Dün ve bugün iki cumhurbaşkanı adayının toplantısına katıldım. En sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim; bu toplantılara katılmadan önce ne düşünüyorduysam sonrasında da aynı şeyleri düşünüyorum. Demem o ki fikirlerinizi değiştirtecek değil pekiştirecek buluşmalardı bunlar. En azından benim açımdan öyleydi.
İki toplantıyı karşılaştırmak, iki aday hakkında fikirleri pekiştirmek açısından yararlı olur sanıyorum.
* * *
Dünkü toplantı Selahattin Demirtaş’ındı. Küçük bir grupla yapıldı. Samimi bir havada geçti.
Bugünkü toplantı Ekmeleddin İhsanoğlu’nundu. Kampanya tanıtımı açıklanacağı için daha kalabalık davetli grubu vardı.
* * *
Demirtaş toplantıyı Taksim’de bir otelin küçük bir konferans salonunda yaptı. Oturma düzeni U şeklinde dizilmiş masalardan oluşuyordu. Herkes rahatlıkla söz aldı, karşılıklı sohbet ortamı oluştu.
İhsanoğlu toplantısını Çırağan Sarayı’nın Balo Salonu’nda yaptı. Kürsü vardı, cızırdasa da ses sistemi vardı, davetliler sıralanmış sandalyelere oturdu. Herkesin ismi sandalyelere yazılmıştı. Organizasyon komitesindekiler sandalyemizi bulmamıza yardım ettiler. Güleryüzlü ve sakindiler.
* * *
Demirtaş toplantıya 15 dakika geç kaldı. Ama sorun etmedik. Çayımızı kahvemizi içerek bekledik.
İhsanoğlu, salona tam zamanında geldi. Zaten bekletseydi gördüğüm kadarıyla çay, kahve içerek beklenecek bir ortam da yoktu.
* * *
Demirtaş giriş konuşmasını kağıda, deftere yazmamıştı, yazdırmamıştı. Rahat, akıcı, samimi ve altına rahatlıkla imza atacağım bir konuşma yaptı.
İhsanoğlu giriş konuşmasını kağıda yazmıştı. Okumakta zorluk çekti. Konuşma metnini kim yazdı bilmiyorum ama metnin çoğu kısmı hiç fena değildi. Ama konuşmaya Türkçe okuduğu duayla başladı, barakla devam etti, ekmeğe geldi. Sahip olduğu değerlerin hiyerarşisi buydu. İsmiyle yapılan kelime oyunlarından hoşlanmıyorum ama bunu yazdığımda sanki öyle olacak; eklektik bir konuşmaydı.
* * *
Demirtaş özetle Cumhurbaşkanlığı adaylığını, bu topraklarda yaşayan halkların önümüzdeki yeni dönem için talep ettikleri demokratik değişimin ifadesi olarak ortaya koyuyor. Yani emekten, özgürlükten, radikal demokrasiden yana tavır alarak bugüne kadar ezilen, ötekileştirilen, yoksanan tüm kesimlerin sesi olacağını söylüyor.
İhsanoğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığını tüm siyasi görüşlere aynı mesafede duran uzlaştırıcı bir figür olarak tanımlıyor.
* * *
Demirtaş toplantısında "sizin adayınızım" derken bizim adayımız gibi hissettim.
İhsanoğlu toplantısında herkesin adayıyım derken kendimi kim bu herkes diye düşünürken yakaladım.
* * *
Demirtaş neden kendisine oy vermemiz gerektiğini açıklarken “Bir kere bağlamadan başka bir şey çalmıyorum” diye espriyle başladı söze. Komiklik olsun diye söylenmiş bir söz değildi bu. İcranın başına geçse hakkında 17 Aralık benzeri bir soruşturmanın açılabileceğini akla bile getiremiyorsunuz. Sonuçta karşınızda gerçekten bağlama çalan biri var. Ve size ayrılırken “Çankaya’ya da beklerim” diyor ve espri yapmıyor, samimi. Kalkıp gitseniz konuk olursunuz.
İhsanoğlu neden oy vermemiz gerektiğini “ayırmam, birleştiririm, herkesi dinlerim, Cumhurbaşkanlığına icra makamı gibi bakmam, Anayasa’da yetkiler neyse onu kullanırım” diyerek yanıt veriyor. Onun ev göndermesi ise Cumhurbaşkanlığı seçimini kampanyasının iki ay gibi kısa sürede yapılması konusundaydı: “İki ayda ancak ev taşıyabilirsiniz”.
* * *
Demirtaş’ın toplantısından kulağımda kalan cümlesi "Bu topraklarda demokrasiye, özgürlüğe ihtiyacı olan sadece Kürtler değil”di.
İhsanoğlu’nun toplantısından kulağımda kalan ise, “Gözlerinde sevgiden başka bir şey olmayan talebelerime, gençlere çapulcu dedirtmem. Geçen yıl bugün kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz da onlardan biriydi. Onun da tüm kaybettiğimiz canların da ruhu şad olsun” cümleleriydi.
* * *
İki adayın toplantılarından notlar sürer gider. Ama belli ki önümüzdeki kampanya dönemi boyunca vizyonlarını, programlarını anlatmaya devam edecekler. Çizdikleri yol iki ayda değişmez, ama daha fazla insana ulaşmaya ve fikirlerini onlara anlatabilmeye çabalayacaklar. Zaten bence bu seçimin kritik noktası da burası.
Bu kritik noktada büyük bir sorun var. Cumhurbaşkanlığı için üç aday var. Diğer adaydan bana davet gelmedi.
Bu sorunun kaynağı da üçüncü aday zaten. TRT’nin üç kanalında 4-5 ve 6 Temmuz günlerinde AKP adayına 533 dakika zaman verilmiş; İhsanoğlu'na 3 dakika 25 saniye ve Demirtaş'a ise 45 saniye. Üstelik bu verilere AKP adayı lehine yayın yapan tartışma programları, röportajlar ve seçim programları dahil değil.
Son söz bu adaletsizlik üzerine olsun.
Demirtaş dün toplantıda TRT’nin Genel Müdürü’nü ziyaret etmek istediklerini ama kendisine ulaşamadıklarını söyledi ve “Ortalıkta yok” dedi. TRT’nin bütçesi bu ülkede yaşayanların vergileriyle oluşturuluyor; bu nedenle Demirtaş açacakları davayı bizzat genel müdürün şahsına açacaklarını söylüyor. (HK)