O nasıl bir kalabalıktır, nasıl bir coşkudur, keyiftir görmek gerek...
İzmir'in çeşitli semtlerindeki roman vatandaşlar. Tepecik'ten, Kuruçay'dan, Ege Mahallesinden, Örnekköy'den vs. zengin fakir, çoluk çocuk, genç yaşlı, engelli toplanıp gelmişler. Yalnız İzmir'den mi? Yooo.... Torbalı'dan, Manisa'dan hatta Balıkesir'den minibüslere doluşmuşlar gelmişler.. Adeta bir düğüne gider gibi en güzel en şık giysilerini giymişler, takmışlar takıştırmışlar, süslenmişler gelmişler.
Roman Dernekleri Federasyonu da onlar için bir sahne kurup ses düzenini ayarlayınca, onlara da, ne kadar sesi güzel şarkı söyleyen genci varsa sahneye çıkıp romanları eğlendirmek kalmış. Yalnızca sahne çevresinde değil, İzmir Fuarını görenler bilir, tüm Fuar alanına yayılmışlar, davulunu zurnasını, müzik setlerini kapıp getirmişler, kapı gıcırtısına oynamaya hazır insanlar oynuyor kıvırıyor şen kahkahalar atıyorlar. Dünya yansa umurlarında olmaz gibi bir görünümleri var.
Fuarı bir piknik alanı haline getiren Romanlar belli ki günler öncesinden hazırlıklarını yapmaya başlamışlar. Köfteler, yaprak sarmaları, börek pasta çeşitleri yapılmış, mangallar getirilmiş , etler sucuklar pişiriliyor, kimi içkisini yudumlarken diğerleri de demledikleri çayları içiyorlar. Kilim halı örtü ne varsa üzerine yayılmış günün keyfini çıkarıyorlar.
Benim gibi, onları izlemeye gelenler de az değil... Hayret içinde şaşkınlıkla onları izlerken o coşkuya ortak olup oynamaya başlayanlar da var...
Onları keyifle izleyip fotoğraflarını çektiğimi görünce beni de kilimlerine davet ettiler. Hemen sohbete başladık.. Hatta mangalda pişen tavuktan bana da ikram ettiler. O grup Torbalı'dan gelmiş. Getiren de Z. A., ismini yazmıyorum çünkü kocam çok kıskanç, İnternette ismim çıksın istemez dedi, onları haber yapacağımı söyleyince..
Z.A. çok ilginç bir kadın.. Minibüse doldurup getirdiği 20 kişiden kendini sorumlu tutuyor adeta... Bütün yiyecekleri o getirmiş, kaç kilo et getirdin diyorum, bilmem, benim herif aldı getirdi afiyetle yiyin dedi diyor. 17 yıllık evli, dört çocuğu var, ama neredeyse her ay çocuk aldırıyorum dediğinde benim şaşkınlığım ve biraz da kızgınlığımı görünce rahminde yara olduğunu, spiral taktıramadığını daha bir sürü şeyi ardı ardına sıralıyor.
Bunun o kadın bedeni için ne kadar zararlı olduğunu anlatınca haklısın ama ne yapayım, benim herif çok yakışıklı, altında son model arabası çok da parası var sonra başka kadınlara gider diyor, peki şimdi gitmiyor mu diyorum, gidiyor diyor rahatlıkla, her gece banyomu yapıp parfümümü losyonumu sürer yatarım zaten öyle yapmazsam da dayak atar, istediğini yapar diyor aşırı bir kabullenmişlikle...Ama çok iyi adamdır bana da çok iyi bakar, her istediğimi yapar diye de ekliyor ... Mesela deyince de haftada bir anneme götürür diyor, birlikte gezmeye gider misiniz diyorum, Hıdırellez harici Torbalı'dan dışarıya bir yere gitmedim daha diyor... Mangalın başında dostlarına ekmek arası etleri hazırlarken nasıl da mutlu o küçücük dünyasında...
Teyzelerle konuşuyorum... Onlar farklı şeyler anlatıyor,, biz hep böyle keyifliyizdir, yer içer eğleniriz, ya kocalar diyorum, onlar da bizim gibi keyiflidir , işten gelir yemeğini yer kahveye giderler, biz kadınlar toplanır eğleniriz diyorlar, şiddet var mı deyince bizde öyle şeyler olmaz diyorlar.
Hangisi doğru söylüyor bilmiyorum ama onlar kendi dünyalarında mutlu...
Genç kızlarla konuşurken, ne kadar şık olduklarını söylediğimde, onlar da senede bir gün, Hıdırellez bayramımız var , bugün için özel kıyafetler alıp süsleniyoruz , bayramın tadını çıkarıyoruz diyorlar.
Onları izlemek güzel ama artık yanlarından ayrılma vakti.. Akşama yemeğe misafir var hazırlık yapmam gerekiyor. Ne diyeyim.. Umarım hayata hep gülerek bakarlar .. Keyifleri neşeleri daim olur...(LŞ/EÜ)