahım nasip ederse özgürlüğümüze vereceğiz. Ev kadınıyım. Çalışmıyorum. Gidişattan rahatsızım. Ülkede ayrımcılık var, sorunlar var. Artık bir şeyler değişsin istiyoruz.”
“Vereceğimiz oy bellidir”
Kafasında CHP şapkasıyla ilerleyen birine soruyorum miting izlenimini. “Ben CHP’liyim ama Kürdüm” diyor. “İşçi emeklisiyim. Bugün Türkiye’ye refah getirmesi için destek vermek amacıyla buradayım. İnce’yi Çankaya köşkünde görmek istiyorum. Birinci turda hak edene vereceğiz. E artık senin de anlaman lazım, vereceğimiz oy bellidir. Demirtaş’a vereceğiz. Ama ikinci tura kaldığında bölgede full Muharrem İnce’yi destekleyeceğiz.”
Ya Meral Akşener? Yanında kızı olduğunu söyleyen genç kadın atılıyor. “Meral Akşener kalırsa her ne kadar içimiz elvermese de onu destekleriz. Bu seçimden sonra bir şeyler değişmezse Türkiye’nin hiçbir şekilde düzelme imkanı kalmayacak. Türkiye’ye barış ve huzur gelmesi için, temiz bir nefes almak için ikinci turda İnce’yi destekleyeceğiz.”
Adının Demet olduğunu söyleyen genç bir kadına uzatıyorum kayıt cihazını:
“CHP’liyim. Benim yaşım oy vermek için tutmuyor ama bir umut olarak görüyoruz. Erdoğan olduğu sürece hiçbir şekilde kendimizi özgür hissetmeyeceğiz. Benim beklentim, Muharrem İnce olursa daha iyi bir Türkiye olacak. Eğitim açısından da ırkçılık açısından da insanlık açısından da daha güzel günler göreceğimize inanıyorum.”
“Bu sefer olacak gibi”
Başka bir kadın ise şunları söylüyor:
“CHP’liyim. Katılım çok iyiydi. Bu sefer olacak gibi. HDP’ye oy verenler de buradaydı. Güçlü bir dayanışma sergilendi. Zaten bayraklarını taşıyanları da gördük. Demirtaş’ın serbest kalması için ikinci turda CHP’ye oy verilecek. Özel güvenlik görevlisiyim. Doğma büyüme Diyarbakırlıyım. Diyarbakır’ı seviyorum, ülkemizi seviyorum. Büyük bir farkla 24 Haziran’da alacağımızı düşünüyorum.”
Hasılı kelam Diyarbakır bugün her zamanki kadirşinaslığı ve misafirperverliğiyle evini, sofrasını CHP’lilere açtı. Elbette politik kimliğini unutmadan, dengeleri gözeterek, daha temkinli, artık aldatılmaya izin vermeyip uyanarak, başka heveslere kapılmadan… (BD/EKN)