*Fotoğraflar: İsmail Daye
Hayali tatilim birkaç gün önce bitti. Tatilimin son günü bahçe köpeğimle birkaç aydır gitmediğim Dinyeper Nehri sahilinde gezmek istedim. Bir gün öncesinde gece düşümde denizde yüzdüğüm için bu gezinin bana çok iyi geleceğini düşündüm.
Dinyeper Nehri'ni bilmeyenlere biraz anlatayım; nehrin karşı kıyı ile uzunluğu 25-30 km. Deniz de diyorlar burada. Yazın kıyıları plaj dolu, bol bol yüzülüyor ve balık da tutuluyor. Neyse işte heyecanla tam nehri seyretmeye koyuldum. Yüzdüğümüz yerler sanki yaprak kaplanmış gibiydi. Daha bir dikkatli bakınca şok oldum. Çünkü bizim yüzdüğümüz yer şu an artık kara parçası, kumsal olmuştu.
Sonrasında sağa sola baktım ve o kumsalda yürüyen çocuklu insanlar gördüm. Sahilin nehre uzaklığı 60-70 metre vardı. Buraları 7 yıldır biliyorum. Kışları sular artar yazları da bir iki metre çekilir ama bu durum beni çok şaşırttı. Çevremin bana daha öncesinde anlattıkları buranın özellikle denize çevrildiği bilgisi aklıma geldi. Yani fazladan su salınmıştı.
Sanıyorum şu an o fazladan suyu kesmişler. Bunun nedeni Zaporojiya kent merkezindeki barajın herhangi bir roket saldırısına uğramasının ardından yaşanacak felaketin önüne geçmek olabilir. Çünkü böyle bir durumda benim yaşadığım köy dahil çevre köylerin sular altında kalma olasılığı vardı, bu korku ve endişe yaratıyordu. Suyun çekilmesine biraz üzüldüm ama bu durumu düşününce sevinmedim desem yalan olur.
Ukrayna bilindiği gibi su zengini ve dolayısıyla da enerji zengini bir ülke. Düne kadar buradan batıya elektrik ihraç ediliyordu. Burada enerji sudan ucuz desem yeridir. Bu duruma bir Türkiyeli olarak pek alışık olmasam da şaşkınlıkla ben de ortak oldum. Bir türlü fazladan enerji tüketmeye elim hiç varmasa da su gibi rahat elektrik tüketir oldum.
Fakat son günlerde Rusya’nın Ukrayna’nın enerji altyapısına yönelik saldırıları sonrasında altyapının yüzde 50 den fazlasının kullanılamaz haberleri ortalıkta dolaşır oldu. Önce Ukrayna elektrik ihracatını durdurdu. Sonrasında da elektrik yetersizliğini kısıtlamalarla gidermeye çalıştı ve bu durum bizim gibi enerjinin en zengin olduğu bölgeye biraz geç de ulaşsa sonunda bizim bölgeye de geldi.
Dün sabah erkenden kalktım. Elektrik yok. Ne zaman geleceğini tam olarak da bilmiyorum. Bir gün öncesinden şehre gitmeyi planlamıştım. Bankada işim vardı. Gittim, Hortitsa bölgesinde gördüğüm yerlerde elektrik yoktu. Dolayısıyla bankamatikler de çalışmıyordu. Sadece trafik lambaları çalışıyordu.
Şehir merkezine yöneldim; belki orada çalışan bir bankamatik bulurum diye. Gerçekten de denemem başarılı olmuştu. Çalışan bankamatik buldum ama aynı bölgede caddenin bir yanında elektrik varken diğer yanında olmadığını gördüm. Bazı yerlerde gürültülü şekilde jeneratörler çalışıyordu.
Öğleden sonra köye döndüğümde elektrikler gelmişti. Çok sevindim. Bir iki saat geçmedi ki tekrar kesildi. Daha önceleri günde bir kez kesilen elektrikler artık birkaç kez kesilecek demek ki diye düşündüm.
Burada elektriklerin kesilmesi demek evdeki suyun da kesilmesi demek. Sadece bu olsa iyi. Aynı zamanda kombilerin de çalışmaması ve de tuvalet ihtiyacının da sorun haline gelmesi anlamına geliyor. Bir kez daha köyde yaşamanın yararını görür oldum. Çünkü köyde herkesin bahçe tuvaleti var. Ayrıca bolca su yedeği oluşturma olanağı da.
Dün gece ilk kez -bir ay önce bu durumları öngörerek- eve kalorifer sistemine bağlanabilen sobamızı da deneme fırsatı bulduk. Bu sistemde kombi sisteminde olduğu gibi suyun pompalanması elektriğe bağlı olduğu için tam bir ısınma sağlanamıyor ama hemen bitişiğindeki odaların kalorifer peteklerini ısıtabiliyor. O da insanı soğuktan ölmesini engeller türden. Peki bu olanağı olmayanlar bu durum daha da uzarsa ne yapacak? Şehirde soba kurma olanağı olmayanların, yaşlıların, çocukların durumu ne olacak? Bu sorular sanıyorum kendisine insanım diyen herkesi ilgilendiriyor.
Bu sabah kalktım elektrik var. Aldı beni bir sevinç. Tatil bittiği için şöyle bir dünya ve yerel haberlerini tarayayım dedim. bianet internet sitesinde, Selay Dalaklı'nın "Dünya haberleri, iyilik halimiz için neden önemli?" başlıklı çevirisini okudum. Birkaç gündür buralardaki gelişmeleri yazmak pek içimden gelmiyordu. Belki kendimi fazla hayali tatile kaptırdığımdandır. Ama bu yazı bana iyi geldi. Hatta bana bu yazı gaz bile verdi diyebilirim (!)
Yazıyı facebook’ta paylaşmak istedim ve tam paylaşıma bastım ki internet yok. Yani elektrikler gitti. Sözde paylaşım sonrası bu yazıyı yazmayı planlıyordum. Kısmet iki saat sonrasınaymış.
Planlı yaşamayı sürdürme ısrarım devam ederse bir biçimde bu elektrik kesinti saatlerini kesin olarak öğrenmem gerekecek. Bakalım becerebilecek miyim?
Savaşın bu haliyle sürmesi durumunda, artık roket ve bomba seslerine alıştığımız gibi bu duruma da alışacak mıyız çok merak ediyorum.
(İD/RT)